Felsefi Görüş Felsefi Gorus | Page 3

page of content

3

EDİTÖRÜN SEÇKİSİ

Hayat varılacak yer değil, yolculuktur demiş Amerikan düşünür Ralph Waldo Emerson. Tıpkı Brezilyalı yazar Paulo Cohelho’nun; Doğduğumuz andan ölene kadar hayatımız sürekli bir yolculuktur. Manzara değişir, insanlar değişir, ihtiyaçlar değişir ama tren hep ileri gider. Hayat bir trendir, tren istasyonu değil dediği gibi aslında. Şayet hayat böylesine bir yolsa, bu trende yanımıza oturacak bir sürü insan olacak. Sen sessizce otururken biri gelip omzuna dokunacak, gel sana anlatacaklarım var, dinle ve öğren. Senin de anlatacakların olacak, öğreteceklerin. Seninle paylaşılan her şey, paylaştığın her şey seyahat boyunca bavuluna ekleyeceklerin olacak. Olmak istediğin seni yaratmak için, doğru veya yanlış durakta indiğin zaman ne güzel bir seyahatti diyebilmen için…

Bu durumda önemli olan seçtiğimiz tren veya tren içinde oturduğumuz yerden ziyade yanımızda oturan insanları doğru seçebilmekte. Bu aşamada günümüze dönecek olursak -maalesef ki -21.yy ‘’yalnızlaştırma politikası’’ işe yaramış gibi görünüyor, yanlarımız boş, çok daha hızlı trenlerde seyahat ediyoruz. Bu varılacak durağa bu denli hızlı varma tutkusu neden? Neden bavullarımızı boş tutmakta bu denli ısrarcıyız? Oysa yanımızda ki insanlarla paylaşımlarımız değil miydi bizi gönlümüzdeki yere ulaştıran? Farklı duraklara, ortak paylaşımlarla ulaşmaktı. Ortak duraklara paylaşımsız ulaşmak değil.

Değerli okuyucum; şu dönemde Hayyam’ ın dediği gibi ‘’Herkes gönlünce bir yol arıyor kendine. Ama bir gün, bir ses haykıracak göklerden “Herkesin yolu kendine varır, arama başka yerde. ’’Yollarınızı ,keyif alacağınız insanlar ile tadını çıkararak sürdürüp ,istediğiniz duraklarda, ağırcana bir bavul ile inmeniz dileği ile…

ORKUN ÖZCAN