Kaybolan Defterler / zine 7.Sayı: Göç | Page 13

II Göçü gördüğüm yerde beklerim bütün develerden: Durun! Kabemiz artık gözkapakları yaralı çocuklar Kabemiz ayaklarına silsile toprak Kabemiz, unutulmuş bir dilin ağladığı ağu Gözlerimize mil çektik, kabemiz artık sunu Şimdi bir ben bilirim, bir o çocuklar mangiko mou, N’oldu da size bir seher vakti Düştü perçeminiz gül yüzlü yarin çehresine Kriminal sokaklar bizim, tekinsiz vücutlarımız biz Bir devrin gölgesi, dönük yüzü ziyanlara Zından gibi yüreklerde sevgi sözcükleri hep kırıntı Yılanın geldiği süt, memelerimizden akar durur da Maveralarını göremez kimse O çocukların hind kumaşı alnında Acının döşünün ortasına zülfikar ile Çekilmiş o büyük sınır, sövgüsü kutsal zihnin İkiz kardeş gibi, bir sustalı gibi Hangi tapınakta hangi kötü dua okundu da Hangi yıldız altında doğdu bu köhne çocuklar Sınırlarınız faça attı yüzlerine Yüzleri daha gençken bu yüzden vakıftır İhtiyarlığın çizgilerine III Biz sizin virane ettiğiniz cennetten Bülbül olup da uçtuk, geldik Sizi bizden şimdi ancak deniz Suratta silinmesi namümkün bir yara gibi Ayıracaktır, her aynaya bakınca Hatırlanacaktır, Her hatırında dikişleri daha da tutmayacak Başkentlerinizde bize yer yok Satranç tahtanız eğilmiş, suları Mitolojik kahramanlar gibi gürüldeyen nehirlerimize akar Kanaviçe gibi kir işlemiş kadınlarınız yüzünüze, Kaşlarınız hep bize doğrulur sekmez bir kurşun gibi Anlatın bize, Ne zaman açılır kaosun çiçekleri, dönemezsek evlerimize geri? Yıktığınız, harap ettiğiniz oyun bahçemizde Korkuluklar niyetine kuşlarımız bekler şimdi IV Gözkapaklarının altında bir uyku yarası Taze güller gibi kokuyor rüyaların, durmadan Çocuklar, çocuklar, çocukları kim bilir? Çocuklar, Kuran’ın yalnız yaldızlarına nakşedilen devran 24/2/17 Londra GÖRSEL: STOCK 7