INmagazine Sayı 12 | Page 8

GÖRÜŞ
6
karşı olan sorumluluklarımızın ne oranda kılcal damarlarımızda dolaştığının karşılığıdır itibar . Kurumsal hayatın DNA ’ sının içinde var olup olmadığı meselesidir . Yani hayatın kendisine karşı “ etik ” olup olmadığımızla ilgilidir ! İnsan kaynakları , satın alma , tedarik , pazarlama , reklam , rekabet vb . konularda “ hep bana , hep bana ” politikaları yerine “ köşe başındaki zeytin ağacından sorumlu olma ” meselesidir itibar . Fabrika kapısında soğukta kendi nefesleriyle ısınmaya çalışan sokak hayvanlarının gece bekçisinin bireysel sevgisi ile değil kurumsal sevgi ile kucaklanması meselesidir . Tüketiciyi imzalamak zorunda bıraktığımız o karınca yazılı sözleşmelerle arkasından dolanıp bir ömür boyu söğüşlemeye kalkmadığımız zaman itibardan söz edebileceğimizi bir kenara kaydetmek gerekir .
SORUMLULUKLARIMIZIN KAPSAMA ALANI KADAR İTİBARLIYIZ Sorumluluklarımızın kapsama alanına nelerin girdiği ya da girmediği yönetim felsefemizdir . “ Üretelim-satalım-para kazanalım , gerisi bizi ilgilendirmez ” de bir felsefedir , “ üretirken , satarken , para kazanırken içinde yaşadığımız topluma değer katacak bir anlayışı bu sürece katık etmemiz ” de bir yönetim felsefesidir ! Yönetim felsefemiz ikincisi ise bu , çalışanlarımızı işe getirip-götüren servis şoförünün trafik kurallarına ne kadar uyumlu olduğu , nasıl giyindiği ve konuştuğunun aksaksız denetlenmesini de kapsar , yemekhanede çıkan yemeklerle ilgili hijyen koşullarına ne kadar uygun davranıldığının en üst düzeyde kontrolünü de ... 2000 ’ li yılların başında British Telecom daha iş dünyasında “ sürdürülebilirlik raporlaması ” doğru dürüst telaffuz bile edilemezken binlerce tedarikçisine “ üçlü raporlama ” yapma zorunluluğu getirmişti . Böylece , kendi ekosistemi içinde evrensel geçerliliği olabilecek ve ekonomik , sosyal ve çevresel performansını tedarikçilerinden başlatan bir sorumluluk anlayışını hayata geçirmişti . Biraz daha gerilere gittiğimizde “ adil ticaret ” kavramı ile tanışıyoruz . 1990 ’ ların başında Green & Black çikolatalarının kurucuları Craig Sams ve Josephine Fairley sorumluluklarının kapsamının hammadde temin ettikleri azgelişmiş yörelerin sadece
1990 ’ LARIN BAŞINDA GREEN & BLACK ÇIKOLATALARININ KURUCULARI CRAIG SAMS VE JOSEPHINE FAIRLEY SORUMLULUKLARININ KAPSAMININ HAMMADDE TEMIN ETTIKLERI AZGELIŞMIŞ YÖRELERIN SADECE EKONOMIK DEĞIL , SOSYAL VE ÇEVRESEL BOYUTLARI ILE DE ILGILI OLDUĞUNU ILAN ETTILER .
Craig Sams ve Josephine Fairley
ekonomik değil , sosyal ve çevresel boyutları ile de ilgili olduğunu ilan ettiler . İşgücü için rakiplerin üstünde fiyatlama yaparlarken çiftçilerin eğitimi , çocuklarına okul desteği , yöresel kalkınmaya destek gibi konuları sorumluluklarının içine aldılar . Onların bu uygulamalarının içinden bugün 74 ülkede binlerce şirketin benimsediği ve bir sertifikasyon süreci ile desteklediği “ adil ticaret ” kavramı çıktı . Yakın bir gelecekte bu sertifikasyona sahip olmayan üreticiler Avrupa Topluluğu kamu ihaleleri süreçlerine dahil olmayacaklar ! İster beş kişilik ister 5000 kişilik şirket olalım her yıl dünyada 50 milyon ton civarında oluşan e-atık sisteminin bir parçası mıyız , değil miyiz ? 1,5 milyarı aşkın insan içilebilir nitelikte suya erişemezken bir akıllı telefonun üretilmesi için kullanılan 12.500 ton su bizim sorumluluk alanımız içinde nerede duruyor ? Sayıları dünyada 200 milyonu geçmiş olan mülteciler meselesinin bizim işimizi ve geleceğimizi etkilemeyeceğini mi düşünüyoruz ? Yeryüzünde 600 milyonu aşkın “ engelli ” olarak tanımlanan insanlara karşı kapı arkasında durup birilerinin bir şeyler mi yapmasını bekleyeceğiz ? Hayvanlar , kadınlar , çocuklar , tarım arazileri , su kaynakları , bitki örtüsü , rüşvet , yolsuzluk , suiistimal ... Var olmamızla doğrudan ilgili ve ekosistemimizin doğal uzantısı olan konulara karşı ne kadar sorumlu isek o kadar itibarlıyızdır ! İtibar ligine girmek isteyen şirketlere duyurulur ! 4