Film Studio Dijital Dergi Ağustos 2014 | Page 83

ZEYNEPERKAN BİHTER ELBİSEYİ, ELBİSE DİZİYİ SATAR HANEDAN’IN MÜTHİŞ KOSTÜM STRATEJİSİ Ürün yerleştirme yoluyla satışı etkileme gücüne sahip olduğunu gösteren televizyon ve sinema sektörü, aslında bir yandan da kendisini pazarlıyor. Her hafta sırf oyuncuların ne giydiğini merak ettiği için televizyonun başına oturanların olduğu bir gerçek. Diziler markaların satmasını sağlıyorsa, markalar da onların izlenmesini sağlıyor. Tabii ki, nasıl onlar satışların tek nedeni değilse, markalar da onların reytinglerinin tek nedeni değil. Hatta bazı dizileri tamamen bu denklemin dışında tutmak gerekir. Peki ya denklemin içindeki diziler? Kimse bu furyanın Aşk-ı Memnu ile başladığını inkar edemez. Aşk-ı Memnu’nun başrol oyuncularının kostümlerinden sorumlu Başak Dizer ve Deniz Marşan’ın bu konudaki başarısı apaçık ortada. Dizinin pazarlamasına ciddi fayda sağladıkları bir gerçek. “Bir insan evde kokteyl elbisesiyle dolaşır mı?”, “Evde 12 punto ayakkabıyla gezilir mi?” ve benzeri cümlelerin, kostümün diziyi pazarlama stratejisinin bir parçası olduğunu anlamayan ya da kabul etmeyenlerce sarf edilebilir. Kısacası Bihter elbiseyi, elbise de diziyi satar, bir anlamda. Tabii ki, her projede kostümün görevlerinden biri pazarlamadır, denilemez ama bu dizide bilinçli olarak kullanıldığını ve görevini layığıyla yerine getirdiğini kabul etmek gerek. Peki, bu strateji ne zaman doğdu? Moda ve sinema/televizyon sektörü ne zaman el ele vermeye karar verdi? İlk düşündüğünüzde aklınıza gelen Sex and the City değil mi? Değil. Kostümleri olay yaratan hatta marka yaratan ilk dizi, 80’lerin ihtişamını, tüketim sarhoşluğunu ve imaj merakını yansıtırken besleyen dizi Dynasty yani Hanedan’dı. Dizinin, Amerika’nın ünlü mağaza zinciri Bloomingdales’de satılan ve büyük bir defileyle tanıtılan koleksiyonu, dizide kullanılan kostümlerden hazırlanmıştı. Dizinin her bölümü aynı zamanda bir mağaza vitrini gibiydi; ne ürün koysanız 80ler’in de dayattığı tüketim özentisiyle insanlarda satın alma arzusu uyandırıyordu. Buna sadece kostümler değil, dizideki arabalar ve evler bile dahildi. Böyle bir patlamanın etkisine dönemin değerlerinin, daha doğrusu değersizliklerinin neden olduğu göz ardı edilemez. Fakat dizinin doğru dönemde, doğru strateji ve pazarlama taktikleriyle ortaya çıkarak durumdan nemalanması da ekibin başarısıdır.