EXECUTIVE HOUSEKEEPER MAGAZINE EXECUTIVE HOUSEKEEPER MAGAZINE | Page 105

Hâlbuki halkını seven, halkının hizmetkârı olduğunu söyleyen bir siyaset adamı; halkına onurlu iş olanaklarını sağlamak, geleceği güven içinde olacak bir hayat standartına çıkarmak ve onu sadakaya mahkum olmaktan kurtarmak olmalıdır. Bu nedenle, halka saygı lafla değil, davranışlarla gösterilebilir. Demokrasi ateşinin ve aydınlanma ışığının bütün gönüllerde ilk kez yandığı ve siyasi hayatta herkesin ilgi gösterdiği 50-60 yıl önceki yıllarımızda bu tür halka saygısızlıklar görülmez ve duyulmazdı. Eğer, yıllar öncesinden hizmet için değil, seçilme esasına göre tezgah kuran oy avcısı, çapsız siyasiler kutsal dinimizi siyasete bulaştırmamış olsalardı, ülkemiz belki bugünlerin sıkıntılı durumlarına gelmemiş olurdu diye düşünüyorum. Türkiye, çok partili hayata geçmesinden bu yana hitabet sanatının bütün inceliklerine vakıf ve cidden birçok ateşli politikacıları görmüş ve dinlemiş bir ülkedir. Bu hitabet sanatının en ateşli konuşmacılarından ve en önemlilerinden biri de Millet Partisi Genel Başkanı Osman BÖLÜKBAŞI idi. 1950 yıllarında BÖLÜKBAŞI’nın Taksim Meydanı’ndaki mitingine İstiklal Caddesi’nde bulunan dükkânların sahipleri kepenklerini indirip, BÖLÜKBAŞI’nın rekor sayılan uzun konuşmasını dinlemeye koşarlardı. BÖLÜKBAŞI, güzel ve hoş konuşmalar yapar, sözlerini nüktelerle renklendirir, belgeleri konuştururdu. Çünkü, müthiş bir hafızaya sahipti. Partisine gerici yakıştırmalar yapılmasına ve kuruluş günlerinde takibata uğrayıp yargılanmasına karşın, Genel Başkan olarak seçmenlere “takkiye” yapmayıp, dini siyasete karıştırmayan ve oy avcılığı yapmayan bir devlet ve siyaset adamımızdı, rahmetli Osman BÖLÜKBAŞI. Onun siyasi tarihimize geçen “kalabalıklar bizde, oylar başkasına” sözü meşhurdur. Siyasi ölmezliğe erişen fanilerin siyasal mücadelelerini okuduğunuzda, bu kimselerin nasıl insafsızca hücumlarla karşı karşıya kaldıklarını görürüz. Ülkemizde de 1950-60 döneminin ana muhalefet lideri İsmet Paşa (İNÖNÜ) bu mücadelenin tipik bir örneği olarak görülür. Dönemin iktidarı tarafından neler yapılmadı, iktidarın yandaşları ve militanlarınca kendisine neler söylenmedi neler... Ancak, İNÖNÜ’nün başına gelenleri ve yapılan haksızlıkları, 1950’leri yaşamış olanlar bilir. Kuruluşuna öncülük ve önderlik yaptığı demokratik düzenin yıkılışını gördüğünde, TBMM kürsüsüne çıktı ve iktidar grubuna hitaben; “Yanlış yoldasınız, sizi ben de kurtaramam” sözlerine devamla “Şartlar tamam olunca ihtilaller meşrudur” tarihi uyarısını dikkate almayan iktidar grubu, İsmet Paşa’yı 12 oturum meclise sokmama kararını aldı. Partisinin mallarına el konuldu. İktidarın yanlış tutumunu halka anlatması için Genel Sekreteri Kasım GÜLEK’i Karadeniz Bölgesi’ne gönderdi. GÜLEK, Sinop’ta tutuklandı ve gazetelerin sayfalarına haber olarak taşındı. Kendisi ilerleyen yaşına karşın Anadolu’ya gitmek üzere yola koyuldu. Kayseri’nin Himmet Dede İstasyon’unda iktidarın yandaşlarınca linç edilmek üzereyken bir Binbaşı tarafından saldırganlar dağıtıldı. İsmet Paşa Uşak’a geçti. Meydanda halka hitap ederken kendisine atılan taşla başından yaralandı. Ordan İzmir’e indi. Paşa’yı askerler korumaya aldı. İzmir’den İstanbul’a geldi. DP militanlarınca Topkapı’da etrafı sarıldı ve İstanbul’a sokulmamak istendi. Orada da bir subayın havaya ateş etmesiyle saldırılar önlendi. Garp Cephesi’nin Komutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ikinci adamı, Lozan Kahramanı, 2. Dünya Harbi’nin top lavları ateşini dışında tutarak ülkesini büyük bir badireden kurtaran devlet adamı, demokrasinin yolunu açan önderi, Kıbrıs Çıkarması’nda ABD’nin tehtidine karşı JOHSON’a “Yenidünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır” cevabıyla Türk ulusunun gurur kaynağı olmuş İsmet Paşa’sı... Ana muhalefet partisi lideri olarak, dönemin iktidarınca kendisine, partisine ve Cumhuriyetin kazanımlarına karşı yapılan haksız uygulamalarına karşı elbetteki üzülüyordu. Genede dayanma ve tahammül gücünü göstermiş ve yapılan hücumları sabı &