Kaybolan Defterler / zine 8.Sayı: Masal | Page 40

önce ütülü parşömenler gibi tarihi bir kudretle diklenen yaprak gitmiş , olsa olsa üzerine ufak bir not düşeceğiniz , onu da asla görülmeyecek bir yere iliştireceğiniz kağıt parçası gelmişti .
Ağladığını duyabiliyordum . Hıçkırdıkça hışırdıyor , hışırtısını gizlemek için uğraş veriyordu . Masum çabasına bile hürmet duyardım ben . Ama merhametli sayılmıyordum nedense . Neymiş efendim , eksiklerimi gizlemek için alttan alıyormuşum . Eksiklerimden haberdar olduğum için bile övgüyü hak ediyordum . Ama o ne yapıyordu ; işimi yokuşa sürüyordu . Kusursuz bir metin mi yazmaya çalıştım ; kullandığım ağır üsluptan ve konunun gereksiz derinliğinden söz açar , uzun ve anlaşılmaz yazılar yerine herkesin kendinden bir şeyler bulacağı paragrafları tercih etmem hususunda beni uyarırdı . Mükemmellik bir kaygı meselesidir dostlarım . İşinize musallat olan noksanlık endişesini gidermek için ölesiye yırtınmanın karşılığıdır . Benim de en önemli eksiğim eksiksiz olmaya çalışmaktı . Eksiksiz olmak adına giderek eksiliyor ve yırtınmamın mükemmel bir karşılığı olacağını umuyordum . Çünkü gayretim neticesinde kendimi iyi hissediyor ve doğuştan yeteneklilere özgü bir vurdumduymazlıkla karşılıyordum sersem bakışları . Mozart gibi , Magnus gibi , Monet gibiydim . Bir esere vücut vermeme yaramasa bile , çabalamanın ayan metotlarına ve saklı ritüellerine aynı ölçüde hakim sayılırdım . Müthiş bir isme sahip olabilirdim bu konuda ; nafile emeğin dahi çocuğu , diyeceklerdi ardımdan .
Sıradan insanları tüketecek bir mücadelenin sonunda yorgun değil dinç hissediyordum kendimi . Sevdiğim işi yaptığımdan mı ? Hayır , çabalamayı sevdiğimden . Zahmetsizce çabalayan ve bundan zevk alan birinin gerçek erdemi , tembelliğe yönelik gayretinde gizliydi . Öyleyse gayretkeş birinin çalışması , tembelin tembellik yapmasından yeğ sayılamazdı .
Masaya yumruğunu vuran aklımın gümbürtüsünü işitmekti amacım . Kafamda masalsı sevdaların , dayanılmaz hasretlerin , bükük boyunlu karanfillerin ya da kuşların hassasiyeti değil , mekanik çarkların melodisi çalınır , beni bunlar dinlendirirdi . Kuvvetini iyilik adına kullanan bir despot olabilirdi beynim , sakınca görmezdim . Ama bu sessizlik yıpratıcıydı ve beni rahatsız ediyordu . İçinde tiz çığlıklar , yakarışlar , sızlanmalar vardı ; keder ve kinaye doluydu .
‘ Ne olur bir şey söyle !’ diye geçirdim içimden . Düşüncelerimi okudu sanki . Ağlaması kesildi ve konuştu :
“ Sen çaba göstermiyorsun ,” dedi . “ Bilinçaltına monteli bir eksikliği işe yarar biçimde kullanmaya çalışıyorsun . Uğraşmak karar vermeyi gerektirir . Oysa uğraşmak dışında bir şey bildiğin yok senin . Çabalamadan iş halletmeyi , kısa ve doğru dokunuşlar sayesinde iş yükünü azaltmayı bilmediğin için seni rahatlatan yöntemi … hayır seçmiyor , kendini bu yönteme maruz bırakıyorsun .”
Olay bu şekilde gelişmişti . Savunmasına karşı yapacak hamlem vardı ama sustum . Rahatsız eden bir sessizlikle değil ; çaresiz bir kabullenişle sustum . En azından öyle sanmasına müsaade ettim . Çünkü aklımın o yanını da seviyordum . Uğraşılarımda bana muhalif olan verimli ukalalığı işime geliyordu . Her yerde onu görmeye başlamıştım . İhtiyacım vardı ona . Eğer gitse , kusur sonsuzluğu içerisinde sürecek sonuçsuz bir mükemmellik arayışına mahkum ederdim kendimi . İnsanlığımdı benim ; esnekliğim , eksikliğim , eğlencem ve erdemimdi . Onun sayesinde insanlarla yüz yüze gelebiliyordum . Aynı dilden onun sayesinde konuşabiliyor , sevinçlerini anlıyor , hüzünlerine ortak oluyordum . O olmasa ben , yeteneklerini masa başında tüketen bir makineden başka şey olamazdım .
Bildim bileli böyleydim ; benden beklenen işlere gereken önemi gösterememiştim . Tek bir şey -o işler uğrunda sarf ettiğim çaba- değer ifade ediyordu benim için . Parkenin üzerinde dertop olmuş ağlarken , o da farkındaydı bunun . Sesi git gide kısıldı ve sonunda sessizleşti . Başa dönmüştük . Oda sessiz ve loştu .
Ne yazık ki aradığım sessizlik bu değildi dostlarım . Yaşantım süresince gürültüsüz ortamları tercih etmiştim . Dış veya iç ses olması fark etmez ; tek ses duymak isterdim düşünürken .
Günü gülerek bitirdik . Yazıyı olduğu gibi postaladı . Dönüşte alt kat komşumla muhabbete tutuştu . Müzisyen bir kadındı . Sanat tarihinin duyulmamış sırlarından bahsetti ona , mecburen dinledim . Kadınlardan oldum olası çekinirdim ben . Ama o , tanımadığı biriyle bile muhabbet eder , bildiklerinden faydalanırdı . Deneyimler biriktiriyordu hafızasında . Ben de yazılarımda onun bu tür deneyimlerinden faydalanıyordum . Yarın , ertesi gün ve sonrasında kadınla tekrar görüşmek isteyecek , ben ise odada kalmakta diretecektim . Uzlaşmamız imkansızdı .
34