INmagazine Sayı: 2 (Nisan - Mayıs - Haziran) | Page 61

hizmet sektörü şirketleri) yolsuzlukla mücadele anlamında ciddi riskler ile karşı karşıyalar. Zira etkin bir etik yönetim sistemi sadece bir şirketin kendi iç dinamiklerinin kontrolünü değil, aynı zamanda tedarikçilerinin ve hizmet verdiği şirketlerin de uyum standartları içerisinde çalışmalarını gerektirir. Sadece bu durum bile başlı başına önemli riskler içeriyor. Nitekim yeteri kadar şeffaf bir yapı ile çalışmayan şirketlerden kaynaklanan riskler, etik ve uyum yönetim sistemi olan şirketler için bile küresel risk unsurlarıdır. OYUNUN YENI KURALLARI Gümrük Müşavirliği gibi alanlarda dolaylı temsilci sıfatı ile hizmet vermek durumda kalan şirketler, bir yandan kendi çalışanlarının iş görme kültürlerini değiştirme gayreti gösterirlerken, bir yandan da iş gördükleri kurumlar nezdinde bir itibar dengesi güderler ve son olarak adına hizmet verecekleri firmalar konusunda da seçici olmaya zorlanırlar. Tüm bu dengeleri doğru bir eksen üzerine kurmak ve riskleri minimize etmek, idari maliyetlerin yanı sıra doğru ve güvenilir müşteri ile çalışma güdüsünden kaynaklanan kazanç kayıplarını da beraberinde getiriyor. Günümüzde artık küreselleşen ve bu evrilmenin önemli bir bölümünü tamamlamış dünya ticareti, bilişim sistemlerinin de etkisi ve katkısı ile çok farklı bir kimliğe bürünüyor. Bu değişimi getiren sistem ve uygulamalar standartlaştıkça oyunun kuralları da yeniden belirleniyor. Bu yeni sistemler içerisinde öyle bir tanesi var ki, hem ticaretin güvenilir hale getirilmesinde, hem hızlandırılmasında ve basitleştirilmesinde, hem de şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele noktasında getirdiği dolaylı etkiler ile özellikle gelişme yolundaki ülkelerin yolsuzlukla mücadelesine katkısı bakımından gelecek vaat ediyor. ABD’deki adı ile C-TPAT, Avrupa Birliği’ndeki ismiyle AEO ve ülkemizdeki adıyla Yetkilendirilmiş Yükümlülük Sistemi (YYS), barındırdığı uygulamalar ve hem devlet hem de özel sek- “BASIRETLI VE DÜRÜST” TICARET YAPANLARIN, SADECE GÜMRÜK IŞLEMLERI ALANINDA KISITLI KALMAYACAK ŞEKILDE TEŞVIK EDILMESI VE SISTEMSEL AYRICALIKLARDAN ISTIFADE EDEBILMELERININ SAĞLANMASI, “KAYBETME ENDIŞESI”NIN AZALMASINDA ÖNEMLI KATKILAR SAĞLAYACAK. tör tarafındaki geliştirmeler ile sağlanacak bir nevi partnerlik yapısı ile şeffaflığa bir adım daha yaklaşılması noktasında atılacak önemli bir adım ve fırsat olarak beliriyor karşımızda. Sistem, şirketlerin bir dizi koşulu, belirlenmiş standartlar çerçevesinde sağladığının tespiti halinde YYS olarak tanınması temeline dayanıyor. Bu standartlar ve koşullar arasında; şirket sahibi ve yönetim kurulu üyelerinin ceza ve mahkumiyet kararlarının bulunmaması; şirketin vergi kaybına yol açacak cezalar ile yüzleşmemesi; vergi, ceza ve sosyal güvenlik prim borcu bulunmaması; ticari kayıtlarının güvenilir ve izlenebilir olması; şirket mali yapısının güvenilir olması ve kalite yönetim sistemine sahip olunması gibi tam da G20 toplantılarında şeffaflık ile ilgili tartışılan eksiklikleri gideren ve denetleyen bir yapı öngörüyor. Ülkemizdeki uygulama, dünyadaki benzerlerinin aksine tek bir seviyede sertifikasyon öngörmesi nedeni ile ne yazık ki yeterince yaygınlaşabilmiş değil. YYS sistemi, sertifika sahibi şirketlere gümrük işlemlerinde maliyeti azaltıcı etkisi olduğu bilinen bir dizi önemli ayrıcalık ve kolaylık getiriyor. Sistemi uygulamaya koyan ülkeler arasında imzalanan karşılıklı tanıma anlaşmaları ile bir ülkede akredite olan şirket, anlaşmanın karşı tarafındaki ülke tarafından da akredite kabul ediliyor. Bu durum, şirketler açısından yadsınamayacak düzeyde ticari bir avantaj olarak karşımıza çıkıyor. RISKLERI AZALTARAK İLERLEMEK Tüm bu gerçeklerden hareketle Türkiye’nin YYS uygulamasını dünyadaki eşdeğer uygulamalarda olduğu gibi çeşitli seviyeler belirleyerek sınıflandırması, sistemin KOBİ’ler nezdinde de yaygınlaşmasının önünü açacak, kayıt dışını azaltacak ve sertifikasyon için gerekli standartlara uyum çerçevesinde farklı ölçeklerdeki şirketlerin de şeffaflık yolunda önemli bir adım atmasını sağlayacaktır. Böylece farklı ölçeklerdeki şirketlerimizin global ticari zincirin parçası olma şansı devam edecek ve yolsuzlukla mücadele riskleri de azaltılmış olacaktır. Sistemin yaygınlaşması ile etik yönetim sistemine sahip şirketlerin, mevcut riskler nedeniyle endişe ile yaklaştıkları şirketlerin sayısı azalacak, her ölçekten sertifikasyon sahibi şirketlerle daha risksiz bir ortamda çalışmak mümkün olabilecektir. Aksi takdirde -bugün olduğu gibikayıt içinde, belli standartlarda ve özellikle global firmalar ile iş yapan şirketlerin sırf yolsuzlukla mücadele risklerini almamak adına iş kaybı yaşama oranı her zaman yüksek olacaktır. Gerek sosyal sorumluluk ve gerekse küresel ticari yaşamın verimli şekilde devamı açısından bakıldığında, uygun denetim mekanizmaları ile güçlendirilmiş, her ölçekten firmayı kapsayabilen bir YYS sistemi önemli ve kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görülmelidir. Mevcut iş görme kültür ve anlayışları ile birlikte geliştirdikleri etik ve uyum yönetim sistemlerini iş yaşamlarına uygulayan ve bu sayede ilgili tüm yasal düzenlemeler nezdinde hareket eden, tüm kişi ve kurumlara hiçbir ayrımcılık gözetmeksizin aynı mesafede duran, rekabet hukukuna saygılı, çıkar çatışmalarından uzak duran, çevreye saygılı, sosyal sorumluluk sahibi ve şeffaf şirketlerin, diğer bir deyişle “basiretli ve dürüst” ticaret yapanların sadece gümrük işlemleri alanında kısıtlı kalmayacak şekilde teşvik edilmesi ve sistemsel ayrıcalıklardan istifade edebilmelerinin sağlanması, “dürüst davrandığı için kaybetme endişesi”nin azalmasında önemli katkılar sağlayacaktır. 4 59