Kaybolan Defterler / zine 8.Sayı: Masal | Page 28

Masallar Üzerine Birkaç Söz ve Bir Türk Masalcısı :

Masallar Üzerine Birkaç Söz ve Bir Türk Masalcısı :

Tebrizli Samed Behrengî _

SEÇKİN SARPKAYA
“ Masal ” denildiği zaman herkesin aklına üç aşağı beş yukarı bir şeyler gelmektedir . Bazılarımız içi boş fantastik hikâyeler , bazılarımız çocukları eğlendirmek ve uyutmak için anlatılan veya okunan kısa anlatılar , bazılarımız ise derin anlam taşıyan kıssaları düşünür . Bunların sayısını artırmak mümkün . Masalın tanımını bir yana koyarsak herkesin masalla ilgili az çok fikir sahibi olduğunu görebiliriz .
Masal temelde sözlü kültürde yaratılıp , icra edilip , aktarılan ; profesyonel anlatıcıları olduğu gibi , profesyonel anlatıcı olmayan kişiler tarafından da yaş , cinsiyet vb . özellikler fark etmeksizin , kimi zaman içinde şiir parçaları da olacak şekilde , genellikle konuşma diliyle , bir tekerlemeyle veya çeşitli kalıp ifadelerle başlayıp yine bir tekerleme ve / veya kalıp ifadelerle bitebilen , olağanüstü , fantastik veya gerçekçi olayların anlatıldığı , kahramanları insanlar ve hayvanlar başta olmak üzere olağan veya olağanüstü tüm varlıklar olabilen , temel amacı inandırmaktan ziyade eğlendirmek ve vakit geçirmek olmakla birlikte eğitmek , öğretmek , terbiye etmek , hayata hazırlamak başta olmak üzere birçok işlevi olan anlatı türünün adıdır .
Peki masalın tanımındaki sözlü kültürde yaratılma özelliği onun yaratımıyla ilgili tek yönü müdür ? Masallar , masalın tarihi boyunca temelde sözlü kültür olmak üzere yazılı kültürde de yaratılma ve aktarılma özelliği de göstermişlerdir . Masallar sözlü kültürden derlenip yazıya geçirme , sözlü kültürden esinlenip yazılı olarak yaratılma , doğrudan yazılı yaratılma ve yazılı eserden sözlü kültüre geçme yollarıyla yazıyla ilişki içinde olmuşlardır . Bu noktada özellikle erken dönem masal yazımı veya derlemeciliğinin masalı amaç değil araç olarak gördüğünü de belirtmek gerekir .
Batı ’ da bu anlamda erken dönemden itibaren meşhur , ülkemizde de tanınan çalışmalar bilinmektedir . Anılması gereken isimlerin başında M . Ö . 6 . yüzyılda yaşadığı düşünülen Ezop gelir . Fabl türündeki eserleriyle Ezop , yine bir başka Avrupalı olan ve 17 . yüzyılda fabl türünde eserleriyle tanınan La Fontaine ’ e esin kaynağı olmuştur . Charles Perrault ’ un aynı yüzyılın sonunda yayınladığı masal külliyatı , hemen devamında 18 . yüzyılın başında Antoine Galland ’ ın Binbir Gece Masalları çevirisiyle doğunun masal kapılarının iyice açılması ve tabii ki en meşhur isimler olan Grimm Kardeşler ’ in masal külliyatı
Avrupa ’ da güçlü bir masal macerası oluştururken , 19 . yüzyılda Rus araştırmacı Aleksander Afanasyev Rus masallarına yoğunlaşmış , 20 . yüzyıl da birçok ismin yanında Italo Calvino ’ nun yaşadığı yüzyıl olmuştur .
Batı ’ da bunlar ve tabii ki daha fazlası olurken ve dünyanın masal macerası bu yazının sınırlarını fersah fersah aşarken bizim bu tarafta neler olduğuna bakarsak aslında çok daha büyük bir dünya ile karşılaşırız . Öyle ki kökeni coğrafya olarak Hint coğrafyasından başlayıp İpek Yolu ekseninde Balkanlar ’ a ve Avrupa ’ ya uzanan , ki burada Osmanlı ’ nın etkisi asla unutulmamalıdır , büyük bir masal coğrafyası görmek mümkündür . Tarihî anlamda derinliğini milattan öncesinden alan ve modern zamanlara kadar devam eden bir masal tarihinden söz edebilmemiz de cabası . Hint masal dairesinde bilinen yolculuğu Pançatantra , Şukasaptati ( Çakasaptati ) ve Vetalapançavimşati ( Hortlağın 25 Öyküsü ) ile başlayan , Arap / İran dairesindeki meşhur Binbir Gece Masalları ’ nın yanına Binbir Gündüz Masalları ’ nı da koyan , Kelile ve Dimne , Tutîname , Ferec Ba ’ de ’ ş-Şidde derken Billur Köşk ’ e kadar uzanıp devam eden ve içine hem Orta Asya bölgesinde hem de Osmanlı sınırları ve kültürel etki alanı içindeki güçlü Türk etkisini de koyan bir masal yolculuğu mevcuttur . Bu noktada Türk kültürü yayıldığı ve oluşturduğu tarihî ve coğrafi genişlik ve derinlikte , bu masalların yolculuğunda alan ve veren , üreten ve esinlenen , dağıtan ve toplayan , kültür merkezleri oluşturan , yeni yaratan ve yenileyen rollerle masala yön vermiş ve güçlü bir masal dünyası oluşturmuştur .
Türk masal dünyası kısaca belirttiğimiz üzere çok eski tarihe ve çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır . Örnek olarak en erken dönemde Uygur Türklerinin masal türündeki yaratmaları bilinmektedir . Budist misyonerlerin bu coğrafyalardaki seyahatleri sırasında dinlediği ve anlattığı masallar arasında elbette ki Uygur Türklerine ait çok eski kayıtlar da yer almıştır . Türklerin yer aldığı coğrafyada dört yön içerisinde elbette ki masalların bir yaratılma , icra edilme ve aktarılma hareketi gerçekleşmiştir . Osmanlı ’ ya doğru geldiğimizde yukarıda da kısaca değindiğimiz Tutîname , Ferec Ba ’ de ’ ş-Şidde gibi eserler , Tahir Alangu tarafından son derece başarılı bir şekilde işlenmiş Billur Köşk Masalları külliyatı gibi külliyatlar Türk kültürünün önemli eserlerindendir . Mesela 15 . Yüzyıl divan şairlerinden Şeyhî ’ nin Harname adlı eseri edebiyatımızdaki
22