EKO PRESTİJ "...Prestij Meselesi" EKO PRESTİJ "...Prestij Meselesi" | Page 65

M utlu Gürler, Ankara’nın Çukurambar semtinde bulunan ofisinde gerçekleştirdiğimiz sohbete Türkiye’nin bir “doğal afetler ülkesi” olduğunu hatırlatarak başlıyor ve “ 60’lı yılların ilk yarısından itibaren MTA’nın önce Türkiye’nin diri fay hattını hazırlamaya başlaması, jeoloji mühendisliği bölümlerinin yaygınlık kazanması ve yer bilimleri mühendisliğinin yaygınlaşması önemli gelişmelerdir. Kurumsallaşma adına atılan en önemli adım ise Jeoloji Mühendisleri Odası’nın kurulması olmuştur. Bingöl, Erzincan ve en son “Büyük Felaket” dediğimiz Doğu Marmara depremleri Türkiye’nin doğal afet gerçeği ile yüzleşmesine neden oldu.” diyen Mutlu Gürler sonrasında çarpıcı bir tespitle çok önemli bir noktaya dikkat çekiyor… “ÜLKEDEKİ YAPI STOĞUNUN YARIDAN FAZLASI KAÇAK” “Türkiye’de yapı stoğunun yarıdan fazlası kaçak. Meslek örgütlerinin de bu yönde raporları bulunmakta. Buna bağlı olarak 2000’li yılların başından sonra bu alanda çokça mevzuat değişikliği de yapıldı. Ancak Türkiye hala çağdaş ülkelerdeki mevzuat altyapısına, kurumsal alt yapıya ulaşamadı. Bu noktada üniversite, meslek örgütleri ve ilgili kamu kurumlarının iş birliği ve güç birliği yapması gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuşan Mutlu Gürler, tüm gelişmiş ülkelerde mevzuat ve uygulama alanında bu 3’lü sac ayağının kusursuz olarak işlediğini vurguluyor. “AKADEMİK CAMİA KAPALI DEVRE İŞGÖRME ALIŞKANLIĞINDAN VAZGEÇMELİ” Mutlu Gürler üniversitelerin bilgi birikimlerinin kamu ve özel sektöre sağlıklı biçimde aktarılabilmesi için akademik camianın “kapalı devre iş görme” alışkanlığından mutlaka vazgeçmesi gerektiğinin altını çiziyor. Gürler “Bu alanda sanayi ve üniversite işbirliğinin ayrıca inovasyon ve AR-GE hizmetlerinin sosyolojik ve teknolojik gelişmelere paralel olarak yürümesi gerektiğini düşünmekteyim” diyor. “Daha açık bir ifade ile üniversitelerdeki teorik bilgi üretimin toplumsal yaşama tesir edecek, ürün, araç ve hizmetlere dönüşmesi gerek” diyen Mutlu Gürler, mesleki denetimin üniversite, meslek örgütleri ve kamu kurumlarından oluşan 3’lü dayanağın en önemli noktalarından birisi olduğunu da vurgulayarak, mesleki denetimin son derece kıymetli ve yaşamsal olduğunu belirtiyor. Mutlu Gürler bu alanda farklı mesleki disiplinlerdeki uygulamalardan doğan zengin mesleki hizmetlerin kamu yararı göze- tilerek denetlenmesi gerekliliğinin önemine de dikkat çekiyor ve “Bu aşamada meslek örgütlerine önemli, saygın ve ertelenemez görevler düşüyor” şeklinde konuşuyor. “KENTSEL PLANLAMADA YEREL YÖNETİM HİZMETLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİ GEREKİYOR” Ülkemizde sadece depremin değil, heyelan, sel, taşkın, çığ düşmesi gibi doğal afetlerin trafik kazaları sayılmazsa can güvenliğini en yüksek düzeyde tehdit eden doğal afetler olduğuna dikkat çeken Mutlu Gürler, "Kentsel planlamada yerel yönetim hizmetlerinin mutlaka yeniden yapılandırılması gerekiyor. Büyükşehir ve bütün şehir yasaları ile yeniden düzenlenen yerel hizmetler ağının görev ve sorumlulukları büyük ölçüde artmış bulunmakta. Bu görev ve sorumluluklara uygun k adro ve teknolojik altyapı imkanları güçlendirilemezse bekleyen ve birikmiş sorunların çözümü mümkün değil” diyerek çarpıcı bir gerçekliğe daha vurgu yapıyor... “MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİNDE “KARNEN KADAR KONUŞ” DÖNEMİ GERİDE KALMALIDIR” Mutlu Gürler, “Özellikle kentsel yerleşimi tamamlanmış, arazi rantının yüksek değerlere ulaştığı metropol kent alanlarında kapalı otopark sistemleri için yahut metro, tüp geçit gibi mühendislik yapılarına uygun olarak zemin güçlendirme ve iyileştirme çalışmaları gündeme gelmektedir. Bu yeni uygulama alanında, jeoloji mühendisleri ve inşaat mühendisleri tarafından ortak uzmanlıkların işbirliği biçiminde inşa edilmekte olan jeoteknik uygulamalar son yıllarda oldukça ciddi bir ilerleme göstermiştir.” diyor. “Bu sektördeki arazi verilerinin sağlıklı biçimde elde edilmesi yer bilimleri uygulama mühendisleri olarak Jeoloji Mühendisleri açısından son derece önemli” diyen Mutlu Gürler, “Dolayısı ile biz parsel bazında küçük ölçekli olsun, imar planlı esas daha büyük alanlarda yapılacak zemin araştırma çalışmaları olsun, bu araştırmaların niteliğini çok önemsiyoruz.” şeklinde konuşuyor. Gürler, üst yapı projelerinin ve çevrede bulunan sanat eserleri ile diğer yapı elemanlarının güvenliği bakımından sondajlı zemin araştırmaları verilerinin niteliği ve yeterliliğinin son derece önemli olduğunun da gözden kaçırılmaması gereken bir husus olduğunu belirtiyor. Mutlu Gürler “Ülkemizde bu konudaki uygulamalar halen arzu edilen seviyeye ulaşamamıştır” diyor ve “Güçlendirme projelerinde can güvenliği başta olmak üzere maliyetlere yansıyan gereksiz ve ihtiyaç fazlası uygulamalar olduğu gibi, asıl ihtiyacı karşılayacak iyileştirmelerin uygulanmıyor oluşu daha sonra haber bültenlerinde oto yol, istinat duvarı, köprü çökmesi gibi haberlere konu olarak karşımıza çıkmakta” diyor. “Müteahhitlik hizmetlerinde “karnen kadar konuş” dönemi geride kalmadığı müddetçe ya da başka bir ifade ile diplomasız ve mesleksiz kişi ve kuruluşların sektörde varlığı sürdükçe bu olumsuzluklardan kurtulmak zor gözüküyor” tespitini bu sözlerine ekliyor. Türkiye’de eğitimli ve yetişmiş insan profilinin gün geçtikçe arttığına dikkat çeke Gürler, mesleki uygulama standartlarının ulusal normlara kavuşturulması ve evrensel ŞUBAT/MART 2016 65