Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 6. Sayı | Page 10

Eylül 2014  BİR KİTAP KUMRU NATIR TOLGA GÜNDOĞDU BERKİN’E KÜRK MANTOLU MADONNA Bu kitap okunmak için ertelenmemeli. Uzun zamandır başlama fırsatı bulamadığım Kürk Mantolu Madonna bana işlerimi ertelememem gerektiğini öğretti. Daha önce okumalıydım. Kitabı okuduktan sonra değişen bakış açımı daha önce değiştirmeliydim. Bu sene yetmişinci yılını kutlayan Kürk Mantolu Madonna, gazetede tefrika edildiği yıllardan beri çok sevilen bir kitap oldu. Peki onu bu kadar sevdiren şey neydi? Ne oldu da Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı çok satanlar listesinin başından hiç düşmedi? “İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.” Sabahattin Ali’nin 70 yıl önce yazmış olduğu bu cümle günümüzdeki apaçık geçerliliğini adeta yüzümüze vuruyor. Modernizmi barındıran bu kitabın liste başlarından düşmemesinin sebeplerinden biri bu bence. Bir başka sebep de Sabahattin Ali’nin o muhteşem diliyle harika bir aşk hikâyesi anlatması. Aşk hikâyesi ama modern zamanın aşk hikâyeleriyle yan yana gelemeyecek kadar duygu yoğunluğuyla anlatılan bir aşk hikayesi. Okumayı, okudukça aşık olmayı isteyeceğiniz bir öykü. Kitabın baş kahramanı Raif sessiz, sakin, kendi içinde yaşayan, kimseyle münasebete girmeyen, kendi halinde bir adamdır. Raif ölüm döşeğindeyken iş arkadaşı Raif’in hayatını yazmış olduğu özel defterini alır ve okumaya başlar. İşte Raif beyin geçmişte yaşamış olduğu dünyaya bir yolculuk başlar. Raif Bey önce bir portreye sonra da o portrenin kendisine aşık olur. Almanya’ya sabun fabrikalarını araştırıp öğrenmek için gelen Raif, babasının durumunun ağırlaşması ürerine tekrardan Türkiye’ye dönmek zorunda kalır. Biricik aşkı Maria Puder’la anlaşarak işlerinin yoluna koyar koymaz tekrar döneceğini söyler. Ancak olaylar hiç de hayal ettiği gibi sonuçlanmaz. Maria bir süre sonra mektuplarına cevap vermemeye başlar. Raif’i bir ümitsizlik sarar. İyice kendi içine kapanmaya başlar. Maria’nın mektuplarının neden kesildiğini öğrendiğinde düşünceler ve hüzün Raif’in peşine musallat olur. Kitabın konusunu aşk kategorisine koysak da kitap dönemin yaşantısından, giyim kuşamından, sanatından oldukça bahsediyor. Bu kitap insanın hayata bakışını değiştiriyor. Sessiz sakin kimseyle işi olmayan bir adamın hayatının bu derece farklı olabileceği kimin aklına gelebilir ki? Sabahattin Ali’nin bu sözü insanların göründüğü gibi olmadığını çok iyi açıklıyor: “Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!” Sıradan sayılabilecek bir aşk hikâyesinin muazzam bir üslupla anlatılması, hikayenin tarihe karışmasına engel oluyor. Maria Puder’in bu derecede ayrıntılı ve sanki yaşanmış gibi tahlilini ve Raif’in Kürk Mantolu Madonna’m ifadesini düşününce yazarın bu hikayede bir rolü olduğunu hissettim. Böyle duygulu bir aşk adamının yani Raif karakterinin Sabahattin Ali olduğuna inandırdım kendimi. Kitap Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış ve 164 sayfa. Keyifli okumalar… 10 Kalabalık  Resmen intihar , Halen ciğerlerinde soluduğun o yeşil. İnce hastalık seninkisi Sana da bu yakışırdı. Bıyıkların sararmış Burnunda tütüyor hala o ekmek. Korkma, Hala bir ben biliyorum altına şiirler yazdığın taşları. onlar hep aynı yerdeler hala o uçurumun kenarında. Niçin bu yeşil ? Yetmedi mi sana içirdiğim üzümler ? Isıtmadı mı üstündeki yeşil parkan ? Gözlerime de mi bakmadın , a çocuk ! Son mektubumu da okumamışsın : ‘’ Uyan, Yeşil mumlar sönene dek vaktimiz var. Edilecek kavgamız, Çekilecek halaylarımız var. ‘’ Uyan çocuk Ağlayacak başka müjgan kalmadı.