INmagazine Sayı: 2 (Nisan - Mayıs - Haziran) | Page 66

FELSEFE 64 ründe sık sık “ussal/rational” olarak karakterize edilir. Örneğin, “bireyleri ortak çıkar uğruna davranmaya iten bir zorlama ya da başka bir aygıt olmadıkça, ussal, çıkarcı bireyler ortak ya da küme çıkarlarına ulaşmak için davranmayacaklardır” :: “rational, self-interested individuals will not act to achieve their common or group interests” (italikler Olson’un, The Logic of Collective Action, Introduction). Açıktır ki “ussal” olduğu söylenen tutum açıkça usdışıdır, moral değildir ve ekonomik açıdan modern toplumun “kapitalist toplum” gibi enteresan bir adlandırma altına indirgenmesinin başlıca gerekçesine katılır. Olson bireylerin dar bencillik ve çıkarcılıklarını yenemeyecekleri öncülünü politika alanına da uygular. Büyük kümeler kollektif amaçta birleşmeyi ve çıkarlarını hükümet yoluyla anlatmayı başaramazken, iyi örgütlenmiş ve amaçları çevresinde birleşmiş daha dar çıkar gruplarının, lobilerin vb. politik çıkarlarını savunmada daha başarılı olduklarını söyler. Bu hiç kuşkusuz realitedir. Ama realiteden kuram türetmek realitenin değişimi ile birlikte kuramı geçersizleştirir. Ve yurttaş toplumunun törel ve politik olarak değişmesinin, ahlaksal olarak erginleşmesinin önünde hiçbir engel yoktur, çünkü modern devlette egemen güç, ondan daha güçlüsü olmayan güç yurttaşın istencidir. Kollektif eylemin bir istenç sorunu olması istencin gelişim düzeyini kollektif eyleme bağlanan problemler açısından belirleyici kılar. Duyuncunu sınırlı olarak, ancak belli bir düzeye dek geliştirmenin kimi insanlar için kaçınılmaz olduğunu, kimilerinin ne olursa olsun moral olarak geri kalacaklarını düşünmek duyuncu doğal bir yetiye, bir içgüdüye indirgemek gibidir. Dürüst insanlar kollektif eyleme dürüstlükleri ile katılırlar, ve kollektifin içinde dürüst olmayanların olması, törel olgunluğun eşitsizliği kollektif eylemi bütününde olumsuzlamaz, ama yalnızca kollektif eylem problemleri denilen durumları kaçınılmaz kılar. Olson’un düşündüğü gibi, eğer herkes hazıra konmaya hazır ise, o zaman kollektif eylem olmayacak, dolayısıyla kollektif eylem problemi de olmayacaktır. Immanuel Kant FELSEFE TARIHININ ÖNEMLI DÜŞÜNÜRLERINDEN KUŞKUCU IMMANUEL KANT’IN GÖRÜŞÜNE GÖRE, “INSANIN YAMUK TAHTASINDAN DÜZGÜN HIÇBIRŞEY YAPILAMAZ”. DOLAYISIYLA ORTAK EYLEM KONUSUNDA UMUTSUZDUR. YASA İSTENCI Kollektif istenç ya da Rousseau’nun genel istenç / la volonté générale kavramı da aynı “problem” ile karşı karşıyadır. Bireyler çeşitli gerekçeler ile kendi yaptıkları