INmagazine Sayı: 1 (Ocak - Şubat - Mart) | Page 11

Smedley Butler Cooper Cynthia kins sek Hop Amiral E 1970’li yılların en önemli Whistleblowing olaylarından biri ise kuşkusuz 1976 yılında dünyanın en etkili şirketlerinden General Electric’te yaşandı. General Electrics’in kadrolu üç mühendisinin; nükleer enerji çalışmaları gerçekleşirken şirketin toplum güvenliğini ilgilendiren yasayı ihlal ettikleri yönündeki açıklamaları medyanın ilgisini çekti ve bu üç mühendisin harika zaman kurgusuyla, basın açıklamalarıyla eş zamanlı gerçekleşen istifalarının da önünü açtı. İşin en ilginç yanı ise belki de istifalarını veren üç mühendisin olayın hemen ardından devletlere yönelik danışmanlık hizmeti veren bir şirketi, MHB Technical Associates’ı kurmasıydı. Uzun vadede Whistleblowers’ların kaderine göz attığımızda kimi bilgileri ifşa edenlerin “kahraman” ilan edilerek ödüllendirilirken, bazılarının da uzun suren işsizliğe sürüklendiğini gözlemliyoruz. Bir Whistleblower olup da kariyerinde bunu olumlu yönde kullanmayı başarmış bir isim de Cynthia Cooper. WorldCom’un finansal departmanında görev alırken şirketin 9 milyar dolarlık yolsuzluğunu saptayan ve şirketin denetçilerinin de bunu görmezden geldiğini ispat eden Cynthia Cooper, terfi etmiş ve maaşını ikiye katlamayı başarmıştı. Peki; bu terfide olayın basına yansımasının önemi neydi? Birçoğumuza göre, bu önem küçümsenmeyecek ölçüde, zira şirket itibarının zedeleneceğinden endişe duyan yönetimin toplumun gözünde dürüstlük timsali Cynthia BIR ÇALIŞANIN, IŞYERINDEKI YANLIŞLARI AÇIĞA ÇIKARMASI, KAMUOYUNA DUYURMASI ŞEKLINDE AÇIKLANABILECEK WHISTLEBLOWING, ÇEVRESEL ETKILERDEN YOLSUZLUKLARA KADAR PEK ÇOK KONUYU KAPSIYOR. Cooper’ı ödüllendirmekten başka şansının olmadığını düşünebilirsiniz. Ne yazık ki tüm Whistleblowersların kaderi Cynthia Cooper gibi olumlu gelişmelerle dolu değil. Aldığı sorumluluğun karşısında yıllarca işsizliğe mahkum olanlar da mevcut… WikiLeaks ile toplumsal bir fenomen halini alan Whistleblowerslar, bir yandan kurumların/ şirketlerin çalışanlarına ne denli güvenebileceklerini sorgulatıyor; bir yandan da toplum sağlığı vb. uğruna maaşlarından ve sosyal güvencelerinden olmayı göze alan bu kişilerin aslında birer idealist mi yoksa birer hain mi olduğu sorgusunu su yüzüne çıkartıyor. Bu anlamda Whistleblowers hadisesini hukuki açıdan da değerlendirmekte yarar var. Şirketlerin büyük sırlarını korkusuzca ifşa eden bu kişiler ne derece koruma altındalar? Anglosakson hukukunda susmak yerine karşılaştıkları yasa veya etik dışı işleri ilgili makamlara bildiren kişiler “Whistleblower” (ıslık çalan) ve bu şekilde ihbar yapılması ise “Whistleblowing” olarak adlandırılıyor. ABD’de Senato tarafından kabul edilen mali reform yasası, Whistleblowing konusunda önemli hükümlere yer vermiş, sermaye piyasası ile ilgili sahtekarlıkla- rı ihbar eden şirket çalışanlarının işten atılmaları ve ayrıma tabi tutulmalarını yasaklamıştır. Türkiye’de konunun hukuksal boyutu üzerine düşünenlerden biri olan Hukuk Doktoru Halil Doğru’nun bu konuda yayımladığı makaleye göre, ülkemizde de vergi kanunları gibi bazı kanunlarda ihbar yapanların ödüllendirilmesi söz konusu. Ancak Sermaye Piyasası Kanunu ve mevzuatında halka açık şirketlere ilişkin bir Whistleblowing düzenlenmesi bulunmadığının da altını çiziyor Halil Doğru ve ekliyor: ‘Whistleblowing aynı zamanda bir kurumsal yönetim ilkesi olarak kabul edildiğinden SPK’nın, ‘whistleblowing’i bir kurumsal yönetim ilkesi olarak düzenlemesi mümkün. Bu durumda bu ilkeyi kabul eden şirketlerin hukuk ve etik değerlere uygun olmayan davranışlara karşı çıkan, yetkili organ ve makamlara bildirenler aleyhine yaptırım uygulamayacaklarını beyan edeceklerdir.” İş etiği, toplu