Ekonomik Denge AGUSTOS-EYLÜL 2016 | Page 64

ed » Dünyaya Açılanlar

törü oldukça küçük ve dar bir alanda faaliyet gösteriyor .
Potansiyel çok büyük
Bunun genişleyebilmesi için çeşitli tedbirlerin , önlemlerin alınması gerekiyor . Alınabilecek en önemli önlemlerden bir tanesi de , yerliliğin ön plana çıkarılması ve yurt dışına sağlayabileceğimiz hizmetlerin artırılması . Çünkü bir tarafta 3,8 trilyonluk , diğer tarafta ise 29 milyar dolarlık bir pazar var . Bu pazarın yüzde 31 ’ i Kuzey Amerika ’ da , yüzde 24 ’ ü ise Avrupa ’ da yer alıyor . Sadece Avrupa ’ yı ele alırsak , yüzde 24 ’ lük payla 1 trilyon dolara yakın bir bilgi teknolojileri pazarı olduğunu görebiliyoruz . Bunun yüzde 60 ’ ına yakınının da gerçekten bizim değer yaratabileceğimiz servis , yazılım ve donanım bölümlerinden oluştuğunu düşünürsek , aslında ne kadar büyük bir potansiyelin dibinde oturduğumuzu ve bundan yeterince yararlanamadığımızı görmek mümkün . Bugün , yazılım hizmetleri konusunda ihracat rakamlarımız maalesef çok geride .
Devlet politikalarının önemi
Bence bu potansiyeli değerlendirmek için tüm kurumların topyekûn ve daha koordinasyonlu bir şekilde hareket etmesi gerekiyor . Burada devlet politikalarının kesinlikle çok önemi var . Devletin bunların arkasında durmasının , devlet büyüklerinin bu konuyu lanse etmesinin çok büyük bir önemi var . Türkiye , çok kaliteli mühendisler , birey bazında çok değerli uzmanlar yetiştiren bir ülke olarak biliniyor . Ama kurumsal olarak yazılım sektöründe çözüm üreten ve servis sağlayabilen bir ülke olarak bilinmiyor . Bugün Türk mühendisleri , Amerika ’ da ve Avrupa ’ da çok güzel yerlerde , çok değerli görevler icra ediyorlar ve hatta aranan mühendisler durumundalar . Türk yazılım firmalarının aynı başarıyı sergilediğini söylemek maalesef pek mümkün değil . Ben , Türkiye pazarının büyütülmesinin bir yöntem olduğunu düşünüyorum ama bu gelişmenin Avrupa ve Amerika pazarlarından daha fazla pazar payı almadan gerçekleşebilmesinin de çok mümkün olduğunu düşünmüyorum .
Yetişmiş insan kaynağı
Yazılım sektörüyle ilgili bir diğer önemli husus da , tabii ki herkesin dile getirdiği yetişmiş insan kaynağı problemi . Biz , insana dayalı bir iş yapıyoruz . Hizmet işinde en önemli ölçüt , kalifiye insan kaynağını bulabilmemizdir . Baktığımız zaman , az önce dediğim gibi Türkiye ’ de 100 bin tane bilgi teknolojileri sektörü çalışanı olduğunu görüyoruz . Bugün , dünya üzerinde , Hindistan ’ da örneğin , sadece 250 bin çalışanı olan iki firma var . Her birinin dünya üzerinde çeyrek milyon çalışanı var . Bu firmalarla mühendislik gücümüz anlamında rekabet edebiliyoruz . Kalifikasyonumuz yüksek , daha kaliteli , daha üst teknolojilere haiz çözümler oluşturabiliyoruz , daha hızlı çalışabiliyoruz , Avrupa ’ yla çok yakın bir coğrafyayı paylaşmamız sebebiyle kültürel yakınsamamız var . Dolayısıyla bu kültürel yakınsama , Uzakdoğu ’ daki rekabetten daha iyi durumda . Ama kaynak yetersizliğimiz yüzünden fırsatlara cevap vermekte zorlanıyoruz . Tabii bir de bunun üzerine beyin göçünü eklersek , kaynak konusunda sıkıntımız katlanıyor .
Ne yapılmalı ?
Yapılabilecek aslında bazı şeyler var , bunların örneklerini dünyada görüyoruz . Örneğin , Macaristan bu gün , ortaokullarına IT , yani bilgi teknolojileri dersleri koymuş . Lise mezunu olan bir kişi , bilişim sektöründe istihdam olabilecek duruma geliyor . Biz hep yüksekokul ve üniversite mezunları üzerinde durmak zorunda kalıyoruz . Çünkü orta öğrenimimizde bilgi teknolojilerine dönük eğitim imkânları çok kısıtlı . İki yıllık bazı programlar başladı ve emin olun çok faydasını görüyoruz , ama yine bunlar da yetersiz . Bence gerçekten çok hızlı bir şekilde bu kadroları oluşturmak için çaba sarf etmemiz gerekiyor . Biz bu konuda sektör olarak da sertifikasyon programlarıyla , hızlandırılmış eğitim programlarıyla , çalışan portföyünü zenginleştirmek için neler yapılabileceğine dair görüşmeler , tartışmalar yapıyoruz . İnşallah önümüzdeki günlerde tüm Türkiye ’ nin kurumlarıyla beraber bu görüşmeleri daha üst bantta yapabileceğimiz , hemen uygulamaya dönüşebilecek faaliyetleri başlatmak için bir imkân bulabiliriz diye ümit ediyorum . Kendimizi teknoloji üreten firmalar olarak lanse etmemiz gerekiyor . Turizmde , belki tarım ürünlerinde yaptığımız hareketin bilgi teknolojileri sektöründe de olması gerekiyor ve Türkiye ’ nin “ Biz de varız ” mottosunu oluşturması gerekiyor .
Sektör sadece parasal destekle kurgulanamaz !
Tabii ki yapılan şeyler var , gerçekten çok olumlu adımlar atılıyor , ama bunlar , bireylerin ya da kurumların yani şirketlerin inisiyatifinde fazlaca kalıyor . Ekonomi Bakanlığı ’ nın , Sanayi Bakanlığı ’ nın , TÜBİTAK ’ ın bu konularda teşvikleri , destekleri var . Ama bunlar sadece parasal desteklerle kurgulanabilecek şeyler değil . Bugün , pek çok sanayimiz devletimizin başka konularda ön tutmasıyla , ülkelerle yapılan stratejik anlaşmalar , birlikte hareket planlarıyla ilerliyor . Bu konuda bilgi teknolojileri sektörünün de vitrine konulacak durumda olduğunu ve vitrine konulması gerektiğini düşünüyorum . Teknokentler faaliyet gösteriyor bu konularda , kendilerini ve bu ekosistemdeki firmalarını lanse etmek için çabalar sarf ediyorlar . Bunların kararlılıkla üzerine gidilmesi gerekiyor . Şu kesinlikle doğru ; yurt dışından iş almak , yurt dışında pazar geliştirmek aslında sanıldığı kadar da zor değil . Bu konuda kararlılık göstermek gerekiyor . Ve işin güzel tarafı , yurt dışında yabancı ortaklara hizmet sağlamak , onların yazılım konusunda partneri olabilmek , bir kez başladıktan sonra gerçekten çok uzun soluklu sürdürülebilen ve bu hizmeti sağlayan firmaya da olgunlaşması , başka alanlara açılması konusunda çok olumlu katkıları olan bir faaliyet . Biz bunu bizzat yaşadık , çünkü bütün faaliyetlerimiz yurt dışında başladı , bunları daha sonra yurt içine çevirdik . O nedenle yurt dışında iş geliştirmek için yapılan her bilinçli hareket , fazlasıyla maddi ve manevi olarak kurumlara dönüyor .
62 | ekonomik denge |