Ankara’nın Markaları « ed
ları sağlayabilmek için kurulmuş oluşumlar. Aslında sanayicimiz de bunu
görüyor ama sanayicinin de şöyle bir durumu var; “Ben yarınımı nasıl kotaracağımı bilmiyorum. Siz bana 5 yılı düşün
diyorsunuz” yaklaşımı içindeler ve haklılar! Kaynak, maliyet kısmının da çözülmesi gerekiyor. Devlet desteklerinin
bunu yönlendirici olması önem taşıyor.
Devletin sanayiciye önünü göreceği açılımı yapması gerekiyor.
“SANAYİCİNİN ÜÇ YIL BEKLEME
ŞANSI YOK!”
Üniversitelerimizde hocalarımız araştırmalar yapıyor. Onların bir bölümü
teknokentlerde şirket kuruyor ya da kurulu şirketlerde AR-GE yapıyorlar. Sanayicinin ise sorunları var. Çoğunlukla
sanayicinin sorununun en geç altı ay içerisinde çözülmesi gerekiyor. “Üç yıl bekleyeyim” deme gibi lüksü yok. Konvansiyonel sanayicimizin maalesef durumu
bu. “Hocalarımız sahaya insin ve konvansiyonel sanayici ile görüşsün sorunu
çözsün” gibi bir model Türkiye’de çalışmaz. Ama şu çalışır; bizim teknoloji şirketlerimizin sanayicinin sorunlarına yönelik çalışmalar yapması ve bu anlamda üniversitelerle işbirliği yapmaları,
devlet desteklerinin de bu çerçevede verilmesi çok daha iyi bir üniversite-sanayi işbirliği modelidir. Ama
bu, şu anda istenilen verimlilikte çalışmıyor. Ancak yerli teknolojilerin gelişmesi için bunun yapılması gerekiyor.
Devlet desteklerini yeterli buluyor
musunuz?
Türkiye’de son 10 yıldır devlet destekleri giderek artıyor. Ama devlet desteklerinin yönlendirilmesi ve doğru kullandırılması ve hedefe doğru odaklandırılması ile ilgili bazı eksikler ve sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Mesela TÜBİTAK ve başka kuruluşların hibe şeklinde destekleri var. Ama o desteklerin içerisinde 1511 diye bir program var. Amacı; Sağlık Bakanlığı ya da başka alanlardaki bakanlıklardaki istenilen bir teknolojinin geliştirilmesi ile ilgili projeleri des-
teklemek. Ancak bu noktada çağrıya çıkarken, sanayiciye “üniversite ile birlikte şu teknolojiyi geliştirirsen, şu fiyatı geçmemek koşuluyla önümüzdeki 5 yıl, şu
kadar teknolojiyi, şu fiyattan alacağım”
diye bir satın alma prosedürü uygulanmalı.
“SATIN ALMALAR KİŞİ ODAKLI
OLMAMALI”
Kamu alımlarında, yüzde 15 daha pahalı
olsa bile yerli teknolojinin alınması ile ilgili düzenleme yapıldı. Önemli ama yeterli bir düzenleme değil. Bu hak veriliyor ama alımdan dolayı sıkıntı çıktığında “Niye bunu aldın?”diye satın almayı yapan kişiye hesap soruluyor. Yurt dışından
alınan bir teknolojide sorun çıksa da, açılan bir soruşturma kapanıyor. Ama yerli alımda, farklı sorgulamalara gidiliyor.
Satın almalar kişi odaklı olmamalı. Türkiye’de birçok yazılımda satın almalar yıl-
Türkiye’de son 10 yıldır
devlet destekleri giderek
artıyor. Ama devlet
desteklerinin
yönlendirilmesi ve doğru
kullandırılması ve hedefe
doğru odaklandırılması ile
ilgili bazı eksikler ve
sıkıntılar olduğunu
düşünüyorum.
lık oluyor. Uzun dönemli satın alma
sözleşmeleri olsa, firmalar önünü görür ve
yatırım yapabilir. Bunun için de yeni düzenlemeler yapılmalı.
İlgili birimlerle bu sorunları görüşüyoruz
ama bugünden yarına her şey değişemiyor. Ama 1511 çok hızlı düzenlenebilir.
Kaynakların yurt dışına gitmesi böylece
engellenebilir. Savunma sanayinde bununla ilgili çok önemli olumlu gelişmeler yaşanıyor. Yerlilik oranı, hızla artıyor.
Bu yaklaşım enerji, ulaşım gibi alanlara
da yayılmalı. Hiç yabancı teknoloji gelmesin de demiyoruz, tam tersi doğru modelle teknoloji transferi için yabancıların
da burada olmasını istiyoruz. Biz kümelenme çalışmalarımızı da buna odaklı yapıyoruz.
Kümelenme çalışmalarınızdan söz
eder misiniz?
F \