Draje Dergi Draje Dergi || İsyankâr Draje | Page 17
yok olacaktı. Ama sürekli başka bir form,
sürekli başka bir denemek için yol, daima
bulunmaya devam edecekti. Üretmek artık
ihtiyaçtan değil, gösterişten kaynaklanan
kibrin vücut bulmuş hali olarak, gözlerimizin
önünde olacaktı. Üretimin devamlılığını
sağlamak için insanlar, ofislere konulacak,
bir monitör ve meşgul olacağı aletlerle
beraber, kabinlerine yerleştirilecekti. Yaşadığı
kapsülleri kabullenmelerini kolaylaştırmak için
yeni zevklere sahip olacaklar, küstahlıklarıyla
kendi haricindeki tüm her şeyi aşağılayarak,
erdemli olduğunu düşünecek ti. Daha
açık ve net olarak, başkasını yok etmenin
legalleşmesini görecektik. Güzel kıyafetler
ve değerli görünmek için çabalar, yine en
arzuladığımız şey haline gelecek, dünyamızı
kendi renklerimizle süslemeyi uygun görecektik,
başka renkleri umursamadan. Değişim devam
edecek, bencilliğimizin ışığında, karanlığımızı
paylaşacaktık.
Nasıl başlayıp, nasıl devam ettiğimizin hiçbir
hükmünün olmadığı hayatlarımızda bir arada,
aynı inanışlar, aynı düşünceler ekseni etrafında
tutulmamız için sergilenen tüm gayretler,
şimdilerde toplu olarak ihtiyacımızı karşılamıyor.
Önceden deneyimlediğimiz ve başa çıktığımız
dertlerimiz için yazılan reçeteler, derdimize
derman olmada tam işlev gösteremiyor.
Gelecek için duyulan tüm tutkular, geçmişten
söylenmiş bilgilerin ışığına ihtiyaç duyuyor.
Bu ışık izinde, kurgulanan hayatlarımızdaki
kişisel tutkularımız, organize olmuş bilgiler ve
elde edilmiş çözümlerin ihtiyacı karşılayıp
karşılayamadığını sormamıza neden oldu.
Sorular sorulurken yaşanan hayatlar da, sınırsız
bir tüketme ve bilgilenmenin de yardımıyla,
sistemli olarak düşündüğümüz ve sistemli olarak
öğretilen tüm bu metaların, başka bir mecraya
taşınmasının söz konusu olup olmadığına akıl
erdirilmesine sebep oldu. Başka bir yaşam
formunun, pek tabii ki olası olduğuna şüphe
etmeyenler, işgal edildikleri tarzlar karşısında,
düşüncelerini dillendirmekte artık çekinmez
hale gelmişlerdi.
Bazen onlara sunulan eğitimin içinde yer
alan bir durum, bazen de yaşadıkları hayatın
kimsenin dokunmaya hakkı olmadığı kısmında
yaşanan mücadeleler, ses yükseltmeye neden
oluyordu. Her bireyin ayrı ayrı isteklerinin,
aynı yerde birleşmesinin keşfedilmesi, başka
bir sistemi ortaya çıkarıp, gittikçe gelişen ve
istenileni yakalamamıza olanak sağlayan
tüm seçenekler tükenmedikçe de bu
durumun devam edeceği ve bir çemberde
de dönmekten yorulmayacağımızı artık
içselleştirmeye yaklaşırken, değişimin altında
ezilenler, varlık kaygılarından dolayı, her
türlü başkalaşma haline karşı durmaktan
da çekinmeyecek. Artık öyle bir haldeyiz
ki, denediğimiz ve şu ana kadar varlığını
devam ettirmiş, tanrımız, sistemimiz ve bir
arada durmamızı sağlayan etmenler, üzücü
bir şekilde sıkıcı geliyor. Her gün, herkesin
görmediği şeyleri görenler, kendi gördükleriyle,
yeni bir dünya yaratma peşine düşüyor ve
hiçbir zaman da dinmeyecek “daha daha
daha” arzumuz, birilerini yok etmeyi, birilerini
de yaratmayı, bir şekilde becermeye devam
edecek.
Şu güne kadar gördüğümüz tüm tanrılar,
dinler, sistemler, insanlar ve makineler.
Okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler,
gördüğümüz şehirler. İçinde bulunduğumuz
apartmanlar, giydiğimiz kıyafetler. Dinlediğimiz
müzik, dans ettiğimiz insan, seviştiğimiz beden.
Yürüdüğümüz sokak, sürdüğümüz araba, ‘
nerdesin aşkım’ dediğimiz telefon. Çöplükler,
saraylar, denizler. Korktuklarımız, sevdiklerimiz,
yok ettiklerimiz. İstediklerimiz, ürettiklerimiz,
tükettiklerimiz. İsimler, tanımlar, piyasalar. Her
geçen gün daha da şiştiğimiz ve daha çok
yer kapladığımız hayat, ait olduğumuz yer.
Daha öncekilerin de yaşadığı gibi. Yönetmenin
fetişistliğini yaşayanlar, acının zevkiyle
kıvrılmaktan kurtulamayacaklar. Yaşanılan
ve oluşturulan tüm şeylerin başına gelenlerin
hepsi, kendi iktidar ve yönetme hırsına sahip
olanların da başına gelmeye devam edecek.
BU DÜNYADA KAYBETMEYEN HİÇ KİMSE
OLMAYACAK. Kazandığımız şanlı zaferlerde,
kaybetmenin şaşaasına şahit olmaktan
kurtulamayacağız. Zaferlerimizle beraber
kaybetmeye daha da yaklaşacağız.
Ne kadar fazla olduğunun önemi olmadığı
hırslarımızla, her gün aklımıza gelen ve
soru sormamızı sağlayan tüm şeyleri
tüketmediğimiz müddetçe herkes, kaybetmeyi
tadacak. Bazıları sadece bir süre, bazıları
da hiçbir zaman, bir şey olmadan devam
ettikleri hayatlarında, aynı tarafta olmayı
engelleyemeyecekler. Yönlendirilmeye çalışılan
ve sürekli kontrol altında tutulmaya çalışılan
hayatlarımızda, bizi kontrol altına tutma gayreti
içinde olanların da, bir gün kaybedeceğini
kabullendikten sonra, görüşelim. Belki sevişiriz,
dünyanın güzel bir yatağında !