FELSEFE
56
GÖRÜLMEZ EL VE ETİK
Modern ekonomik süreçte kâr etmenin,
her ne pahasına olursa olsun kazanmanın birincilliğinin ileri sürülmesi, giderek hırsın aşağı yukarı bir erdem olarak
görülmesi ekonomik süreçte etik-dışı
öğelerin direncinin, tutuculuğun anlatımıdır. Ve gene de “görülmez el” etmeninin yalnızca gönencin yaratılmasında
değil, ama “gerçek bir ahlaksal topluluğun” yaratılmasında rol oynadığı ileri
sürülür (1). Hiç kuşkusuz görülmez elin
süreçte bir rol oynadığı doğrudur. Ama
bu rol “gerçek bir ahlaksal topluluk”
yaratmaktan uzak, tam tersine insanın
karşısına çıkan moral problemde üstesinden gelinmesi gereken yanı temsil
eder. Hırs, bencillik, öz-çıkar vb. açıktır ki ekonomik süreçte bilinçsiz olanı,
düşüncesiz olanı, dürtüsel olanı temsil
eder ve kendilerinde dolaysızca kötü
olmasalar da, sonuçlarında pekala kötü
olabilir, hizmet etmeleri gereken şeyin
kendisine zarar verebilirler. Ahlak insanın bu bilinçsiz, dürtüsel yanı üzerinde
duyuncun yargısı ve böylece özgürlüğü
ilgilendiren bir sorundur. Ahlakın haz ve
acı ölçütleri tarafından ya da bir yarar
kalkülüsü tarafından belirlendiği, usun
her zaman tutkulara yenik düşeceği,
insanın yamuk tahtasından düzgün hiçbirşeyin yapılamayacağı gibi “felsefi” çıkarsamalar (2) hiç kuşkusuz etik ile ilgili,
ama yalnızca olumsuz olarak ilgilidirler.
Çağdaş realitenin kendisi bu konuda
kuramcılardan daha iyi çıkarsamalar
yapmakta, etiği aşamalı olarak ekonominin temeline yerleştirmektedir.
Adam Smith hiç kuşkusuz ekonomiyi açıkça ahlaksal terimlerde tanır ve
aklar; ve kârın “her zaman yıkıma en
hızlı yaklaşan ülkelerde en yüksek” (3)
olduğunu söyler. Ama böyle ahlaksal
olarak akladığı ekonomi laissez-faire
ekonomisidir ve enteresan bir çıkarsama ile ona göre bu ekonomi yalnızca
“moral topluluk” yaratmakla kalmaz,
ama türenin (adalet) ve özgürlüğün de
mimarıdır. Böyle felsefi öncüller temelinde, Adam Smith’in yaklaşımı yalnızca ekonominin çözümlemesi açısından
değil, ama özellikle ahlak felsefesi açısından problematik olur, çünkü normal
olarak ahlak felsefeleri “görülmez eli”
hiç olmazsa ahlaksal belirlenimlerin
“GÖRÜLMEZ EL” ÖĞRETISI,
ÖZ-ÇIKAR PEŞINDEKI BIREYLERIN
GENEL ÇIKARA KATKIDA
BULUNACAKLARI DÜŞÜNCESI
ETIK ILE BAŞTAN SONA
GEÇIMSIZDIR ÇÜNKÜ INSANIN
ÖZGÜR ISTENCI ILE VE BILINÇLI
OLARAK YAPMASI GEREKEN
ŞEYLERIN PAZAR DÜRTÜLERI
VE KÂR VE KAZANÇ HIRSI
GIBI ETMENLER TARAFINDAN
BAŞARILACAĞI GIBI SAF BIR
INANCA DAYANIR.
kaynağı olarak görmekten kaçınır. Özgürlük pazar değerlerinin bir işlevi yapılınca, Smith’te insan doğası konusunda
benzer bir kuşkuculuğu paylaşmayan
Rousseau’nun kapitalist kültürün materyalizmine, eşitsizliğine ve asılsızlığına
yönelik eleştirilerine benzer hiçbirşey
bulamayız. Tersine, Smith ekonominin
törel olmanın henüz çok uzağında olan
başlangıç evresini törel bir proje olarak
görür.
Ekono ZH]Z