KPMG Turkey Publications | Page 119

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik incelemeleridir. Bu aşamada ispat aracı olarak kullanılabilecek araçların neler olduğu önem kazanmaktadır. İspat Araçları VUK’un üçüncü maddesinde yemin, kanıt serbestisi dışında bırakılarak kanun koyucu tarafından yasaklanmıştır. Bu nedenle ne idare, ne de mükellef, kanıt külfetinin kendilerinde olması hâlinde, iddialarını kanıtlamak üzere karşı tarafa yemin teklif edemezler. Öte yandan ispat araçları genel anlamda mükellefin yararlanabileceği kanıtlar ve vergi idaresinin yararlanabileceği kanıtlar şeklinde bir sınıflandırmaya tâbi tutulabilir. Mükellefin Yararlanabileceği Kanıtlar Kanuni Defter ve Belgelerle İspatlama Zorunluluğu VUK’un 171’inci ve müteakip maddeleri uyarınca vergi mükellefleri, ödedikleri verginin doğruluğunu ancak vergiyle ilgili muamelelerini usulüne uygun olarak düzenleyecekleri belgelerle tevsik ve yasal defterlere usulüne uygun olarak kaydetmek suretiyle kanıtlayabilirler. Belli Şekilde Kanıtlama Zorunluluğu Kanun koyucu, bazen bir durumun aksinin kanıtlanabileceğini kabul etmekle birlikte, bu kanıtlamanın şeklini de göstermektedir. Bu durumda kanıtlama ancak kanunun gösterdiği biçimde yapıldığı takdirde hukuken bir değer taşıyabilir. Vergi İdaresinin İşlemleri Danıştay, bazı hâllerde vergi idaresinin aynı mükellef hakkında daha önce herhangi bir uyuşmazlık çıkarmaksızın yapmış olduğu işlemleri, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin belirlenmesinde kanıt olarak alabilmektedir. ii iii Vergi İdaresinin Yararlanabileceği Kanıtlar İkrar Bir maddi olayın ya da bir hukuki durumun tarafı olan kişi tarafından doğrulanması olarak tanımlayabileceğimiz ikrar, serbest irade ürünü olmak koşuluyla, vergi hukuku bakımından idari yargı yerlerince öteden beri maddi delil olarak kabul edilmektedir. Ancak ikrarın kesin delil kabul edilmesi ve hâkimin de bununla bağlı olması taraflarca hazırlama ilkesi olan davalar için geçerlidir. Ceza yargısı ve idari yargıda ise bu ilke geçerli olmayıp hâkimin re’sen araştırma yapması ve yazılılık ilkeleri geçerli olduğundan ikrar kesin delil değildir. Nitekim Danıştay bazı kararlarında somut bir tespit yapılmadan ve ek delillerle desteklenmeden sadece ifade beyanlarına dayalı olarak işlem yapılmasını hukuka aykırı bulmuştur.ii Danıştay bir kararında tarhiyatın mükellefin tutanaktaki ifade ve kabullerine dayandırılmış olması durumunda bile inceleme sırasında inceleme elemanına verilen ifadelerin, değişik etkiler altında kalınarak verilmesi muhtemel olduğundan, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin ortaya çıkarılabilmesi bakımından ifadelerin ek maddi delillerle desteklenmesi gerektiği belirtilmiştir.iii Karine Karine, önceden bilinen ve varlığı tartışmasız olan bir olayın; ihtilaflı olan diğer bir olayın varlığının kanıtı olarak kabul edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre vergi hukukunda kanıt olarak karine, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetlerine önceden bilinen ve varlığı tartışmasız ya da ilgililerce kanıtlanmış bulunan bir başka olayın kanıt olarak alınmasıdır. Karineler, kanunda Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 07.04.2000 T., E.1999/424, K.2000/137 sayılı kararı. Danıştay 3. Dairesi, 16.01.2001 T., E. 2000/905, K. 2001/16 sayılı kararı