Film Studio Dijital Dergi Ağustos 2014 | Page 109

Sinema yolculuğu başlıyor Aliye Rona, sinema oyunculuğuna 1947 yılında “Kerim’in Çilesi” filmiyle başladı. Kariyeri boyunca karakter oyunculuğu dersi verdi adeta. Ve ödüller de arka arakaya gedi. 1965’te “Hepimiz Kardeşiz”, 1967’de “Zalimler” ve 1968’de “Son Gece” ile Antalya Film Festivali’nde; 1969’da da “Kuyu” ile Adana Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu seçildi. UNUTULMAZ KARAKTERLER Hafızalara kazınan karakterlerinden başlıcası; Fakir Baykurt’un eserinden uyarlanan, Metin Erksan imzalı “Yılanların Öcü”nde canlandırdığı Irazca Ana oldu. Hakkını arayan, törelerine bağlı, sert Anadolu kadını rolü, Rona ile özdeşleşti. Usta sanatçının sinemadaki bir diğer personası ise özellikle melodramlarda canlandırdığı, fesat planlar içindeki zengin kadınlar/anneler oldu. İki farklı karakterin de ortak özelliği, erkek egemen dünyadaki kadının başkaldırışını simgelemesiydi. Rona’nın rol aldığı son filmlerinden biri, Sinan Çetin’in yönettiği “Berlin in Berlin” oldu. Bu filmde Hülya Avşar’ın törelere bağlı, sert kayınvalidesi rolünde izledik onu. ZÜBEYDE HANIM’I OYNAMAK İSTEDİ Kariyeri boyunca 200’den fazla filmde rol alan usta sanatçı, son yıllarında hep Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı oynamak istedi ama bu hayalini gerçekleştiremedi. Aliye Rona son günlerini, Pendik’teki kötü şöhretli bir huzurevinde geçirdi. Uğur Dündar’ın Arena’sına konu olan ve ‘yaşlıların ölüme terk edildiği yer’olarak nitelendirilen o huzurevinde hayata veda ettiğinde, takvimler 29 Ağustos 1996’yı gösteriyordu.