INmagazine Sayı: 1 (Ocak - Şubat - Mart) | Page 29

mal” gibi konuların önüne geçemedi. Bunlar, sanki geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran serbest piyasa ekonomisinin kuralları gibi algılandı! Rakipleri yok etmek için yeri geldiğinde başvurulacak silahlar arasında gösterildi. Hatta yapanların ödüllendirildiğine bile tanık olundu. Ve geldiğimiz noktada; bugün, önümüzü göremiyoruz. Nereye gittiğimizi hatta gideceğimizi bile bilemiyoruz! Gezegenimizin kutupları; sosyal, ekonomik ve çevresel kaosa teslim olmuşlardır. Salgın hastalıklar başta olmak üzere; yoksulluk, kitlesel göçler, yok olan tarım alanları ve bunun sonucu kapımızdaki gıda krizleri, içilebilir su kaynaklarının tükenişi, denizlerin-göllerin ve akarsuların kimyasal atıklar nedeniyle canlıların yok olduğu mezbahaya dönüşmüş olması… Silahlanmanın artık ülkeler boyutunda değil, kabileler düzeyinde geçerli hale gelmesi… İnsanı insan yapan temel değerlerin yerini; para, yok etme, sahip olma, açgözlülük, doymazlık duygularının almış olması… Ve yine dini motiflere dayalı olan ve olmayan terör olgusunun “adalet ve hakkaniyet” arayışı iddiasıyla küresel ölçekte yanı başımızda duruyor olmasının tek nedeni; adaletsiz kalkınma ve büyüme açgözlülüğü ile donanmış para kazanma zihniyetinin faturasını ödemek durumunda kalmamız olarak karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz yüzyıldan bize kalan budur! “O YAPIYOR, BEN NEDEN YAPMAYAYIM” Adaletsiz kalkınmanın ve büyümenin ana girdisini de rüşvet-yolsuzluk ve suistimal gibi “adalet ve hakkaniyet” kavramını bir “kımıl zararlısı” gibi kemiren uygulamalar oluşturuyor. Ve işte tam bu karmaşanın hüküm sürdüğü bir ortamda B-20, Türkiye’de toplanıyor. Bu toplantının saymış olduğumuz hususlarla ilgili üç temel ilişkisi var. Öncelikle OECD tespitlerine göre eğer rüşvet ve suistimal bir endüstri dalı olsaydı bu dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olacaktı. Çünkü bu rakam, küresel ölçekte %5 GDP ediyor. Birinci sırayı savunma -yani silah-, ikinci sırayı petrol, doğalgaz kaynaklarının da aralarında bulunduğu enerji sektörünün temsil ettiğini dikkate alırsak -tespit edilebilen kısmı- 3 trilyon dolarlık rüşvet ve yolsuzluk olan kaynağın bir ve iki numaradaki 27 20. YÜZYIL, “ADALET, HAKKANIYET” EROZYONUNUN EN YOĞUN YAŞANDIĞI BIR DÖNEM OLARAK TARIHE GEÇTI. BAŞROLDE ISE “YOLSUZLUK, DOLANDIRICILIK, SAHTECILIK, RÜŞVET VE SUISTIMAL” VARDI. endüstrilerle olan ilişkisi galiba kendiliğinden ortaya çıkıyor! Bu büyük endüstrilerdeki ilişki biçimlerini, şüphesiz diğer endüstri dalları örnek aldı ve büyümenin bayrağı yaptılar! Rüşvet-yolsuzluk ve suistimal küresel anlamda “ge