Ermenistan Rehberi
Köyün en önemli tarihi yerleri; yapıldığı 1828
yılından bu yana zarar görmemiş olan Aziz Gevorg
kilisesi ve 14. yüzyıldan kalan mezarlıkları, Mayak-
ovski’nin şirin bir orta okulu ve kütüphanesi de var.
II. Dünya Savaşı şehitleri anısına yapılan heykel
kompleksi yine Mayakovski köyünün görülmesi
gereken yerlerinden. Köyde, Yerevan ve yurt dışına
ürünlerini ihraç eden lavaş ve limonata fabrikaları
mevcut.
Her köyde olduğu gibi, bu köyün de “Burada
doğdu ama büyük adam oldu!” denilen isimleri
var. Bunların başında yazar Hraçya Hovhanisyan
ve Ludvig Turyan var. Milletvekili Alvart Petrosyan
ve Çiftçilik Akademisi yöneticilerinden Prof. Dr.
Stepan Margaryan ve Dr. Armen Margaryan köyde
yaşamaya devam eden önemli kişilerden bazıları.
Devrim’in Şairi
Ekim Devrimi Şairi, Lenin’in göz bebeği, fütürist
Mayakovski sadece Sovyetler’de değil, Batı’da da
Rus Edebiyatı ve şiir ile ilgilenen herkesin bildiği
bir isim. Ünlü edebiyat eleştirmeni Osip Brik’in
evindeki yemekte tanıştığı, Osip’in eşi Lilia Brik’e
ilk dakikalarda aşık olması ve sürdürdüğü ilişki,
daha sonra Paris’te tanıştığı yine evli Veronika Po-
lonskaya’ya duyduğu güçlü duygular, belki de Batı
okurunun Mayakovski’nin devrimciliğinden ziyade
ilgisini çeken konular oldular. 14 Nisan 1930’da
kalbine bir silah dayayarak 36 yaşında intihar eden
genç şairin ölümü, iyi arkadaşı şair Yeseni’in
önceki yıllardaki intiharı, Poloskaya’nın eşini
terk etmemesi, Mayakovski’nin hala Lilia’a
duyduğu saplantılı aşk ve daha birçok şüph-
eye bağlansa da, Mayakovski bıraktığı son not-
ta “Ölümümden kimse sorumlu değildir, ailem
Lilia, annem, kız kardeşlerim ve Veronika’dan
ibarettir, yoldaş devlet yetikleri onların yaşamını
güvence altına alırsa onlara minnettar kalırım”
demişti.
Mayakovski, batıda Rus şiiri denince akla genel
en önemli şairlerden olsa da köydeki sakinler
şairi sevmekle birlikte, SSCB’de kendisine at-
fedilen önemin daha ziyade politik olduğunu
düşünüyorlar.
Köyün ortaokuldaki bir sınıfın öğrencileri ve
edebiyat öğretmenleri ile konuşunca, benim
aklımdaki Mayakovski resmi de biraz “zarar”
görüyor. Çok samimi başlayan konuşmamız,
“Arkadaşlar, ben bunları yazabilirim ama...”
dediğimde ezbere cevaplara dönüşüyor. Edebi-
yat öğretmeni bir çözüm öneriyor: “Sen sınıfın
ve öğrencilerin isimlerini yazma, onlar da ra-
hatça konuşsunlar.”
Çocuklar özünde “O kadar büyütüldüğü kadar
efsane bir şair değil Mayakovski” diyorlar. İçler-
inden biri “Lenin’in en sevdiği şair olmak için,
edebiyat değil ideolojiye aşk gerekir” diyor.
Verdiğim örnekleri bir bir çürütüyorlar.
147