INmagazine Sayı 6 (Nisan, Mayıs, Haziran) | Page 7

Yuval Noah Harari SAVAŞLARIN ASLINDA DEVLETLERIN TOPRAK GENIŞLEMESI VE GANIMETLERLE ZENGINLEŞMESI MESELESI DEĞIL, FINANSAL ARAÇLARIN ETKILI BIR ŞEKILDE YÖNETILEREK “PARAYA ODAKLI BIR IŞ MODELI” OLARAK KEŞFEDILMESI (İNGILTERE-ÇIN AFYON SAVAŞI, 1839-1842 BUNUN BAŞLANGICIDIR), SANAYI DEVRIMI’NIN ILK BÜYÜK KIRILMALARINDAN BIRIDIR. İlki ve sonuncusu olmayan küresel finansal krizlerin bir diğe- ri olan 2008’deki tsunami, kağıt üzerinde milyarlarca dolar eden finans kuruluşlarını tarihin tozlu yapraklarına gönderir- ken… Ve bunun neticesinde adı gelişmiş olan ülkelerde yüzbinlerce insan evsiz, arabasız, işsiz ve geleceksiz kalırken… Tüm bu olanların sorumlusu olanların hiç birinin yargılanma- dan, yasalar karşısında hesap vermeden, üstüne üstlük “söz- leşmeleri gereği” olduğunu iddia ederek minimum altı sıfırlı tazminatlarını ceplerine indirirken… Hayat devam ediyor! DÜŞEŞ VE HEP YEK Monopolde olduğu gibi tek geçerli kural, “zarların bir kez daha atılması!” Tarihçiler 20. yüzyılı yazarken bu zarların kaç kez atıldığının hesabını yapmakta güçlük çekecekler! Sorun, paranın Frigyalılar tarafından bir değiş tokuş aracı ola- rak tanımlanmasından sonra geldiğimiz noktada yolu paraya çıkan her şeyin “sanal ve sahte” olmasında. Bu öyle kabarık bir iştah ki, adının mutlaka Dolar, Euro, Yen veya Türk lirası olması gerekmiyor. Bunların yetmediği yerde; bonuslar, kon- türler, miller var!  1913’deki ekonomik yaşamın ana oyuncusu olarak hayatımı- za giren merkez bankaları, işlevsellik açısından orta halli bir matbaadan hallice durumdalar. Değerli olduklarını iddia ettikleri bir şey basıyorlar ancak bu- nun ne kadar değerli olduğunu her geçen gün fakirleşen bir dünya üzerinde anlamak ve yorumlamak pek müm kün ola- mıyor. Öte yandan, etik olabilmek insanoğlunun bir arada yaşama- ya başladığı günlerden bu yana hep bir sorundu ama sanayi devriminin teknoloji/icat-insan ve yaşam konforu ile buluş- turmasından bu yana işin içinden çıkamadığımız bir yuma- ğa dönüştü. Ünlü tarihçi ve yazar Yuval Noah Harari bunun tarım devrimi ile başladığını söylüyor. Yaşamın içine mülkiyet kavramı girdi. “Bizim ve onların” meselesi başladı! Sanayi Devrimi sonrasında üç temel noktada kırıldı mertlik… 1. Savaşların aslında devletlerin toprak genişlemesi ve gani- metlerle zenginleşmesi meselesi değil finansal araçların etkili bir şekilde yönetilerek “paraya odaklı bir iş modeli” olarak keşfedilmesi (İngiltere-Çin afyon savaşı, 1839-1842 bunun başlangıcıdır. Hong Kong’un kiralanması ve ilk küresel finan- sal tröstün kurulması). 2. Bu finansal zenginliği anlamlandıracak aslında değeri ol- mayan ama her şeyin değeri gibi kurgulanan hisse senedi kavramı bu iş modelinin taşıyıcısı olarak belirlendi. 37 milyar Dolarlık Enron 24 saat sonra 80 Cent’lik bir şirkete dönüştü! 3. Performansın adının konması gerekiyordu; buna da GSMH cinsinden kişi başına ABD doları cinsinden büyüme dediler. Tazının önündeki “sanal kemik” gibi koşu yoluna halkları güt- tüler. 2008’de 67 bin dolarlık kişi başına geliri ile “gelişmiş Avrupa’nın” en zengini olan İzlanda (ve daha bir çok Avrupa ülkesi) battı. Borç sarmalarından nasıl çıkacaklarını hâlâ bi- lemiyorlar! SÖZDE KAZANÇLARIN PEŞİNDE Oyunun adı monopol olunca, kuralları da, bu kuralları koyan- lar ve denetleyenler de ona uyarlandı tabii… Ülke sınırları olmaksızın tüm kanun, yönetmelik, regülasyon gibi kurallar ve bunların uygulamasını gerçekleştirecek siya- set dahil tüm kurumlar bu modele hizmet etmek üzere ta- sarlandılar… Hepimiz hala bu monopol tahtasının üzerinde 5