Kültür&Sanat « ed
Ankaralılarla İstanbullular arasında
artık gelenekselleşen tatlı bir atışma,
keyifli çekişme vardır. Herkes yaşadığı şehri öne çıkarır, diğerini hafiften
eleştirir. Siz yıllardır yaptığınız İstanbul resimleriyle, İstanbul sevginizle biliniyorsunuz. Siz bu çekişmenin neresindesiniz, İstanbul mu, Ankara mı?
Ben ressam olarak böyle bir çekişmenin
içerisinde olmadım. Hatta Ankara sergim
için basında, “Ankara’nın sevdiği İstanbullu” başlığı atıldı. 1980’de ilk Ankara sergimi açtım ve gördüğüm yoğun ilgi ve samimiyet Ankara sergilerinin günümüze
kadar devamını sağladı.
Ben resimlerimde elbette yaşadığım şehri öne çıkarıyorum fakat bu benim Ankara,
İzmir, Erzurum (Çifte Minareli Medrese), Adana gibi resimleri yapmama engel
değil ve yapıyorum. Yeter ki bilinen o
önemli tarihi yapılarda sıcak insan diyaloglarını, renklerini yakalayayım.
Ben resmi
değerlendirirken üç
önemli kurala dikkat
ederim; birincisi teknik
bilgi ve beceri üstünlüğü,
ikincisi özgün üslup
özellikleri, üçüncüsü de
yaşadığı ülkenin edebi,
şiirseli, mimari, folklorik
özelliklerini taşıyıp
taşımadığı…”
Ankaralı ressamlar, İstanbullu ressamlar gibi bir ayrım var mıdır? Varsa
aralarındaki farklılıklar nelerdir?
Cumhuriyet kuşağı ressamlarına baktığımızda bu ayrımı görmemiz mümkün.
Bu ayrım o dönem ressamlarımızın konu
ve üslup özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
İstanbul büyük kent yaşamının tüm özelliklerini sanata yansıtırken, Ankara, Anadolu gerçeğinin bozkır yaşamını işlemiştir. Ankara’daki sanat ha