Ermenistan Rehberi
Yakınızdaki Ülke: Ermenistan
Emine Uçak ERDOĞAN, Gazeteci-Yazar
Ermenistan yemeği, kültürü, insanları ve coğraf-
yasıyla bize çok ‘yakın’. Ama bu yakınlığın farkına
varabilmek için öncelikle ‘sınırı’ geçmek lazım.
Sınırdan kasıt sadece coğrafik değil zihinsel ba-
riyerlerimiz de ziyareti, geziyi zorlaştıran engeller-
den. Bize çok yakın bir kültürün içinde; bozulma-
mış, piyasalaşmamış bir gündelik hayatın içinde;
konforlu ve sükunet içinde bir tatil düşünüyorsa-
nız; Ermenistan hem tarihi hem de doğal güzel-
likleriyle çokça seçenek sunmaya hazır. Lezzetli
yemekler, yemyeşil serin parklar, sanat eserleri
ve eğer yüzünü gösterme şansı sunarsa haşme-
tiyle Ararat manzarası da bonus…
Ermenistan’ın tarihi kiliselerini, yapılarını gezerken
ülkeyi bir uçtan bir uca kat etmiş oluyorsunuz. Bir
uçta MS 1. yüzyılda yapılan Pagan tapınağı Garni...
Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinin ardından ilk Hris-
tiyanların kaçıp sığındığı kayalara oyulan Geghard.
Diğer uçta devlet tarafından yapılan ilk Hristiyan
mabedi olan Echmiyadzin. Ağrı sınırındaki Khor Vi-
rap, Sevan Gölü üzerindeki Sevanavank. Hepsinin
ortasında ise kiremit renkli taşları sebebiyle “pembe
şehir” olarak adlandırılan Erivan yer alıyor. Bu yol-
culuk size aynı zamanda yakınlığın sadece coğrafik
olmadığını da göstermiş olacak.
130
Uçsuz bucaksız bir ovada mısır ve domates tarla-
ları… Onların karşısında üzüm bağları, meyve bah-
çeleri… Bahçe ve tarlaları bölen yolun kenarındaki
sergide; yaz armutu, şemame (bir kavun türü) ve
domates satan yaşlı bir köylü. Ufukta tüm heybetiyle
Ararat. Yamacında Khor Virap Manastırı’nın silueti.
Yıllar önce, sekiz kilometre ileride Ağrı’nın öbür ya-
nında başka bir köylüyü buna benzer bir serginin
başında görmüştüm; bu hatırlama ve manzaranın
düşündürdüğü Hrant Dink’in “iki yakın halk, iki uzak
komşu” tanımlaması oluyor.
Aslında Ermenistan’da geçirdiğim bir hafta boyunca
hep bu tanımlama dolanıyor dilimde. Tatlar, mekân-
lar, sözler; her şey bir o kadar yakın bir o kadar da
uzak olduğu için.
Coğrafyamızda zaman, mekân, dil değişiyor, kav-
ramlar, cümleler, metaforlar değişmiyor. Aslında
sözcükler de çoğu zaman değişmiyor. Ermeniceyle
gündelik hayatta çok ortak kelimemiz var.
İki dilde de aynı şekilde söylenen ve anlamı aynı olan
onlarca kelimeden söz ediliyor. Bunlardan iki tane-
sini bizzat deneyimledim. İlki yaprak sarmasında ne
eti kullanıldığını sorarken otelin aşçısından aldığım
“davar” cevabı…