Dünyaya Açılanlar « ed
Bize IC Terra’nın kuruluş öyküsünü
anlatır mısınız?
ICTerra ismiyle yolculuğumuz 2013 yılının Mart ayında başlasa da, IC Terra’nın
geçmişi 1991’e dayanıyor. 1991 yılında,
çok uluslu bir firmanın AR-GE departmanı olarak yolculuğumuza başladık.
Ben de bu AR-GE departmanının ilk
personellerinden birisiydim. 1991 yılından itibaren bu yabancı firmanın, telekomünikasyon alanında Türkiye’deki ihtiyaçlarına cevap veren yazılım geliştirme
faaliyetlerini sürdürdük. 2000’li yılların başında da yine aynı firmanın global ölçekte
AR-GE yapan merkezlerinden biri haline geldik. Bu departmanın çeşitli kademelerinde görev yaptım ve 2013 yılında
yönetimi devralarak sahibi ve tek hissedarı haline geldim. Firmamıza IC Terra
ismini verdik ve Türkiye’ye yüzde 100 yerli, KOBİ ölçeğinde, uluslararası alanda da
iş yapan bir firma kazandırmış olduk.
2013 yılında 90 kişilik olan kadromuz, şu
an 175 kişiden oluşuyor. Bugün de tamamen yazılım mühendisliğine odaklanmış bir firma olarak hayatımızı sürdürüyoruz.
En önemli dönüm noktalarınız neler
oldu? Nasıl sorunlar yaşadınız?
ICTerra’nın en önemli dönüm noktası aslında tabii ki 2013 yılında yaşadığımız yapısal değişiklik ve bunun sonucunda
yerli bir firma haline gelmemiz. Bununla beraber, uluslararası bir firmanın
Türkiye’deki alt yüklenicisi olduk. Uluslararası bir firmanın alt yüklenicisi olabilmek, AR-GE faaliyetleriyle uluslararası
bir firmaya destek verebilmek bence son
derece ayrıcalıklı bir durum. Önemli
konulardan bir tanesi de, IC Terra olduktan sonra biz, Türkiye’deki ve dünyadaki marketi inceleyip hangi alanlarda
yazılım mühendisliğinin daha değerli
ve daha aranan bir noktada olduğunu tespit etmeye çalıştık. Bu konuda yaşadığımız önemli
sorunlardan bir tanesi, Türkiye’nin yazılım ihtiyacı,
yazılım pazarı hakkında çok
net verileri bulmanın son
derece güç olmasıydı. Bu
“Türkiye’nin ‘Biz de
varız’ mottosunu
oluşturması gerekiyor”
| ekonomik denge | 57