Ermenistan Rehberi
Halepli Ermeniler
Ermenistan’ı Baştan Sona Yeniledi
Serdar KORUCU, Araştırmacı- Gazeteci
Halepli Ermeniler’in yanlarında getirdikleri tek şey Türkçe olmadı elbet.
Bir de Batı Ermenistan’da aile büyüklerinin yaptıkları mutfağı taşıdılar
Yerevan’a.
Ermenistan’a ikinci gidişimdi. Amacım Türki-
ye’dekilerin ardından Ermenistan’daki Suriyelile-
rin yaşamlarına, hayat hikayelerine ulaşmaktı. Bu
kez Türkiye içindeki projelerimden farklı olarak
daha spesifik bir konum vardı: Halepli Ermeniler’i
bulmak.
Öyle ya Ermeni Soykırımı sürecinde, sonrasında
“Mayr Kağut” yani “Ana Cemaat” olan bu kesim
savaştan en çok etkilenenler arasındaydı. Onların
izinde yürürken, Yerevan’ın (benim de daha önce
görmediğim) bir yüzü ile karşılaştım. Yaşayan yüzü
ile… Hem de cıvıl cıvıl… Bir ülke büyüklüğündeki
18 milyonluk İstanbul’dan bile daha enerjik…
Ne mi oldu? İstanbul’un dışarıdan gelen ışığı
yansıtan camlı, oksijene hasret klimalı plazaların-
da çalışan arkadaşlarım Güney Amerikalı çekir-
deklerden öğütülmüş sade filtre kahvelerini içip
ayılmaya çalıştıkları saatlerde önlerine Facebook
postlarım düştü bazen. Muhteşem kahvaltılarla.
Onlar şirketlerinin rutin öğle yemeklerine doğru
yola çıkarken benim sayfamda lahmacunlar be-
liriyor, akşamları evlerine dönüp şanslılarsa ken-
dilerine hazırladıkları bir, iki tabak yemeği yeme-
ğe ya da pizza söylemeye hazırlanırken ben çıtır
mantılarla poz veriyordum.
Gece olunca arkadaşlarım yarın sabah erkenden
uyanmak için yataklarına geçerken, Yerevan’ın eğ-
lence hayatı yeni başlıyor, mekanlardan fotoğraflarım
geliyordu gözlerinin önüne. Üstelik bu fotoğraflarda-
ki bazı isimler hiç de yabancı değildi. Sigaralarda
Ararat, biralarda Kilikya başı çekiyordu mesela.
Kabul, Ermenistan aslında zor bir ülke. İklimi
zor bir kere. Bir Kafkas ülkesi sonuçta. Kışın çok
soğuk mesela. Kar bacak boyuna kadar geliyor
insanın. Yaşamı durduracak gibi geliyor. Daha
doğrusu geliyormuş, çünkü ben hala cesaret
edip gelemedim.
Benim favorim Ermenistan’da “Vosgi Aşun” deni-
len “Altın Sonbahar”ın Kasım ayının son demleri
ama olsun… Yazlarını söylemeye gerek yok.
88
Her ne kadar İstanbul’da Boğaz’ın etkisiyle yükselen
nem nefes aldırmaz hale gelse de, Yerevan için en
ideal dönem güneşin bu kadar güçlü olduğu aylar
değil.
Ermenistan’da yaşam şartları da zor. Ülke ekonomi-
si parlak sayılmaz. Yanı başındaki kavgalı komşusu
Azerbaycan gibi petrol zengini değil. Bunun sonu-
cunda alım gücü yüksek değil. Ayrıca parayı harca-
ma şekilleri de farklı. Çünkü post Sovyet bir ülke.Ka-
pitalizmin bu topraklara geç girmiş olması nedeniyle
Batılı ya da Batı eksenindeki ülkelerden gelenler için
burası çok değişik. Nasıl mı?
Mesela sadece Ermenistanlıların çalıştığı bir kafeye
girdiniz. Sipariş vereceksiniz. Önce garsonu bulabil-
meniz gerek. Bu zor bir zanaat. Sonra onun sizi pek
de umursamayan bakışlarına çarpıp sabrınızı koru-
malı, isteğinizi söyleyebilmeli ve biraz da sabırlı ola-
bilmeniz gerekli. Çünkü garson ne zaman isterse, ne
zaman uygun görürse o siparişi o zaman getirir. Öyle
ya müşterisiniz ama haddinizi bilmeniz gerek! İşte
bu bir zamanlar ülkeye hakim olan ve turistleri pek
de “tavlayamayacak” hizmet sektörü kırıldı sonunda.
Çünkü artık Halepli Ermeniler var. Onların eğlence ve
hizmet sektörünü deyimi yerindeyse ele geçirmesi ile
Yerevan artık çok daha turistik.
Suriye Savaşı ardından nüfusları Ermenistan’ın baş-
kentinde nüfusları hızla artan Halepli Ermeniler, bu
ülkenin önemli bir parçası. Gelmeden önce de bir par-
çasıydılar elbet, dünyanın her yerindeki Ermeni gibi.
Fakat artık ulus devletlerinde etkileri çok daha güçlü.