Bölüm II: Uluslararası Düzeyde Sorumlu Vergicilik
Çok uluslu işletmelerin dünya
ekonomisinde büyüdüğü ve hâkim
konuma geldiği 1980’li yılların başından
2000’li yılların sonuna kadar vergi
danışmanlarından beklenti hemen
hemen yukarıdaki paragrafta açıklanan
çerçeve ile sınırlıydı. Bu dönemde
vergi danışmanlarının teknik bilgi
ve yaratıcılıklarını harmanlayarak
müşterilerine kanuni sınırlar içinde en
efektif (düşük) vergi yükünü sunan
çözümler geliştirmesi beklenir; bunu
sağlayan vergi danışmanları ise bir çözüm
ortağı olarak görülürdü. Bu yapılanmaların
ortaya çıkardığı vergi tasarrufu, firmaların
(ve ortaklarının) yatırımlarından elde
ettikleri net kârı artırırken yatırım yapılan
ülkeler ise daha çok bu şirketlerin yarattığı
ekonomik aktivite, istihdam ve büyüme
gibi genel makroekonomik faydalar ile
yetinmek durumunda kalırdı.
Küresel Ekonomik Sistemde
Yaşanan Değişim
2000’li yılların sonlarına doğru
dünyada bazı dengeler değişmeye
başladı. Ülkelerin ve şirketlerin agresif
büyümelerinin sonuna gelindiği, suni
büyüme hamlelerinin yapay finansal
enstrümanlarla beslendiği, şirket
yöneticilerine büyümeyi teşvik eden
politikalarını sürdürmek için şirketin
büyümesine bağlı (normalin üstünde)
teşvik primleri verildiği bir ara dönemi
gördükten sonra; bu dönemin sonunu
işaret eden dönüm noktası, yatırım
bankası Lehman Brothers’ın 613 milyar
dolar ABD doları borç ile iflası oldu. Bu
dev finansal kuruluşun batması peşinden
birçok benzer kurumu ekonomik krize
sürükleyen bir süreci başlattığı gibi,
gelişmiş ekonomilerdeki ekonomik
düzenin sağlıklı olmayan ve o ana kadar
büyüme motivasyonu ile gizlenen birçok
özelliğini de gözler önüne serdi.
Bu özellikleri aşağıdaki şekilde özetlemek
mümkündür:
• Ekonomik büyümenin kutsandığı
küresel ekonomik düzen, aşırı bir borç
sarmalı ile finanse edilmiştir.
• Ülkelerin kamu maliyeleri de benzer bir
yüksek borç stoku içine girmiştir. Buna
bağlı olarak toplumsal refah da aslında
kısmen borçla finanse edilmiştir.
• Bazı ülkeler bu düzende daha çok
yatırım cezbetmek için vergi rekabeti
içine girmiştir.
• Çok uluslu işletmeler, ülkeler arası
vergi politikası farklarını (özellikle
vergi cenneti olarak adlandırılan
düşük vergi rejimine sahip ülkeleri)
ve vergi teşviklerini agresif bir şekilde
kullanmaya başlamıştır.
• Düşen vergi tahsilatları dolayısıyla kamu
kaynaklarının azalması sonucunda
ülkelerin çok uluslu işletmelere giderek
daha çok bağımlı hâle geldikleri
gözlemlenmiştir.
Yeni Ekonomik Gerçekler
Çerçevesinde Vergilendirmeye Bakış
Gelişmiş ülkeler, ekonomik büyüme
ve kalkınmayı daha önceden
gerçekleştirdikleri için, çok uluslu
işletmelerin (ve sahiplerinin) çıkış noktası
genelde bu ülkelerdir. Ancak çok uluslu
işletmeler büyümeye devam etmek ve
kârlılıklarını artırmak için görece olarak
durağan büyük pazarlar yerine daha çok
gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapma
eğilimine girmişlerdir. Bu gelişmekte olan
ülkeler de kendi ekonomik büyümelerini
destekleyecek yatırım, teknik bilgi, sektör
bağlantıları gibi konularda çok uluslu
işletmelerin yatırımlarını çekmeye ihtiyaç
duymuşlardır.
Sorumlu Vergicilik
137