INmagazine Sayı 12 | Page 41

yöntem de bir süre faydalı oldu ancak tedarik zinciri yönetimini öyle karmaşık ve riskli hale getirdi ki kısa süre sonra faydalı etkisinin azalmaya başladığına tanık olduk. Örnek olarak perakende moda sektörü- nü ele alırsak, tedarik zinciri yönetimi- nin yerel rakipleri karşısındaki rekabet avantajını, onlar gibi senede iki kolek- siyon sunmak yerine ayda bir koleksi- yonu tüm dünyadaki mağazalarına ta- şıyan Zara gibi küresel markalara nasıl bir operasyonel yük ve risk getirdiğini kolayca görürüz. Yeni çağa adapte etmek çabasında ol- duğumuz üretimi, temelde 60 yıl önce- kinin aynı olan fabrikaları daha büyük yaparak veya başka topraklara taşıyarak yapmaya çalıştık. Baş döndürücü hızda değişip gelişen dünya da, 60 yıldır pek de değişmeyen tek şey fabrikalarımız oldu. İnternet gibi teknolojik ilerlemeler ise sosyokültürel küreselleşmeye ivme ka- tarken bu makasın aralığını daha da açtı ve sonuçta ekonomik büyümeyi sağlayamayan ve yetersiz büyümenin altında ezilen bir küreselleşme ile karşı karşıya kaldık. Yani endüstriyel küresel- leşme kendi açtığı yolda yeteri kadar hızlı ilerleyemediği için kendini tüketti ve Endüstri 4.0’ın eşiğine kadar geldik. Gelin görün ki, Endüstri 4.0 devrimi bu küresel tespit neticesinde ulaşılan bir ortak bilinç ile değil, küresel pazarın büyük oyuncuları olan ülkelerin rekabet avantajı arayışlarının sonunda ortaya çıktı. Küreselleşmenin sürpriz oyuncusu Çin, Batı tarafından kurgulanan oyunun kurallarını o kadar iyi anladı ve adapte oldu ki geride bıraktığımız 10-15 yılın yıldızı oldu ve çok kısa bir sürede dün- yanın üretim merkezi ve ikinci büyük ekonomisi oluverdi. (6) VERİMLİLİK VE İŞSİZLİK Kendi oyununda yenilmeye başladığını gören Batı’nın karşı hamlesi ise Endüst- ri 4.0 idi. Bu karşı hamlenin üç temel bileşeni ol- duğunu görüyoruz: YENI ÇAĞA ADAPTE ETMEK ÇABASINDA OLDUĞUMUZ ÜRETIMI, TEMELDE 60 YIL ÖNCEKININ AYNI OLAN FABRIKALARI DAHA BÜYÜK YAPARAK VEYA BAŞKA TOPRAKLARA TAŞIYARAK YAPMAYA ÇALIŞTIK. HIZLA DEĞIŞIP GELIŞEN DÜNYADA, 60 YILDIR PEK DE DEĞIŞMEYEN TEK ŞEY FABRIKALARIMIZ OLDU. l Pazara ulaşım (Time to Market): Bir ürün veya hizmetin ilk tasarlanma anın- dan itibaren satılabilir olma safhasına kadar geçen zaman olup tüm Ar-Ge, prototip, test ve üretim süreçlerinin en yüksek verimi alacak şekilde entegre edilmesidir. Batı bu yöntemle gelen sü- reç avantajını, bir ürünü kopyalanana dek bir üst sınıf ürünü piyasaya sürmek için kullanmayı planlıyor. l Esneklik: Aynı üretim hattını, birden çok özelleştirilmiş ürünün üretimi için kullanabilme becerisidir. Çin’in aynı üründen milyonlarca üretebilen ve bu yolla fiyat üstünlüğü sağlayan tesisleri- nin karşısına, hattı durdurmak zorunda kalmadan birçok ürünü neredeyse son- suz çeşitlilik seçeneği ile üretebilecek üretim hatlarına sahip tesisler kurmayı planlayan Batı, kişiselleşmiş ürünleri toplu üretim fiyatına getirecek bir mo- deli benimsiyor. l Verimlilik: Batı, çok üretip kaybın ge- tirdiği verimsizliği minimize eden Çin’in karşısında durabilmek için üretimin tüm süreçlerinde kayıpları ortadan kal- dırmak sureti ile rekabetçi maliyetler ya- kalamayı hedefliyor. Üretimdeki verim- sizliğin temel sebebi ise insan. Endüstri 4.0, kas gücü ile çalışan ve üretimdeki hatanın %90’ının sebebi olan insanı dü- zenin dışında bırakmayı amaçlıyor. İlk iki bileşen ancak günümüzde var olan teknoloji ile mümkün olduğu ve üçüncü bileşen olan verimlilik, ilk iki- sinin varlığına ihtiyaç duyduğu için geçmişte var olmayan rekabet gücünü ele geçiren Almanya liderliğindeki Batı, 2011 yılındaki Hannover Fuarı’nda ya- pılan lansmandan beri Endüstri 4.0’ı konuşuyor ve geliştiriyor. Mevcut üretimin yetişemediği için kötü etkilendiği internet ise Endüstri 4.0’ın temel dinamiklerinden olacak gibi gö- züküyor. 2020 yılına kadar internete bağlı çalışacak nesnelerin sayısının 40 milyar olacağı öngörülüyor. (7) “Veri işleme” ise bu devrimin diğer önemli dinamiğini oluşturuyor. 2010 ve 2020 yılı arasındaki dönemde insa- noğlunun ürettiği verinin 50 kat artması bekleniyor. İnsanlık tarihinde 10 yılda 50 kat büyü- yen başka bir kaynak oldu mu? Sanmıyorum. 39