116
VA
SİNEMATELEVİZYONDERGİSİ AĞUSTOS2014
VASIFKÜÇÜKORUÇ
Karakteri
kardeşin gibi
tanırsan
ellerin yazar
arkadaşlara izlettirip rapor alırım. Bu işten ekmek yiyen
insanlar var, Amerikalı gelip burada kanalı ele geçiriyor, bizim
işimiz gidiyor. Biz daha iyisini yaparız, ama onlarınki ucuz,
zaten Amerika’da çıkarmış parasını.
Senaryosu iyi yazılmış yerli dizileri de izlemiyorum, çünkü;
“bunu ben neden bulamadım?” diye kıskanıyorum. Kötü
yazılanları da mesleği kötüleyecek diye izleyemiyorum.
FS: Yeni bir projeye başlarken nasıl bir ön çalışma
yapıyorsunuz?
VASIF KÜÇÜKORUÇ: Ermeni kızla Türk gencinin aşk hikayesinin anlatılacağı bir projeye başlıyorduk. 4-5 kişilik bir
ekibim vardı, hepsine görev verdim. “Feriköy’deki Ermeni
kiliselerine gidin, papazları bulun, ermeni cemaatini bulun
konuşun, adetlerini öğrenin” dedim. Bir hafta filan araştırma yaptılar. Sonra piyasada Ermeni-Türk meselesi üzerine
ne kadar yazılmış kitap varsa hepsini aldım, ekiple beraber
okuduk.
Karakteri oluştururken karakterle iç içe girmek lazım. Öyle tanıyacaksın ki, ne yapacağını bileceksin. Karakteri eşiniz, sevgiliniz,
kardeşiniz gibi tanırsanız hiç düşünmezsiniz, elleriniz yazar.
ÖNEMLİ OLAN FATMA TEYZE’NİN MERAK EDECEĞİ HİKAYEYİ BULMAK
FS: Lost dizisinin ennegram denilen kişilik analiz
metodundan yararlanılarak yazıldığı söyleniyor.
Bizdeki senaristler de böyle bilimsel yöntemlerden yararlanıyor mu? Yoksa sadece Türkiye
coğrafyasından mı yararlanıyor?
VASIF KÜÇÜKORUÇ: Yok, ben anlamam öyle şeylerden.
Genç senaristler yapmaya çalışıyorlar. Ürünü sunduğunuz
kişi pırasa doğrayan Fatma Teyze olduğu için, ona gitmez.
Merak unsurunu koymak önemli televizyonda. Sinemada
durum biraz farklı; çünkü sinemaya seyirci bilinçli olarak,
seçerek ve para vererek gidiyor. Televizyonda önemli olan, o
Fatma Teyze’nin merak edeceği hikayeyi bulmak.
FS: Sektöre yıllarını vermiş bir usta olarak beğendiğiniz