Bölüm III: Vergi Danışmanları Açısından Sorumlu Vergicilik
Ardından 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nun (TTK) 2012 yılında yürürlüğe
girmesi ve Kamu Gözetimi Kurumu’nun
(KGK) kurulması ile birlikte Türkiye
Muhasebe Standartları’nı (TMS) belirleme
yetkisi KGK’ya devredilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 64’üncü maddesinde
ticari defterlerin TMS’ye göre tutulacağı
belirtilmişken 6335 sayılı Türk Ticaret
Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun ile ticari defterlerin Vergi Usul
Kanunu’na (VUK) göre tutulacağı
düzenlenmiştir.
Nihai olarak TTK’ya göre, ticari defterler
VUK’un yasal düzenlemelerine göre
tutulmakta olup Uluslararası Finansal
Raporlama Standartları (UFRS) ile
uyumlu TMS’ye göre finansal tabloların
hazırlanması büyük ölçüde SPK’nın
düzenlemelerine tabi şirketler, finansal
kuruluşlar ve belirli ölçekteki şirketler ile
sınırlandırılmıştır.
Mevcut durumda ülkemizde birleştirilmiş
bir muhasebe standartları uygulaması
yoktur. Yani şirketler Gelir İdaresi
İdaresi Başkanlığı’nın yanı sıra,
Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık
Denetleme ve Düzenleme Kurumu,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu vb.
kurumların muhasebe ve/veya raporlama
ihtiyaçlarını karşılayabilmek için önemli
uğraşlar vermek durumundadır. Bu
anlamda muhasebe ve raporlama
uygulamalarımızda bir standartlar
bütünlüğü ve birliği mevcut değildir.
Gelişmiş ülkelerle ülkemiz arasında
muhasebe uygulamaları ile ilgili en önemli
fark bu noktada ortaya çıkmaktadır.
“Günümüzün ekonomik koşulları,
muhasebenin sadece vergi gelirlerini
artırmak amacıyla vergi otoritesine
veri sağlamasını değil, çeşitli
kademelerdeki şirket yöneticilerine,
halka açık şirketlerin kurumsal ve
bireysel yatırımcılarına, düzenleyici
kuruluşlara ve diğer paydaşlara
doğru kararlar alabilmeleri için
ihtiyaç duydukları verileri sunmasını
gerektirmektedir.”
Türkiye’de Muhasebe Mesleğinin Algısı
Ülkemizde muhasebe uygulamaları
hâlen vergi otoritesine veri sağlamak ve
vergi beyannamelerine kaynak datayı
oluşturmak üzere Maliye Bakanlığı
tarafından düzenlenmektedir. Genel
hatlarıyla VUK’ta belirtilen muhasebe
ilkeleri ve tek düzen hesap planı
çerçevesinde şekillenen muhasebe
standartlarına göre tutulan ticari defterler
ve bu standartlara uygun üretilen
finansal tablolar şirketlerin gerçek ticari
performansını göstermekte yetersiz
kalmaktadır. Oysa günümüzün ekonomik
koşulları, muhasebenin sadece vergi
gelirlerini artırmak amacıyla vergi
otoritesine veri sağlamasını değil, çeşitli
kademelerdeki şirket yöneticilerine, halka
açık şirketlerin kurumsal ve bireysel
yatırımcılarına, düzenleyici kuruluşlara
ve diğer paydaşlara doğru kararlar
alabilmeleri için ihtiyaç duydukları verileri
sunmasını gerektirmektedir.
Özellikle şirket yönetimleri, muhasebe
altyapısının doğru ve zamanında yönetim
raporlamasını, bütçeleme ve performans