INmagazine Sayı 6 (Nisan, Mayıs, Haziran) | Page 11

burada madalyonun iki yüzü olduğunu hatırlamakta fayda var . Teknoloji geliştirirken temel oluşturan ya da oluşturması gerektiği düşünülen etik ölçütler madalyonun birinci yüzü . Diğer yandan etik ölçütlerle ortaya çıkan teknolojinin kullanımında onu kullananların etik anlayışı ise madalyonun ikinci yüzünü oluşturuyor . Dolayısıyla konu oldukça karmaşık ve kendi içinde belirli paradoksları var . Teknolojik ve bilimsel gelişmeler bireysel olarak insanların hayatını kolaylaştırmak , yaşam kalitesini artırmak amaçlı olarak gerçekleştiği gibi , şirketler bakımından ekonomik anlamda etkinlik ve daha fazla kazanmak anlamına gelebiliyor . Bilim ve teknolojinin genel olarak insanlığın yararına çalıştığını varsaymakla ve ortak bir “ iyi ” çerçevesinde değerlendirildiğini kabul etmekle birlikte , yine de çok temel bir soruyu sormak gerekiyor . Söz konusu “ iyi ” kime göre ve kim için “ iyi ”? Eğer bu soruyu başlangıç olarak etik terazinin bir ölçütü olarak kabul edersek , buradan yola çıkarak ortaya koyacağımız önermeler bizi değerlendirmemizde bir adım öteye taşıyabilir ancak hiç kuşkusuz etik terazinin başka ölçütleri de var . Burada bir soru daha sormamız gerekiyor ; etik terazinin ölçütlerini kim tanımlıyor ? Ve bu ölçütler evrensel olarak kabul edilebilir mi ? Bu ve benzer soruların yanıtları önemli çünkü bu yanıtlar bilim ve teknolojinin insanlığın geleceğini tanımlarken eşzamanlı olarak sonunu getirmesinin önünde koruma kalkanı olabilecekler .
ATEŞI ÇALDIK AMA … Söz konusu soruların yanıtlanması süreci son yıllarda “ Sorumlu Yenilikçilik ” ( Responsible In-
PETROL SANAYININ LOBICILIK BÜTÇESININ KOPENHAG İKLIM ZIRVESI ILE BIRLIKTE ÜÇ KATINA ÇIKMASI , BIZE BU KONUDA CILTLERCE KITAPLA ANLATILABILECEK BIR HUSUSU TEK CÜMLEYLE ANLATIYOR ASLINDA .
Potter Stewart
novation ) konusunun giderek daha fazla dünya gündeminde yer almasına yol açıyor . Örneğin , uluslararası platformda tartışmalar ivme kazanırken “ Sorumlu Yenilikçilik ” konusunda Avrupa Birliği Komisyonu çok önemli bir raporu kamuoyunun bilgisine sundu ( 1 ). Söz konusu raporda “ Sorumlu Yenilikçilik ” kavramının tanıtılması ve izlenmesi bakımından altı tane anahtar ve bunların ötesinde bazı kavramlar ve süreçler belirlendi . Bunların en önde gelenlerini saymamız gerekirse : Yönetişim , Etik , Toplumsal Katılım , Sürdürülebilirlik , Sosyal Adalet şeklinde devam eden kavramsal ve yöntemsel bir listeden bahsediyoruz . Bu sözü edilen anahtarlardan bizim için belki en önemli iki tanesi yönetişim ve etik . Çünkü bunlar olmadan diğerlerinin doğru konumlandırılmasını ve uygulanmasını beklemek pek gerçekçi olamayacaktır diyebiliriz , öyle değil mi ? Bütün bu kavramları ve bunlara dair tartışmaları ortaya koyarken unutulmaması gereken başka bir husus daha var . “ Sorumlu Yenilikçilik ” ve insanlığın buna bağlı paradoksları yeni değil ; zira insanlığın ilerleme yolculuğunu çok daha gerilerde eski Yunan ve Maya mitolojilerinde de görebiliriz . Prometheus insanlığa ateşi hediye ederek insanı daha güçlü kılmadı mı ? İnsanı güçlü kılarken bilgelik ve teknik bilgi ile donatmadı mı ? Pandora ’ nın mitolojik hikayesinde insanın kusursuzluğuna referans yok mu ? Ancak bu kusursuzluk insanlığın tüm zayıflıklarını da beraberinde getirmedi mi ?
NEYI YAPMALI , NEYI YAPMALI ? Yine bunlara ek olarak , dünyadaki uygulamalar ışığında işin bir de uygulama boyutuna dair düşünmekte fayda var . “ Sorumlu Yenilikçilik ” kavramının en tartışmaya açık olduğu alanlardan biri hiç kuşkusuz çevre sorunları . Bu kapsamda insan davranışları ile küresel sorunlar arasındaki bağı görmezden gelemeyiz . Örneğin , petrol sanayinin lobicilik bütçesinin Kopenhag İklim Zirvesi ile birlikte üç katına çıkması , bize bu konuda ciltlerce kitapla anlatılabilecek bir hususu tek cümleyle anlatıyor aslında . Yine bazı gruplar küresel ısınmasının bir efsane olduğunda ısrarlılar ve diğer yandan çok az insan Doğa ’ nın Korunması için Uluslararası Konsorsiyum adlı kurum hakkında fikir sahibi . “ Sorumlu Yenilikçilik ” bakımından bir başka önemli husus bize George Orwell ’ in ünlü “ 1984 ” romanını yeniden düşündürebilir . Örneğin , ünlü Fransız felsefeci Michel Foucault ,
9