etmesi gereklidir. Vatandaş/müşteri aidiyet
duyduğu devlet ile kendini özleştirirken, vatandaş/çalışan aidiyetinin bir parçası olan şirketi ve şirketinin değerleri ve kurumsal kimliği
ile özleştirir. Bu da her iki taraf için karşılıklı
olarak hesap verebilirlik ve sorumluluk olgularının ve buna bağlı süreçlerin gelişimine yol
açar.
Devletin vatandaş/müşteriden vergi ödemesini, kanunlara uyması gibi beklentileri olması
gibi, şirketlerin de temsil ettikleri değerler sistemi içinde vatandaş/çalışanlarından ve diğer
paydaşlarından isteyebilecekleri var. Özellikle
bu durum piyasadaki rekabet güçlerini, şirketin kurumsal kimliğini, hukuki ve/veya finansal pozisyonlarını tehlikeye atan bir durumsa buna dair çalışanlarının belirli bir sistem
içinde davranmalarını beklemeleri doğaldır.
Bu durumda şirket içi raporlama süreçleri
ki özellikle etik raporlama talep edilebilir bir
durumdur. Ancak bunun vatandaş/çalışandan talep edilebilmesi için şirketlerin gerekli
iletişim ve yetki süreçlerinin önünü açmaları
ve bu tür bir sistemi ödün vermeksizin en iyi
şekilde yönetebilir olmaları da gereklidir. Yani
devletler için olması gerektiği gibi şirketlerin
de iyi yönetişim ilkele ɥ