INmagazine Sayı: 4 (Ekim - Kasım - Aralık) | Page 30

DÜN - BUGÜN D 28 eprem öldürmez bina öldürür. 1999 Marmara Depremi’nden beri ezberlediğimiz bu cümleyi acaba “deprem öldürmez yolsuzluk öldürür” diye değiştirebilir miyiz? Depremleri önceden tahmin edemediğimize ve önleyemediğimize göre depremlerin etkilerini azaltmaktan başka çaremiz var mı? Birçok depremde ölü ve yaralı sayısının binalarda kullanılan betonun kalitesizliği, zemin analizinin iyi yapılmaması ile kolon ve kirişlerin yeterli tasarlanmaması gibi sebeplerle arttığını kamuoyu artık gayet iyi biliyor. Peki bunların temel sebepleri nedir? Neden kalitesiz betonlar kullanılmış; zemin analizi yapılmamış, kolon ve kirişler iyi tasarlanmamıştır? Yanıt da aslında bir roket bilimi uzmanlığı gerektirmez: Ya sağlam bina yapımı ile ilgili hukuki düzenlemeler yeterli değildir ya da yolsuzluk yüzünden halihazırda bulunan düzenlemelere uyulmamıştır. Elbette bütün bu ölümlerde yolsuzluğun payını yüzde yüz hesaplamak imkansızdır ama binaların yıkım sonrası durumlarını gördükten sonra yolsuzluğa bulaşmış müteahhitler ile bina müfettişlerinin işbirliklerinin ölü sayısının bu kadar artmasında bir etkisi olduğunu söylemek o kadar zor olmuyor. Ülkemiz deprem kuşağında olması sebebiyle birçok kez felaketle karşı karşıya kaldı. Fakat son yıllarda toplumun hafızasında en fazla yer eden deprem, hem can kaybının büyüklüğü, hem coğrafi konumu, hem de tarihsel yakınlığı nedeniyle hiç kuşkusuz 17 Ağustos Depremi oldu. Başta Marmara Bölgesi olmak üzere çok geniş bir sahada hissedilen depremde resmi raporlara göre, 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 ev, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. Ayrıca 133 bin 683 çöken bina ile yaklaşık 600 bin kişi evsiz kaldı. Yapılan hesaplar, yaklaşık 16 milyon insanın, depremden değişik düzeylerde etkilendiğini gösteriyor. Marmara Depremi’nde can kaybının bu kadar fazla olmasının en büyük nedenlerinden biri olarak, yolsuzluk sebebiyle yasal düzenlemelere uymayan binalar gösterilmişti. Özellikle 1980 sonrası Türkiye’nin liberal ekonomiye hızlı giri- MARMARA DEPREMINDE CAN KAYBININ BU KADAR FAZLA OLMASININ EN BÜYÜK NEDENLERINDEN BIRI OLARAK, YOLSUZLUK SEBEBIYLE YASAL DÜZENLEMELERE UYMAYAN BINALAR GÖSTERILMIŞTI. ÖZELLIKLE 1980 SONRASI BU ALANDA BÜYÜK YOLSUZLUK PROBLEMLERI YAŞANDIĞI KONUSUNDA GENEL BIR KANI MEVCUT. şinin yolsuzluk konusunda büyük problemler doğurduğu konusunda genel bir kanı mevcut. Bu anlamda 1980-1999 yılları arasında inşaat sektöründe yolsuzluğun varlığı geniş çevrelerce kabul ediliyor. Bu dönemde, her türlü izin veya denetim, yolsuzluk konusunda büyük şaibe altında olan belediyeler ve kamu görevlileri tarafından sağlanıyordu. İzin alamayan veya denetimden geçemeyen birçok binanın daha sonra belediye başkanı vb. görevlilerin özel istekleri ile onay aldığı bilinen bir gerçekti. Özellikle yapı projelendirme hataları (Deprem şartnamesine uygun olmayan projeler; deprem yükünü taşıyacak, kolonlar ara- sına yerleştirilecek, betonarme perde kolon/duvarların bulunmaması; resmi projeden farklı yapı elemanlarının eklenmesi; üst katlarda dışarı doğru çıkmalar; fazladan çıkılan katlar; taşıyıcı kolonların estetik veya mekan kazanma amacıyla kaldırılması vb.) Marmara Depremi’nde birçok canın kaybına sebep oldu. Depremde birçok binası çöken ve ceza alan ender müteahhitlerden olan Veli Göçer’in açıklamaları aslında hepimizin çok aşina olduğu bir gerçeğe işaret ediyordu: “Benim düşündüğüm hatayı devlet işledi. Zemin etütlerinin olup olmadığını incelemem gerekirdi. Devlet aramıyordu ki. Devlet imara açıyor, bo-