Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik
incelemeleridir. Bu aşamada ispat aracı
olarak kullanılabilecek araçların neler
olduğu önem kazanmaktadır.
İspat Araçları
VUK’un üçüncü maddesinde yemin,
kanıt serbestisi dışında bırakılarak kanun
koyucu tarafından yasaklanmıştır. Bu
nedenle ne idare, ne de mükellef, kanıt
külfetinin kendilerinde olması hâlinde,
iddialarını kanıtlamak üzere karşı tarafa
yemin teklif edemezler. Öte yandan
ispat araçları genel anlamda mükellefin
yararlanabileceği kanıtlar ve vergi
idaresinin yararlanabileceği kanıtlar
şeklinde bir sınıflandırmaya tâbi tutulabilir.
Mükellefin Yararlanabileceği Kanıtlar
Kanuni Defter ve Belgelerle
İspatlama Zorunluluğu
VUK’un 171’inci ve müteakip maddeleri
uyarınca vergi mükellefleri, ödedikleri
verginin doğruluğunu ancak vergiyle ilgili
muamelelerini usulüne uygun olarak
düzenleyecekleri belgelerle tevsik ve
yasal defterlere usulüne uygun olarak
kaydetmek suretiyle kanıtlayabilirler.
Belli Şekilde Kanıtlama Zorunluluğu
Kanun koyucu, bazen bir durumun
aksinin kanıtlanabileceğini kabul etmekle
birlikte, bu kanıtlamanın şeklini de
göstermektedir. Bu durumda kanıtlama
ancak kanunun gösterdiği biçimde
yapıldığı takdirde hukuken bir değer
taşıyabilir.
Vergi İdaresinin İşlemleri
Danıştay, bazı hâllerde vergi idaresinin
aynı mükellef hakkında daha önce
herhangi bir uyuşmazlık çıkarmaksızın
yapmış olduğu işlemleri, vergiyi doğuran
olayın gerçek mahiyetinin belirlenmesinde
kanıt olarak alabilmektedir.
ii
iii
Vergi İdaresinin Yararlanabileceği Kanıtlar
İkrar
Bir maddi olayın ya da bir hukuki durumun
tarafı olan kişi tarafından doğrulanması
olarak tanımlayabileceğimiz ikrar, serbest
irade ürünü olmak koşuluyla, vergi hukuku
bakımından idari yargı yerlerince öteden
beri maddi delil olarak kabul edilmektedir.
Ancak ikrarın kesin delil kabul edilmesi ve
hâkimin de bununla bağlı olması taraflarca
hazırlama ilkesi olan davalar için geçerlidir.
Ceza yargısı ve idari yargıda ise bu ilke
geçerli olmayıp hâkimin re’sen araştırma
yapması ve yazılılık ilkeleri geçerli
olduğundan ikrar kesin delil değildir.
Nitekim Danıştay bazı kararlarında
somut bir tespit yapılmadan ve ek
delillerle desteklenmeden sadece ifade
beyanlarına dayalı olarak işlem yapılmasını
hukuka aykırı bulmuştur.ii Danıştay bir
kararında tarhiyatın mükellefin tutanaktaki
ifade ve kabullerine dayandırılmış olması
durumunda bile inceleme sırasında
inceleme elemanına verilen ifadelerin,
değişik etkiler altında kalınarak verilmesi
muhtemel olduğundan, vergiyi doğuran
olayın gerçek mahiyetinin ortaya
çıkarılabilmesi bakımından ifadelerin ek
maddi delillerle desteklenmesi gerektiği
belirtilmiştir.iii
Karine
Karine, önceden bilinen ve varlığı
tartışmasız olan bir olayın; ihtilaflı olan
diğer bir olayın varlığının kanıtı olarak
kabul edilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Bu tanıma göre vergi hukukunda
kanıt olarak karine, vergiyi doğuran
olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin
gerçek mahiyetlerine önceden bilinen
ve varlığı tartışmasız ya da ilgililerce
kanıtlanmış bulunan bir başka olayın kanıt
olarak alınmasıdır. Karineler, kanunda
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 07.04.2000 T., E.1999/424, K.2000/137 sayılı kararı.
Danıştay 3. Dairesi, 16.01.2001 T., E. 2000/905, K. 2001/16 sayılı kararı