KPMG Turkey Publications | Page 199

Bölüm III: Vergi Danışmanları Açısından Sorumlu Vergicilik Ardından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 2012 yılında yürürlüğe girmesi ve Kamu Gözetimi Kurumu’nun (KGK) kurulması ile birlikte Türkiye Muhasebe Standartları’nı (TMS) belirleme yetkisi KGK’ya devredilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 64’üncü maddesinde ticari defterlerin TMS’ye göre tutulacağı belirtilmişken 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile ticari defterlerin Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre tutulacağı düzenlenmiştir. Nihai olarak TTK’ya göre, ticari defterler VUK’un yasal düzenlemelerine göre tutulmakta olup Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) ile uyumlu TMS’ye göre finansal tabloların hazırlanması büyük ölçüde SPK’nın düzenlemelerine tabi şirketler, finansal kuruluşlar ve belirli ölçekteki şirketler ile sınırlandırılmıştır. Mevcut durumda ülkemizde birleştirilmiş bir muhasebe standartları uygulaması yoktur. Yani şirketler Gelir İdaresi İdaresi Başkanlığı’nın yanı sıra, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu vb. kurumların muhasebe ve/veya raporlama ihtiyaçlarını karşılayabilmek için önemli uğraşlar vermek durumundadır. Bu anlamda muhasebe ve raporlama uygulamalarımızda bir standartlar bütünlüğü ve birliği mevcut değildir. Gelişmiş ülkelerle ülkemiz arasında muhasebe uygulamaları ile ilgili en önemli fark bu noktada ortaya çıkmaktadır. “Günümüzün ekonomik koşulları, muhasebenin sadece vergi gelirlerini artırmak amacıyla vergi otoritesine veri sağlamasını değil, çeşitli kademelerdeki şirket yöneticilerine, halka açık şirketlerin kurumsal ve bireysel yatırımcılarına, düzenleyici kuruluşlara ve diğer paydaşlara doğru kararlar alabilmeleri için ihtiyaç duydukları verileri sunmasını gerektirmektedir.” Türkiye’de Muhasebe Mesleğinin Algısı Ülkemizde muhasebe uygulamaları hâlen vergi otoritesine veri sağlamak ve vergi beyannamelerine kaynak datayı oluşturmak üzere Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenmektedir. Genel hatlarıyla VUK’ta belirtilen muhasebe ilkeleri ve tek düzen hesap planı çerçevesinde şekillenen muhasebe standartlarına göre tutulan ticari defterler ve bu standartlara uygun üretilen finansal tablolar şirketlerin gerçek ticari performansını göstermekte yetersiz kalmaktadır. Oysa günümüzün ekonomik koşulları, muhasebenin sadece vergi gelirlerini artırmak amacıyla vergi otoritesine veri sağlamasını değil, çeşitli kademelerdeki şirket yöneticilerine, halka açık şirketlerin kurumsal ve bireysel yatırımcılarına, düzenleyici kuruluşlara ve diğer paydaşlara doğru kararlar alabilmeleri için ihtiyaç duydukları verileri sunmasını gerektirmektedir. Özellikle şirket yönetimleri, muhasebe altyapısının doğru ve zamanında yönetim raporlamasını, bütçeleme ve performans