Ekonomik Denge MART-NISAN 2016 | Page 73

İş’te Hobi « ed Satranç karelerine ilginiz nasıl başladı? Satrancı ben de şimdiki çocukların öğrendiği yaşlarda öğrendim; 7-8 yaşlarında. Ancak 1950’li yılların başlarında, o yaşlarda bir çocuğun satranç oynaması diye bir durum çok fazla yoktu. Öğrense bile bunu idame ettirecek, geliştirecek ortamlar yoktu. Nerede oynayacaktı? Babam çok iyi bir satranç oyuncusuydu. O da zaten cebir, geometri hocası olmasından dolayı Satranç ile başka ülkelerin satrançla ilgilenmiş. Bakültürünü, tarihini bamın yönlendirmesiyle, öğreniyorsunuz. Bunlar işini gücünü bırakıp bana dostlukların gelişmesine sebep satranç öğretmeye kalkoluyor. Aslında barışa giden masıyla ben de küçük yaşyolda çok önemli bir etap. ta satrancı öğrendim. BeBirbirinin dilini bilmeyen iki nimki tamamen tesadüinsan, karşılıklı oturup fen bu işe bulaşmakla oldu. saatlerce satranç oynayabilir.” Sonra da ortam bulamadığım için, babamla oynayabildim sadece. Başka kimseyle oynama şansım yoktu. Dolayısıyla yavaş yavaş koptum. Bir de babam beni her dakika yeniyordu. Yenilmek de pek hoş bir duygu değil. Üniversite yıllarımda artık satranca olan ilgim tamamen kopmuştu. Daha sonra iş hayatım ve evlilik derken ekmek kavgası ile satrancı falan unuttuk. AKSESUAR, KOLEKSİYON OLDU O zamanlar çok modaydı yurt dışına arabayla gitmek. Benim çok olanağım oldu yurt dışına gitmek için. Birincisi işlerimden dolayı, ikincisi ise eşimle seyahati çok sevmemizden. Daha sonra da işadamlarının kurdukları uluslararası bir dernekte görevlerim oldu. O sebeple çok seyahat ettim. 75 senesinde bu seyahatlerden bir tanesinde, Milano’da çok güzel bir tasarım ürünü, değişik bir satranç gördüm. Onu bir koleksiyon yapayım diye değil, çok beğendiğim için, evimin bir köşesinde aksesuar olsun diye aldım. Ama o tasarım, bir koleksiyonun başlangıcı oldu. Ondan sonra gittiğim ülkelerde değişik satranç takımları gördüm ve “bu güzelmiş bunu da alayım, o güzelmiş onu da alayım” derken özelliği olan satrançları almaya devam ettim. | ekonomik denge | 71