kümetin ekonomiye karışması yurttaş
toplumunun kendisinin karışmasından
başka birşey değildir, çünkü hükümet
yurttaş toplumuna yabancı ya da düşman bir güç değil, tersine onun kendi
politik istencinin anlatımıdır. Önemli
olan karışmanın doğru ve gerekli olup
olmadığıdır. İrlanda’da 19’uncu yüzyılda yaşanan Patates Kıtlığı liberalist
ekonomi anlayışının ne kadar etik olduğunu görmek için bir örnek sağlar. Kıtlık
bir milyon insanın açlıktan ölmesine ve
ikinci bir milyonun ülkeden göç etmesine neden oldu. İrlanda o sıralar İngiltere tarafından yönetiliyordu ve hükümet
laissez-faire öğretisine sarılarak duruma
karışmadı, gıda yardımı çalışmalarını
yasakladı ve pazarın problemi çözmesini bekledi. Pazarın görülmez elinin
yaptığı şey sekiz yıl süren kıtlık boyunca insanlar açlıktan kırılırken İrlanda’da
üretilen tahılın İngiltere’ye satılmasının
sürdürülmesi oldu.
EKONOMİ VE ÖZGÜRLÜK
İnsan haklarının tanınmadığı yerde ekonomi gerçek öznesinden, bireysellikten
yoksundur. Modern ekonomi bireysel
özgürlüğü, özgür tüzel kişiyi birinci ön-
İRLANDA’DA 19. YÜZYILDA
YAŞANAN PATATES KITLIĞI
LIBERALIST EKONOMI
ANLAYIŞININ NE KADAR ETIK
OLDUĞUNA DAIR IYI BIR ÖRNEK
OLABILIR. PAZARIN GÖRÜLMEZ
ELI, SEKIZ YIL SÜREN KITLIK
BOYUNCA INSANLAR AÇLIKTAN
KIRILIRKEN TAHILIN İNGILTERE’YE
SATILMASINI SÜRDÜRDÜ.
cülü olarak alır ve bu nedenle özgür
toplumlarda ekonomik etkinlik herkese
açıktır. Yine bu nedenle, henüz moral olarak az gelişmiş tüzel kişiler de,
bireyler ya da organizasyonlar olarak,
ekonomik etkinlik sürecine girer ve ekonomide (ve ayrıca hiç kuşkusuz ekonomi kuramlarının kendilerinde) etik-dışı
öğelerin temsilcileri olurlar. Tüzel kişi
salt kendinde ahlaksaldır ve duyuncunun değil, ama dürtü ve itkilerinin,
eğilim ve alışkanlıklarının güdümünde
davranmaya yatkındır. Bu onu modern
ekonomide etik-dışı her etmenin, genel
olarak rüşvetçilik ve yolsuzluk vb.nin
sorumlusu yapar. Genellikle bu moral
ve etik geriliğinin ayrımında değildir ve
sık sık yanlış ve kötü birşey yapmadığı
sanısı içindedir çünkü henüz ahlaksal
olan ile ilgilenmemektedir. Salt hakkının bilincinde olan ama henüz ahlaksal
sorumluluk yeteneğini geliştirmemiş bir
kültürün ekonomisi kaçınılmaz olarak
geridir, çünkü onda ekonominin özü
olan sözleşme ilişkileri işlemez. Soyut
hak, salt dolaysız mülkiyet istenci olarak, henüz ahlaksal ve törel nitelik taşımaz. Ve ekonominin bunalım ya da
problem boyutu olarak yaşanan şeyler
ahlaksal sorumluluk bilincinin yoksunluğuna ve sonuçta modern etik belirlenimlerin edimsellik ve işlerlik kazanmamış olmasına bağlıdır. Bu etik yetersizlik
öğesi politikayı da tanımlar, ve ilkin demokratik toplumun eğilimlerinin temsilcileri olan partiler yolsuzluk kültürünün
yoğunlaşma noktaları olurlar.
Ekonominin özgürlüksüz olması ekonomi kavramına aykırıdır ve böyle özgürlüksüz ‘ekonomi’ ussal ve dolayısıyla
edimsel değildir. İlkin bir ilke olan, salt
adı bilinen ve yalnızca bilinçlerde olan
özgürlüğün realite kazanması olarak
ahlaksal ve törel gelişim özsel olarak
erekseldir, belirsiz, amaçsız soyut bir
türlüleşme değil. Özgürlük salt seçme
57