Kullandığı farklı materyal üç boyutlu kolajlarının temel
özelliğidir: Kırılmış Çin porselenleri, kapı, düğmeler,
sanat eserinin reprodüksiyon kopyası, halı parçaları,
kâğıt, kumaş, ceviz kabukları, boncuklar, sahte inci-
ler, saat parçaları, figürler, kartpostallar, dantel, broş,
sigara kutusu, ayna, şişe parçaları, kuru bitkiler…
Üstad bebek heykelleriyle sürekli çocukluğuna gön-
derme yapar. Bebeklerin biçimini değiştirerek ya da
onları birlikte kullanarak masalımsı bir ortam yaratır.
Bebek-heykellerinden biri de “Lilia Brik”tir. Lilia
Brik, Paracanov’un cezaevinden çıkmasını sağla-
yan kişilerden biridir. Paracanov, cezaevinde oldu-
ğu için bu bebek sadece çuval bezi ile yapılmıştır.
Ama kolajları esasen sinematografisinin yansıması-
dır. Öyle ki Paracanov, kolajın sıkıştırılmış bir film
olduğunu söyler. Kolajların tipik özelliği, farklı kül-
türlerin işlenmesi ve dönemin gerçeklerini ortalığa
saçan bir sembolizm içermeleridir. Misâlen şu alt-
taki “Bir İstilânın Çocukluğu” adını taşıyan iş meşhur
adaşım 1983 tarihli Cengiz Han bebeğidir. Kullanılan
materyal kontrplak kutu, papier-mâché bebek, plas-
tik, yılbaşı ağacı süsleri, düğmeler, boncuklar, deniz
kabuğu, kuru nar, kürk, düştü, kâğıt oyuncak şemsi-
ye, tüyler, tül, ahşap, çoraptır.
Gelelim filmlerine. Hepsi birer başyapıttır.
1964 tarihli Unutulmuş Ataların Gölgeleri Sovyet
tektip sanat anlayışı olan toplumsal gerçekçiliği terk
edip tamamen kendi yaratıcı perspektifiyle yaptığı
ilk filmdir. Tuhaf bir şekilde film Sovyet otoriteleri
tarafından beğenilmiştir.
Bir sonraki filmi olan Sayad Nova asıl ses getiren ve
onu kara listeye geçiren yapıtıdır. Sayad Nova 18.
asırda Tiflis’te doğmuş, Gürcü topraklarında yaşamış,
şiirlerini Ermenice, Gürcüce, Farsça ve Azeri Türkçe-
siyle söylemiş bir Ermeni “aşug” ozandır. Gürcü sara-
yında görev aldığında kralın kız kardeşi Anna’ya âşık
olmuştur, ancak aşkına karşılık bulsa bile Anna’yla
evlenme ihtimali sıfırdır..
Ermenistan Rehberi
Sayat Nova bundan sonra geniş Kafkas ve Fars
coğrafyası üzerinde gezmeye ve şiirlerini söyle-
meye başlamış, sonunda manastıra çekilmeyi
yeğlemiştir. Paracanov’un Sovyet otoriteleri tara-
fından saldırıya uğrayan filmidir.
Filmin sansürlenmesi üzerine üstad filmi gözden
geçirip yeni bir versiyonunu Narın Rengi olarak
adlandırarak tekrar çıkartır. Narın Rengi onun en
tanınan eseridir. Çoğu film eleştirmenlerine göre
dünya sineması için devrimci nitelikte bir eserdir.
Aşuğun hayatı, şiirleri Paracanov’un kendi yo-
rumuyla anlatılmıştır. Aşuğu canlandıran aktris
kadın-erkek fark etmeksizin altı farklı rolü oynar.
Filmin bir özelliği de Paracanov’un sadece sosyal
realizmi, başını belaya sokacak kadar terk etmesi
değil aynı zamanda içerdiği sembolizmdir.
Suram Kalesi Destanı bir Gürcü halk hikâyesidir.
Ülkesini ve Hristiyanlık inancını korumak adına
kendini feda eden bir gencin hikâyesini anlatır.
“Alegoriler, metaforlar, şiirsellik çocuk bakışını
perdeye yansıtmak için önemlidir” diyen Para-
canov bu filmde de geleneksel anlatım kalıpla-
rını çiğneyerek resim ile müzikten faydalanarak
şiirsel bir anlatıma ulaşmıştır.
Âşık Kerib Lermontov’un bir Türk halk hikâye-
sini yorumudur. Kerib sevdiğiyle evlenmek ister
ancak fakir olduğu için kızın babası onu redde-
der. Zengin olabilmek için yollara düşer ve 1001
günde zengin bir adam olarak geri döner. So-
nunda sevdiği kızla evlenir.
Bu filmin özelliği de Azeri müzik, dans, kıyafet,
gelenek ve göreneklerini gözler önüne başarıyla
sermesidir. Üstadın filmleri Türkiye’de çeşitli sene-
lerde film festivallerinde gösterilmiştir. Âşık Kerib
1989’da 8. Uluslararası İstanbul Film Festivali’n-
de Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştır. Paracanov da
festivale katılmak üzere Türkiye’ye ilk ve son kez
gelmiştir. Bu vesileyle Ara Güler üstadın resimle-
rini çekmiş kendisi de resminden aşağıdaki 1989
tarihli “İstanbul’da Otoportre” adlı işi çıkarmıştır.
Dünyada Paracanov sanatına gösterilen ilgini-
naksine üstadın Türkiye’de 2018 yılı sonuna
kadar sergisi olamamıştır. Pera Müzesi sanatçı
Sarkis’in çabaları ile ve Erivan Paracanov Mü-
zesi müdürü Zaven Sargsyan’ın küratörlüğünde
13 Aralık’ta Paracanov’un eserlerini ağırladı. Siz
yine de Erivan’da bu zengin müzenin tadını çı-
kartın ve ziyaretin sonunda “ev sahibi” Zaven
beyle salonun orta yerinde bir çay içmeyi ve üs-
tadın filmlerinden almayı ihmal etmeyin..
69