ERMENISTAN REHBERI E-KITAP ERMENİSTAN REHBERİ | Page 147

Ermenistan Rehberi Köyün en önemli tarihi yerleri; yapıldığı 1828 yılından bu yana zarar görmemiş olan Aziz Gevorg kilisesi ve 14. yüzyıldan kalan mezarlıkları, Mayak- ovski’nin şirin bir orta okulu ve kütüphanesi de var. II. Dünya Savaşı şehitleri anısına yapılan heykel kompleksi yine Mayakovski köyünün görülmesi gereken yerlerinden. Köyde, Yerevan ve yurt dışına ürünlerini ihraç eden lavaş ve limonata fabrikaları mevcut. Her köyde olduğu gibi, bu köyün de “Burada doğdu ama büyük adam oldu!” denilen isimleri var. Bunların başında yazar Hraçya Hovhanisyan ve Ludvig Turyan var. Milletvekili Alvart Petrosyan ve Çiftçilik Akademisi yöneticilerinden Prof. Dr. Stepan Margaryan ve Dr. Armen Margaryan köyde yaşamaya devam eden önemli kişilerden bazıları. Devrim’in Şairi Ekim Devrimi Şairi, Lenin’in göz bebeği, fütürist Mayakovski sadece Sovyetler’de değil, Batı’da da Rus Edebiyatı ve şiir ile ilgilenen herkesin bildiği bir isim. Ünlü edebiyat eleştirmeni Osip Brik’in evindeki yemekte tanıştığı, Osip’in eşi Lilia Brik’e ilk dakikalarda aşık olması ve sürdürdüğü ilişki, daha sonra Paris’te tanıştığı yine evli Veronika Po- lonskaya’ya duyduğu güçlü duygular, belki de Batı okurunun Mayakovski’nin devrimciliğinden ziyade ilgisini çeken konular oldular. 14 Nisan 1930’da kalbine bir silah dayayarak 36 yaşında intihar eden genç şairin ölümü, iyi arkadaşı şair Yeseni’in önceki yıllardaki intiharı, Poloskaya’nın eşini terk etmemesi, Mayakovski’nin hala Lilia’a duyduğu saplantılı aşk ve daha birçok şüph- eye bağlansa da, Mayakovski bıraktığı son not- ta “Ölümümden kimse sorumlu değildir, ailem Lilia, annem, kız kardeşlerim ve Veronika’dan ibarettir, yoldaş devlet yetikleri onların yaşamını güvence altına alırsa onlara minnettar kalırım” demişti. Mayakovski, batıda Rus şiiri denince akla genel en önemli şairlerden olsa da köydeki sakinler şairi sevmekle birlikte, SSCB’de kendisine at- fedilen önemin daha ziyade politik olduğunu düşünüyorlar. Köyün ortaokuldaki bir sınıfın öğrencileri ve edebiyat öğretmenleri ile konuşunca, benim aklımdaki Mayakovski resmi de biraz “zarar” görüyor. Çok samimi başlayan konuşmamız, “Arkadaşlar, ben bunları yazabilirim ama...” dediğimde ezbere cevaplara dönüşüyor. Edebi- yat öğretmeni bir çözüm öneriyor: “Sen sınıfın ve öğrencilerin isimlerini yazma, onlar da ra- hatça konuşsunlar.” Çocuklar özünde “O kadar büyütüldüğü kadar efsane bir şair değil Mayakovski” diyorlar. İçler- inden biri “Lenin’in en sevdiği şair olmak için, edebiyat değil ideolojiye aşk gerekir” diyor. Verdiğim örnekleri bir bir çürütüyorlar. 147