İş’te Hobi « ed
Satranç karelerine ilginiz nasıl
başladı?
Satrancı ben de şimdiki çocukların öğrendiği yaşlarda öğrendim; 7-8 yaşlarında. Ancak 1950’li yılların başlarında, o
yaşlarda bir çocuğun satranç oynaması
diye bir durum çok fazla yoktu. Öğrense bile bunu idame ettirecek, geliştirecek
ortamlar yoktu. Nerede oynayacaktı?
Babam çok iyi bir satranç oyuncusuydu.
O da zaten cebir, geometri hocası olmasından dolayı
Satranç ile başka ülkelerin
satrançla ilgilenmiş. Bakültürünü, tarihini
bamın yönlendirmesiyle,
öğreniyorsunuz. Bunlar
işini gücünü bırakıp bana
dostlukların gelişmesine sebep
satranç öğretmeye kalkoluyor. Aslında barışa giden
masıyla ben de küçük yaşyolda çok önemli bir etap.
ta satrancı öğrendim. BeBirbirinin dilini bilmeyen iki
nimki tamamen tesadüinsan, karşılıklı oturup
fen bu işe bulaşmakla oldu.
saatlerce satranç oynayabilir.”
Sonra da ortam bulamadığım için, babamla oynayabildim sadece. Başka kimseyle oynama
şansım yoktu. Dolayısıyla yavaş yavaş koptum. Bir de babam beni her dakika yeniyordu. Yenilmek de pek hoş bir duygu
değil. Üniversite yıllarımda artık satranca olan ilgim tamamen kopmuştu.
Daha sonra iş hayatım ve evlilik derken
ekmek kavgası ile satrancı falan unuttuk.
AKSESUAR, KOLEKSİYON OLDU
O zamanlar çok modaydı yurt dışına arabayla gitmek. Benim çok olanağım oldu
yurt dışına gitmek için. Birincisi işlerimden dolayı, ikincisi ise eşimle seyahati
çok sevmemizden. Daha sonra da işadamlarının kurdukları uluslararası bir
dernekte görevlerim oldu. O sebeple
çok seyahat ettim. 75 senesinde bu seyahatlerden bir tanesinde, Milano’da çok
güzel bir tasarım ürünü, değişik bir satranç gördüm. Onu bir koleksiyon yapayım diye değil, çok beğendiğim için,
evimin bir köşesinde aksesuar olsun diye
aldım. Ama o tasarım, bir koleksiyonun
başlangıcı oldu. Ondan sonra gittiğim ülkelerde değişik satranç takımları gördüm
ve “bu güzelmiş bunu da alayım, o güzelmiş onu da alayım” derken özelliği olan
satrançları almaya devam ettim.
| ekonomik denge | 71