içel sanat kulübü haziran-temmuz 2013 | Page 44

MUTLU OLMAK Harun Özmen Ünlü müzisyen John Lennon’dan kalan hayat dersini an?msar m?s?n?z bilmem! “Annem küçükken hayat?n s?rr? mutlu olmakta derdi. Okulda bir gün sordular. Büyüyünce ne olacaks?n? diye. Mutlu olaca??m, dedim. Ö?retmenim, sen soruyu anlamad?n galiba, deyince ona ona ?u cevab? verdim: Hay?r ben soruyu anlad?m, ama siz hayat? anlamam??s?n?z.” diyor John Lennon. Hayat? mutluluk merkezli bir serüven olarak görmek oldukça fantastik kaçan bir dü?ünce midir bilmem. Bir bak?n çevrenize nelerle u?ra??yoruz ve niçin bu u?ra??m?z? Temel amac?m?z “mutlu olmak” olsa da acaba hedefi ?skalayan çok mu aram?zda? Mutluluk alfabesinin ilk harfi iyi bir meslek, sonraki de para gibi görünse de, alfabeyi sanki tersten okumak gerekiyor. Psikologlar, mutlu çiftlerin çocuklar?n?n huzurlu aile ortam?nda büyüyerek yüksek oranda ruh sa?l??? düzgün, mutlu bireyler olmaya aday olduklar? görü?ündeler. Hatta annenin gebeli?i boyunca huzurlu ve mutlu olmas?n?n daha ilk ba?tan bebe?i etkiledi?i görü?ü de afaki de?il. Sevginin herkesi k?skand?ran büyülü etkisi i?te böyle bir ?ey. Sonra ne oluyorsa oluyor, hayata ad?m att???m?z ilk günlerden sonra büyüyen bedenimiz ve geli?en ruhumuzla beraber egomuz palazlan?yor. Dünyan?n albenisi çokça materyalleri rüyalar?m?za giriyor, süslüyor, süslüyor. ?ÇEL SANAT KULÜBÜ BÜLTEN? / HAZ?RAN - TEMMUZ 2013 Sermayenin hükmetti?i politikalarla ?ekillenen günümüzde, dünyan?n pek çok yerinde mutlulu?u sat?n al?nacak bir ?ey gibi görme aldanmacas? yaz?k ki az?msanmayacak say?da bireyi büyülemi? gibi görünüyor. En iyi okullar, en iyi giysiler, en iyi arabalar, en iyi evler, en iyi i?ler, en nüfuslu, en güzel, en yak???kl?, en varl?kl? e?lerle, avucumuzun içinde mi mutluluk? Ebeveynlerinin refah düzeyi ayn? ?ekilde çocuklar?n mutlulu?una yans?yor mu? Sihirli de?nek kimin elinde? Yoksa bir ömür, varl?kl? bireyler olma ?art?yla mutlu olabilmek u?runda, üst beyin kontrolü olmadan ilkel, alt sinir hücrelerimizle mi hareket ediyor, ko?turuyoruz? Sa?l?kla gülen bir bebek yüzünde, sayg?yla öpülen bir ya?l? elinde, dünyalara de?i?ilmeyen sevgilinin gözlerinde, sevgiyle renklenmi? bir tuvalde, kalemin göz nuru bir kitab?n sayfalar?nda, emekle i?lenmi? bir ah?apta, içli bir beste ile seslendirilmi? güftede ve ba? ba?a kald???n?zda dinledi?iniz do?adaki her türlü seste gizlenmi? mutluluklar? ?skalamamak gerek. Gecikme ile okudu?um “Serenad” da Zülfü Livaneli roman?n bir yerinde k?sa bir öyküden betimleme yap?yor: ?lyas-? Hab?r isimli Mardinli Roma’da gezerken rastlad??? mezarl?kta ta?lar? inceler; 21, 34, 17 gibi say?lar?n ne anlama geldi?ini ö?renmeye çal???r. Say?lar?n gün oldu?unu anlar ama bu bilgiyi bir yere koyamaz. ?talyanca bilen akrabas? ile mezarl?k bekçisini bulurlar. Bekçiden buran?n özel bir mezarl?k oldu?unu ö?renirler. Bekçi, buraya gömülen insanlar?n 44