INmagazine Sayı: 3 (Temmuz - Ağustos - Eylül) | Page 24

E T İ KA Ç M AZ 3,3 MILYAR DOLAR TAZMINAT TALEP EDILEN UNION CARBIDE ILE HINDISTAN HÜKÜMETI 470 MILYON DOLARA ANLAŞTILAR. CEZA DAVASI ISE ANCAK 2010 YILINDA SONUÇLANDI VE HEPSI DE HINTLI OLAN YEREL YÖNETICILERDEN SEKIZ KIŞI IKIŞER YIL HAPSE VE HER BIRI 2.000 DOLAR PARA ÖDEMEYE MAHKÛM EDILDILER. ŞIRKETIN AMERIKALI GENEL MÜDÜRÜ WARREN ANDERSON ISE BIR DAHA HINDISTAN’A ASLA DÖNMEDI VE HIÇBIR CEZA ALMADI. 22 prosedürlerinin eksikliğinin felaketin boyutunu trajik hale getirdiği çok açık bir gerçek. Şimdi bütün problemlere etik ve uyum yönetimi ve yaklaşımları çerçevesinden bakmaya çalışalım. İyi bir etik ve uyum yönetimi böylesi trajik ve korkunç bir kazayı önleyebilir miydi? En azından kaza sonrası alınacak önlemler ile felaketin bu boyuta ulaşmasını durdurabilir miydi? Öyle sorular ki, hepsi yüzlerce insan hayatı değerinde… GÜVENLİK STANDARTLARI FARKLILIKLARI 20. yüzyılın başında United Carbide değişik alanlarda üretim yapan dört sanayi şirketinin birleşmesinden oluşmuştu. O tarihlerde United Carbide dünya çapında 40 ülkede 130 iştirak ile 120 bin çalışanı olan bir sanayi deviydi. Aynı şirketin Bhopal ve Batı Virginia’da aynı ürünü üreten kardeş tesisleri bulunuyordu. Her ne kadar iki fabrika aynı olsa da güvenlik standartları açısından aralarında büyük farklılıklar olduğunu bugün net bir şekilde biliyoruz. Bhopal’da bulunan fabrika için Hindistan resmi mevzuatının aradığı güvenlik standartları, ABD’deki fabrikanın uyması gereken mevzuatın çok ama çok gerisindeydi. Yine ABD’deki fabrikada yeni sistemler ve araçlar kullanılırken Hindistan’daki fabrika bu konuda oldukça eski bir teknolojiye sahipti. Benzer şekilde, gaz sızıntılarını raporlama konusunda işçilere verilen eğitimlerde de Bhopal ve ABD’deki tesisler arasında büyük bir düzey farkı vardı. Bu farklılıkların nedeni sorgulandığı zaman alacağınız cevap aynıydı: Hindistan’daki ile ABD’deki mevzuat farklıydı. Dolayısıyla önlemler, prosedürler ve eğitimler de farklı oluyordu. Dolayısıyla düzeyleri eşitlemeye yönelik bu tür güvenlik ve teknolojik yenilemelerin gereksiz ve masraflı olduğu düşünülüyordu. Bu noktada -çalışılan ülke mevzuatına uyma konusunda haklı olsalar bile“Union Carbide’ın iki ülke arasında bu kadar farklı bir güvenlik anlayışı uygulaması etik midir?” sorusu gündeme geliyordu. Mevzuat sadece checklist’e işaret atmak için mi uygulanmalı? Yoksa mevzuatın yapılma amacı olan işçi ve çevre güvenliği konusunda azami önlemler mi alınmalıydı? Aslında en can alıcı soru burada ortaya çıkıyor: “Sözkonusu şirketin etik ve uyum yöneticisi olsaydınız fabrikanıza ne kadar masraflı olursa olsun ABD’deki standartlara uyulması konusunda baskı yapar mıydınız?” OPERASYONDAKİ FARKLILIKLAR Aslında Union Carbide’ın Hindistan’daki fabrikasının, ülke içinde yürürlükte bulunan tüm kurallara uyduğunu söylemek de yanlış olabilir. Fabrika mevcut güvenlik standartlarının bazılarına sahip olmamasına rağmen operasyonlarına devam edebilmişti. Sebep aslında belliydi. Bölgenin fakirliği için fabrika bir umuttu. Hintli müfettişler ekonomik sebepler (ve tabii ki rüşveti unutmamak gerekir) sebebiyle fabrikanın kapatılmasına karşı çıkıy ܛ\