T A R T I ŞM A
ETİK MİTLER
Avlanmak ya da Avlamak
Zorunda Değilsin!
Kapitalizmin doğası gereği iş etiğini içermediğini düşünenler
olduğu gibi, kapitalizmin iş etiğini dışlamadığına ama başarılı
bir iş yürütmek için iş etiğinin engel olduğuna inananlar da
bulunuyor. Bu konuda iş etiğinin karşısında direnenlerin, aslında
iş dünyasında iş etiğini dışlayan mitlere fazla önem verdikleri
söylenebilir. Oysa mitler her zaman tartışmaya açıktır…
30
S
on yıllarda iş dünyasında iş etiğinin giderek
önem kazandığı görülüyor. Artık iş dünyası
küresel ekonomiye yılda 1 trilyon dolar mali-
yeti olan yolsuzluk ve etik dışı davranışlardan
kurtulmak konusunda ciddi önlemler alıyor.
Şirketler verimliliği azaltan, adil rekabeti bal-
talayan ve zararları artıran engellerden biri olarak gör-
dükleri yolsuzluk ve etik dışı davranışlardan kurtulmak
istiyorlar.
Fakat yine de etik olmanın ve dolayısı ile iş etiğinin ger-
çekçi olup olmadığı konusunda şüpheleri olanlar var. İlk
olarak kapitalizmin doğası gereği iş etiğini içermediğini
düşünenler olduğu gibi, kapitalizmin iş etiğini dışlama-
dığına ama başarılı bir iş yürütmek için iş etiğinin engel
olduğuna inananlar da bulunuyor. Bu konuda iş etiğinin
karşısında direnenlerin aslında iş dünyasında iş etiğini
dışlayan mitlere fazla önem verdikleri söylenebilir.
Peki nedir bu mitler?
• Ya avla ya da avlan
• En iyi olan sağ kalır
• Etik dışı davranışın çok da zararı yoktur
• Roma’da iken Romalıların yaptığı gibi yap
• Önemli olan tek şey kâr-zarar satırıdır.
Şimdi bu mitlere yakından bakıp, ne kadar geçerli ve 21.
yüzyıl dünyasına ne kadar uyumlu olduklarını görelim…
YA AVLA YA DA AVLAN
Bu mite göre iş dünyası vahşi bir orman gibi düşman bir
çevredir. İş dünyasının aktörleri bu vahşi ormanda yalnız-
dır. Ya rakiplerinizi yersiniz ya da onların sizi yemesine
izin vermek zorunda kalırsınız. Fakat mitin en büyük sı-
kıntısı iş dünyasının sosyal bir etkileşim olduğunu unu-
tup iş dünyasındaki tek önemli şeyin kendi çıkarlarınız
Homo Homini
Lupus (İnsan
insanın kurdudur)
deyişinin de
sahibi Thomas
Hobbes’a göre,
kendi çıkarını
düşünen ve çıkarı
dizginleyemeyen
zihniyet, “yalnız,
yoksul, iğrenç,
hayvanca ve
kısa” bir yaşama
mahkumdur.