Ekonomik Denge MART-NISAN 2016 | Page 61

Kültür&Sanat « ed Ankaralılarla İstanbullular arasında artık gelenekselleşen tatlı bir atışma, keyifli çekişme vardır. Herkes yaşadığı şehri öne çıkarır, diğerini hafiften eleştirir. Siz yıllardır yaptığınız İstanbul resimleriyle, İstanbul sevginizle biliniyorsunuz. Siz bu çekişmenin neresindesiniz, İstanbul mu, Ankara mı? Ben ressam olarak böyle bir çekişmenin içerisinde olmadım. Hatta Ankara sergim için basında, “Ankara’nın sevdiği İstanbullu” başlığı atıldı. 1980’de ilk Ankara sergimi açtım ve gördüğüm yoğun ilgi ve samimiyet Ankara sergilerinin günümüze kadar devamını sağladı. Ben resimlerimde elbette yaşadığım şehri öne çıkarıyorum fakat bu benim Ankara, İzmir, Erzurum (Çifte Minareli Medrese), Adana gibi resimleri yapmama engel değil ve yapıyorum. Yeter ki bilinen o önemli tarihi yapılarda sıcak insan diyaloglarını, renklerini yakalayayım. Ben resmi değerlendirirken üç önemli kurala dikkat ederim; birincisi teknik bilgi ve beceri üstünlüğü, ikincisi özgün üslup özellikleri, üçüncüsü de yaşadığı ülkenin edebi, şiirseli, mimari, folklorik özelliklerini taşıyıp taşımadığı…” Ankaralı ressamlar, İstanbullu ressamlar gibi bir ayrım var mıdır? Varsa aralarındaki farklılıklar nelerdir? Cumhuriyet kuşağı ressamlarına baktığımızda bu ayrımı görmemiz mümkün. Bu ayrım o dönem ressamlarımızın konu ve üslup özelliklerinden kaynaklanmaktadır. İstanbul büyük kent yaşamının tüm özelliklerini sanata yansıtırken, Ankara, Anadolu gerçeğinin bozkır yaşamını işlemiştir. Ankara’daki sanat ha