INmagazine Sayı 13 | Page 39

Ayakkabıları Çıkartmayı Unutmayın! Yazı: Salim Kadıbeşegil 2007 yılında perakende zinciri bir yerel marketin yönetim kurulu toplantısına davet edildik. Danışman bir arkadaşımla gittiğimiz Anadolu kentinin önde gelen markaların- dan birinin yönetim binasına ev sahiplerimiz önde biz arkada gidiyoruz. Yönetim kuru- lu odası binanın ikinci katında. Tam kapıdan gireceğimiz sırada ev sahiplerimiz kapıda ayakkabılarını çıkardı. Ve tabii biz de! Tam bir kültür şoku... İ stem dışı çıkarttığımız ayak- kabılarımız ağlak gözlerle ar- kamızdan bakarken birden kendimizi Bill Gates’in bile sahip olamayacağını düşündüğümüz bir toplantı odasında bulduk. O günün teknolojisinde ne varsa hepsi oradaydı. LCD ekranlar, elektronik beyaz tahtalar, her koltuğun önünde masaya monte edilmiş ekranlar, ses düzeni, oto- matik açılıp kapanan perdeler… Gösteriş olsun diye bu teknolo- jinin orada olmadığını ilerleyen dakikalarda anladık. Yönetim kurulu üyelerinin her biri bunla- rı kullanmaya yetkin olduklarını toplantı akışı içinde ortaya koy- du. Herşey bir toplantı düzeneğine uygun ama “herkes çoraplı”! Ara sıra çay - kahve servisi yapılıyor ama servis yapan çoraplı. Top- lantı, bazı yazıların imzalanması için birkaç dakikalığına kesiliyor, içeri gelen takım elbiseli, kravatlı görevli yine çoraplı! Vizyon-Misyon-Değerler mese- lesinde “kültürü” ıskaladığımızın belgesi suratımıza bir tokat gibi çarpmıştı. Bu iş yeri, içsel kültürü içinde ayakkabıların kapıda çıka- rılmasını yadırgamıyor ve hayat olması gerektiği gibi -çoraplarla- akıp gidiyordu. Tony Hsieh felsefesini “7/24 mükemmel müşteri hizmeti” olarak tanımlıyor. Zappos’u incelersek bu kültür meselesinin başarıya giden yol- da ne kadar önemli olduğu ger- çeği ile buluşabiliriz. 1999 yılın- da önce danışman sonra CEO olarak Zappos’un başına geçen Tony Hsieh felsefesini "7/24 mükemmel müşteri hizmeti" ola- rak tanımlıyor. Ama bu felsefe- yi şirket kültürü adını verdiği ve mutlu çalışanların desenlerini oluşturduğu bir halıyı ilmek ilmek örerek gerçekleştirebileceklerini vurguluyor. Çünkü sadece inter- net ortamında ticaret yapmanın altın kuralının tüketiciye kendini iyi hissettireceği deneyimler ya- şatılması ile mümkün olabilece- ğini söylüyor. Çalışanların kendi inisiyatiflerini kullanarak, her biri üniversitelerde örnek olay olarak anlatılabilecek deneyimler olabil- mesi için şirket kültürünün buna uygun olması gerektiğini özel- likle vurguluyor. “WOW” adını verdikleri bu deneyimsel kültürü şirketin 10 temel değeri ile koru- ma altına alıyorlar. Politikalar ve süreçler hepsi aynı kapta pişen yemekler… 1 37