M
utlu Gürler, Ankara’nın Çukurambar semtinde bulunan ofisinde
gerçekleştirdiğimiz sohbete Türkiye’nin bir “doğal afetler ülkesi” olduğunu
hatırlatarak başlıyor ve
“ 60’lı yılların ilk yarısından itibaren
MTA’nın önce Türkiye’nin diri fay hattını
hazırlamaya başlaması, jeoloji mühendisliği bölümlerinin yaygınlık kazanması ve yer
bilimleri mühendisliğinin yaygınlaşması
önemli gelişmelerdir. Kurumsallaşma adına
atılan en önemli adım ise Jeoloji Mühendisleri Odası’nın kurulması olmuştur.
Bingöl, Erzincan ve en son “Büyük Felaket” dediğimiz Doğu Marmara depremleri Türkiye’nin doğal afet gerçeği ile yüzleşmesine neden oldu.” diyen Mutlu Gürler
sonrasında çarpıcı bir tespitle çok önemli bir
noktaya dikkat çekiyor…
“ÜLKEDEKİ YAPI STOĞUNUN
YARIDAN FAZLASI KAÇAK”
“Türkiye’de yapı stoğunun yarıdan fazlası kaçak. Meslek örgütlerinin de bu yönde raporları bulunmakta. Buna bağlı olarak
2000’li yılların başından sonra bu alanda
çokça mevzuat değişikliği de yapıldı.
Ancak Türkiye hala çağdaş ülkelerdeki mevzuat altyapısına, kurumsal alt yapıya ulaşamadı.
Bu noktada üniversite, meslek örgütleri
ve ilgili kamu kurumlarının iş birliği ve güç
birliği yapması gerektiğini düşünüyorum.”
şeklinde konuşan Mutlu Gürler, tüm gelişmiş ülkelerde mevzuat ve uygulama alanında bu 3’lü sac ayağının kusursuz olarak işlediğini vurguluyor.
“AKADEMİK CAMİA
KAPALI DEVRE İŞGÖRME
ALIŞKANLIĞINDAN
VAZGEÇMELİ”
Mutlu Gürler üniversitelerin bilgi birikimlerinin kamu ve özel sektöre sağlıklı biçimde aktarılabilmesi için akademik camianın “kapalı devre iş görme” alışkanlığından
mutlaka vazgeçmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Gürler “Bu alanda sanayi ve üniversite
işbirliğinin ayrıca inovasyon ve AR-GE hizmetlerinin sosyolojik ve teknolojik gelişmelere paralel olarak yürümesi gerektiğini düşünmekteyim” diyor.
“Daha açık bir ifade ile üniversitelerdeki teorik bilgi üretimin toplumsal yaşama
tesir edecek, ürün, araç ve hizmetlere dönüşmesi gerek” diyen Mutlu Gürler, mesleki denetimin üniversite, meslek örgütleri ve
kamu kurumlarından oluşan 3’lü dayanağın
en önemli noktalarından birisi olduğunu da
vurgulayarak, mesleki denetimin son derece kıymetli ve yaşamsal olduğunu belirtiyor.
Mutlu Gürler bu alanda farklı mesleki
disiplinlerdeki uygulamalardan doğan zengin mesleki hizmetlerin kamu yararı göze-
tilerek denetlenmesi gerekliliğinin önemine
de dikkat çekiyor ve “Bu aşamada meslek
örgütlerine önemli, saygın ve ertelenemez
görevler düşüyor” şeklinde konuşuyor.
“KENTSEL PLANLAMADA
YEREL YÖNETİM
HİZMETLERİNİN YENİDEN
DÜZENLENMESİ GEREKİYOR”
Ülkemizde sadece depremin değil, heyelan, sel, taşkın, çığ düşmesi gibi doğal afetlerin trafik kazaları sayılmazsa can güvenliğini en yüksek düzeyde tehdit eden doğal
afetler olduğuna dikkat çeken Mutlu Gürler,
"Kentsel planlamada yerel yönetim hizmetlerinin mutlaka yeniden yapılandırılması
gerekiyor. Büyükşehir ve bütün şehir yasaları ile yeniden düzenlenen yerel hizmetler
ağının görev ve sorumlulukları büyük ölçüde artmış bulunmakta.
Bu görev ve sorumluluklara uygun k adro ve teknolojik altyapı imkanları güçlendirilemezse bekleyen ve birikmiş sorunların
çözümü mümkün değil” diyerek çarpıcı bir
gerçekliğe daha vurgu yapıyor...
“MÜTEAHHİTLİK
HİZMETLERİNDE “KARNEN
KADAR KONUŞ” DÖNEMİ
GERİDE KALMALIDIR”
Mutlu Gürler, “Özellikle kentsel yerleşimi tamamlanmış, arazi rantının yüksek değerlere ulaştığı metropol kent alanlarında
kapalı otopark sistemleri için yahut metro,
tüp geçit gibi mühendislik yapılarına uygun
olarak zemin güçlendirme ve iyileştirme çalışmaları gündeme gelmektedir.
Bu yeni uygulama alanında, jeoloji mühendisleri ve inşaat mühendisleri tarafından
ortak uzmanlıkların işbirliği biçiminde inşa
edilmekte olan jeoteknik uygulamalar son
yıllarda oldukça ciddi bir ilerleme göstermiştir.” diyor.
“Bu sektördeki arazi verilerinin sağlıklı
biçimde elde edilmesi yer bilimleri uygulama mühendisleri olarak Jeoloji Mühendisleri açısından son derece önemli” diyen Mutlu
Gürler, “Dolayısı ile biz parsel bazında küçük ölçekli olsun, imar planlı esas daha büyük alanlarda yapılacak zemin araştırma çalışmaları olsun, bu araştırmaların niteliğini
çok önemsiyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Gürler, üst yapı projelerinin ve çevrede
bulunan sanat eserleri ile diğer yapı elemanlarının güvenliği bakımından sondajlı zemin
araştırmaları verilerinin niteliği ve yeterliliğinin son derece önemli olduğunun da gözden kaçırılmaması gereken bir husus olduğunu belirtiyor.
Mutlu Gürler “Ülkemizde bu konudaki
uygulamalar halen arzu edilen seviyeye ulaşamamıştır” diyor ve “Güçlendirme projelerinde can güvenliği başta olmak üzere maliyetlere yansıyan gereksiz ve ihtiyaç fazlası
uygulamalar olduğu gibi, asıl ihtiyacı karşılayacak iyileştirmelerin uygulanmıyor oluşu daha sonra haber bültenlerinde oto yol,
istinat duvarı, köprü çökmesi gibi haberlere konu olarak karşımıza çıkmakta” diyor.
“Müteahhitlik hizmetlerinde “karnen kadar konuş” dönemi geride kalmadığı müddetçe ya da başka bir ifade ile diplomasız ve mesleksiz kişi ve kuruluşların
sektörde varlığı sürdükçe bu olumsuzluklardan kurtulmak zor gözüküyor” tespitini bu
sözlerine ekliyor.
Türkiye’de eğitimli ve yetişmiş insan
profilinin gün geçtikçe arttığına dikkat çeke
Gürler, mesleki uygulama standartlarının
ulusal normlara kavuşturulması ve evrensel
ŞUBAT/MART 2016
65