INmagazine Sayı: 2 (Nisan - Mayıs - Haziran) | Page 60

GÖ R Ü Ş Dürüst Olduğum İçin Kaybetmek İstemiyorum! 58 Y olsuzlukla mücadele dendiğinde akla ilk gelen alan, genellikle gümrük işlemleri olur. Gerek OECD ve gerekse BM nezdinde gerçekleşen etkinliklerde, Türkiye’de TEİD öncülüğünde İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği tarafından yürütülen “Gümrük Müşavirleri Etik Beyannamesi” yaklaşımı bu nedenle büyük ilgi gören başlıklar arasında yer alıyor. Buradaki temel hedef; sektörün lokomotifi konumundaki Gümrük Müşavirliği şirketlerini etik yaklaşımları konusunda bir adım ileriye götürmek, yolsuzlukla mücadele ve etik prosedürlerini içeren Etik Yönetim Sistemi’nin bu şirketler nezdinde kurulmasını sağlamak, böylece çok daha şeffaf bir çalışma ortamı yaratarak nihayetinde etik konusunu sektörün tamamına yaymak olarak özetlenebilir. Bu yaklaşım, ilk bakışta iş dünyasının diğer alanlarında olduğu gibi sektör öncüsü ve nispeten daha büyük firmaları hedefliyor gibi algılansa ve diğer firmalarda alınganlık yaratma potansiyelini barındırdığı düşünülse de, iş yapma kültürünün değişiminin uzun bir süreç gerektirdiği göz önünde bulundurulduğunda etkin bir yöntem olduğu kabul edilmelidir. Basmakalıp bir cümle gibi görünüyor ama küreselleşme gerçekten de iş yapma kültürümüz üzerinde engellenmesi çok da mümkün olmayan etkiler yaratıyor. Yolsuzlukla mücadele konusunda da durum farklı değil. Zira FCPA ve UK Bribery Act gibi ülkelerin kendi sınırlarını da aşan etkileri bulunan uygulamalar, bunun en güzel örnekleri... Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da gerçekleşen G20 OECD 5. Yıllık Yüksek Düzey Yolsuzlukla Mücadele Konferansı’nın açılış panelinde üzerinde önemle durulan konular, kayıt dışı istihdam ve çalışan hakları (sigortalı işçi çalıştırma, ücretlerin reel düzeyde gösterilmesi ve ödemelerin banka aracılığı ile yapılması) gibi temel sorunlar üzerine kuruluydu. İş yaşamı ile ilgili temel konuları halen tam olarak çözememiş bir sistem içerisinde çalışmak durumunda kalan şirketler, (özellikle de dolaylı temsil gibi bağlayıcı bir etki altında çalışan Adil ve etik davranarak rekabet avantajımı yitirirsem iş yapmaya nasıl devam edebilirim ki? Son derece haklı bir soru. Ama işin bir de, etik olduğu için rekabet avantajı kazanma yönü var. Özellikle de etik kodlara sahip global şirketlerin işbirliği yapmak istediği kuruluşlar için önemli bir avantaj sağlayabiliyor bu durum. Bu noktada karşımıza, ABD’deki adı ile C-TPAT, Avrupa Birliği’ndeki ismiyle AEO ve ülkemizdeki adıyla Yetkilendirilmiş Yükümlülük Sistemi (YYS) çıkıyor. YYS, barındırdığı uygulamalar ve hem devlet hem de özel sektör tarafındaki geliştirmeler ile sağlanacak bir tür partnerlik yapısı ile şeffaflığa bir adım daha yaklaşılması noktasında atılacak önemli bir adım ve fırsat olarak beliriyor karşımızda. Yazı: Cüneyt YETGİN, AMiEX (CITA) Etik ve Uyum Yöneticisi, Güler Dinamik Gümrük Müşavirliği A.Ş.