ERMENISTAN REHBERI E-KITAP ERMENİSTAN REHBERİ | Page 130

Ermenistan Rehberi Yakınızdaki Ülke: Ermenistan Emine Uçak ERDOĞAN, Gazeteci-Yazar Ermenistan yemeği, kültürü, insanları ve coğraf- yasıyla bize çok ‘yakın’. Ama bu yakınlığın farkına varabilmek için öncelikle ‘sınırı’ geçmek lazım. Sınırdan kasıt sadece coğrafik değil zihinsel ba- riyerlerimiz de ziyareti, geziyi zorlaştıran engeller- den. Bize çok yakın bir kültürün içinde; bozulma- mış, piyasalaşmamış bir gündelik hayatın içinde; konforlu ve sükunet içinde bir tatil düşünüyorsa- nız; Ermenistan hem tarihi hem de doğal güzel- likleriyle çokça seçenek sunmaya hazır. Lezzetli yemekler, yemyeşil serin parklar, sanat eserleri ve eğer yüzünü gösterme şansı sunarsa haşme- tiyle Ararat manzarası da bonus… Ermenistan’ın tarihi kiliselerini, yapılarını gezerken ülkeyi bir uçtan bir uca kat etmiş oluyorsunuz. Bir uçta MS 1. yüzyılda yapılan Pagan tapınağı Garni... Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinin ardından ilk Hris- tiyanların kaçıp sığındığı kayalara oyulan Geghard. Diğer uçta devlet tarafından yapılan ilk Hristiyan mabedi olan Echmiyadzin. Ağrı sınırındaki Khor Vi- rap, Sevan Gölü üzerindeki Sevanavank. Hepsinin ortasında ise kiremit renkli taşları sebebiyle “pembe şehir” olarak adlandırılan Erivan yer alıyor. Bu yol- culuk size aynı zamanda yakınlığın sadece coğrafik olmadığını da göstermiş olacak. 130 Uçsuz bucaksız bir ovada mısır ve domates tarla- ları… Onların karşısında üzüm bağları, meyve bah- çeleri… Bahçe ve tarlaları bölen yolun kenarındaki sergide; yaz armutu, şemame (bir kavun türü) ve domates satan yaşlı bir köylü. Ufukta tüm heybetiyle Ararat. Yamacında Khor Virap Manastırı’nın silueti. Yıllar önce, sekiz kilometre ileride Ağrı’nın öbür ya- nında başka bir köylüyü buna benzer bir serginin başında görmüştüm; bu hatırlama ve manzaranın düşündürdüğü Hrant Dink’in “iki yakın halk, iki uzak komşu” tanımlaması oluyor. Aslında Ermenistan’da geçirdiğim bir hafta boyunca hep bu tanımlama dolanıyor dilimde. Tatlar, mekân- lar, sözler; her şey bir o kadar yakın bir o kadar da uzak olduğu için. Coğrafyamızda zaman, mekân, dil değişiyor, kav- ramlar, cümleler, metaforlar değişmiyor. Aslında sözcükler de çoğu zaman değişmiyor. Ermeniceyle gündelik hayatta çok ortak kelimemiz var. İki dilde de aynı şekilde söylenen ve anlamı aynı olan onlarca kelimeden söz ediliyor. Bunlardan iki tane- sini bizzat deneyimledim. İlki yaprak sarmasında ne eti kullanıldığını sorarken otelin aşçısından aldığım “davar” cevabı…