Kaybolan Defterler / zine 8.Sayı: Masal | Page 55

Oğulcan Kütük ’ ün Ecza Kışı Kitabında “ SU ”

_

FATİH AKÇA
Su insanoğlunun varoluş kaynaklarından birisidir . Bu nedenle birçok coğrafya ve kültürde su ile ilgili mitlere rastlamak mümkündür . İnsanlığın ortak tarihi ve ortak aklının bir ürünü olarak üç sembolik anlamı ifade eder . 1- Hayatın Kaynağı , 2- Arınma ve temizlenme aracı , 3- Yenilenme Aracı .
Türklerin kültürel anlamda bağlı olduğu Asya toplulukları içinde su “ Materia Prima ” yani ilk madde olarak adlandırılır , suyun yaşamın ana kaynağı olması farklı coğrafya ve kültürlerde de kendisine yer bulmuş bu günün semavi dinlerinde dahi konu edinmiştir . Türklerin mitolojisinde su kültü önemli bir yer tutar . Göktengri yaşamı ve kâinatı ilk madde olan suyun dibindeki balıkçıktan ve Su İyesi ’ nin güzelliğinden etkilenerek yaratmıştır . Göktengri , Erlik Han ’ a suyun dibine dalmasını ve balçık çıkarmasını söylemiş ve bu balçıktan insan yaparak ona ruh üflemiştir . İnsanın yaratılışını gören Erlik Han balçığın bir kısmını ağzında saklamışsa da Göktengri bunu engellemeye çalışmış ve bu boğuşma sırasında etrafa dağılan balçıktan dağlar ve tepeler oluşmuştur . Şaman ayinlerinde su çeşitli ritüellerde kullanılmıştır . Yine Oğuz Kağan destanında ava giden Oğuz Kağan göl ortasında bir ağaç kabuğunda yalnız başına duran güzel bir kadın görüp onunla evlenmesi , ağaç ve su motifinin mitolojideki önemini vurgular . Kaşgarlı Mahmut ’ un derlediği “ -Usukmışka sakıg kamug suj körünür . ‘ Susamışa serap , büsbütün su görünür ’, Balık suvda , gözü taştın . ‘ Balık suda , gözü dışarıdadır ” v . b . atasözlerinde su çeşitli biçimlerde kullanılmıştır . Yine Kurgan mezar taşlarında su ibriği motifi genişçe bir yer tutar . Bahaeddin Ögel ’ in ‘ Türk Mitolojisi ’ adlı eserinin ikinci cildinde 315-422 . sayfalar arasında su ve sular incelenmektedir .
Eski dilde “ Ab ” kelimesine karşılık gelen su , Divan şiirimizde methiye aracı olarak oldukça sık kullanılmıştır . Belde Aka , Hayreti ’ nin Kanunu Sultan Suleyman ’ a yazdığı Ab redifli kasidesi için şunları söyler “ Kasidenin yazılma amacına bağlı olarak methiye bölümünde su , padişahın lütfu , adaleti , cömertliği , gazabı , kadri , makamı gibi pek çok özelliğinden bahsetmek için bir vasıta olarak kullanılmıştır : Padişahın lütfuyla suyun parlak inciye dönüşmesi , onun eşiğine ulaştığı için suyun berrak

/ zine

kaybolandefterler
olması , cömert eliyle saçtığı gümüşlerin yanında bulutun yağdırdığı suların yetersiz kalması gibi doğadaki pek çok unsurla ilişkilendirilerek padişahın övgüsü yapılmıştır .” Divan şiirimizin önemli şairlerinden Fuzuli ’ nin Su kasidesinin birinci beyitinde “ Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su / Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su ” – ( Ey göz ! Gönlümdeki içimdeki ateşlere gözyaşımdan su saçma . ( Ki ) Çünkü bu kadar çok tutuşan ateşlere suyun faydası olmaz .”) Diyerek çektiği aşk acısının gözyaşı ile söndürülemeyeceğini imler , haliyle bu da suyun yukarıda da belirttiğimiz gibi bir arınma , yenilenmeye aracı olması ile ilgili bir duruma işaret eder . İslam felsefesi , Yunan felsefesinden aldığı su , ateş , hava ve toprak varoluşun dört temel elementini ve Anâsır-ı erbaa olarak tanımlanmıştır . Divan şiirimizde su Anâsır-ı erbaanın bir parçası olarak gerek methiyelerde gerekse sevgilinin güzelliğini tasvir etmek için kullanılmıştır .
Su halk edebiyatımızın masal , anlatı ve şiirlerinde de sıklıkla başvurulan kavramlardandır . Köroğlu ’ nun bir adamı kuş avlamış , onu bir kaynağın sularında yıkarken kuş canlanıvermiş ; kanadından damlayan sular bin tane göle dönüşmüştür . Sepete konularak akan suya bırakılan çocuk anlatısı da suyun koruyucu unsuruna dikkat çeker . Karacaoğlan ’ ın “ Yeşilbaşlı gövel ördek Uçar ,/ gider göle karşı ./ Eğricesin tel tel etmiş / Döker gider yâre karşı .” Dizelerinde de görüleceği gibi sevgili göl kenarında yabani ördeğe benzetilmiştir .
Günümüz Türk şiirinde de İlhan Berk , Necip Fazıl , Ziya Osman Sabah , Cahit Sıtkı , Sezai Karakoç gibi birçok şairin şiirinde su çeşitli biçimlerde ve psikanalisttik düzlemde kendisine yer bulmuştur .
Oğulcan Kütük ’ ün Ecza Kışı kitabında da su , nehir , kuyu , yağmur , deniz kelimeleri önemli bir yer tutmakta … Sıklıkla tekrarlanan bu kelimeler kitabın içerisinde mekânsal bir öğe olarak da göze çarpıyor . Kitabın arka kapağı :” Bir su kenarında susup duruyor Oğulcan Kütük . Şarkılar , vedalar , akşam üstleri ve elvedaları düşünüyor ” bunu imlerken aynı zamanda Oğulcan ’ ın suyun arınma , yenilenme hali ile elvedalardan kurtulma isteğini de açığa çıkarıyor .
49