Draje Dergi Draje Dergi || İsyankâr Draje | Page 16
16
korkuların, çizgileri aşmamayı öğretecekti
sana sonra. Ve sonra acı çekerek yaşamaya
çabalamanın dayanılmazlığına şahit olacaktın.
Unutamayacak ve kurtulamayacaktın. Bir
sürü derdinin üzerine, başka anlamları taşıyan
dertler sahibi olacaktın. İnsan hayatlarının
çektiği acıları sonlandırmak için, kafanı
keseceklerdi. Bilinmeyen ve görülmeyen
karanlıklar içerisindeki lanetleriyle, seni
etkileyecek ve sistemlerinin görmediği
yerlerde, onların isteği dışına çıkmaman
için sana, yeni görevler belirleyeceklerdi.
Artık, duyguların da başkası tarafından ele
geçirilmişti. Çıplak ve sorumsuz çıktığın bu
yolda, yine çıplak ama bu sefer de başkasına
ait olarak devam ediyordun. Genişleyen
topraklar karşısında daralan hayatlar, daha
önce görülmeyen ya da yaşanmayan
şeylerin olmasına sebep oluyordu. İnsanlar
adını bilmedikleri hastalıklardan ölüyor, nasıl
kullanacağını bilmediği makinelerin altında
eziliyordu. Tarladaki mısır, tarladaki pirinç
kadar, sahip olunan silahların da önem
teşkil ettiği zamanlarda, hayatımıza yeni bir
kelime daha giriyordu; teknoloji. Teknolojinin
istilasıyla beraber, yaşayan herhangi bir
canlının, teknoloji karşısında değeri gittikçe
azalıyordu. Üretme çılgınlığı beraberinde,
tüketmeyi de getirirken insanlar, yeni kıyafet
ve yeni aletlerle etkileniyordu. Bu arada
insanlar, güzel görüntüye ve değerli gibi
görünen şeylere saygı duymayı, onlara
kötü bir şey yapmayı kesinlikle akıllarından
geçirmemeyi, içselleştiriyordu. Kurgulanan
sistemlerle insanlar, aynı bilgileri alıyor, kendi
görüş açılarını, vatandaşlıklarını geliştirmeleri
için, en baştan önlem alıyordu. Yaşadığı
toprağı ya da sahip olduğu rengi sevmeye
teşvik edilirlerken, kendilerinin yaşayan en
değerli varlık olduğuna dair düşünceyi, her
geçen gün daha da sağlaştırmayı da ihmal
etmiyordu. Aslında en zenginin söylediğinin
değişmeyeceği toplantılarla, alt kademelerin
gönlü alınıyor, gittikleri lunaparklar ve
dolaştıkları parklar için minnet duymaları
bekleniyordu. Bazen adının Amerika olduğunu
söyleyen bir yerde, insanların gelişimi için
yararlı işlerin yapıldığı, diğer topraklara
bildiriliyordu, bazen de adının Sovyetler
olduğunu söyleyen topraklarda bu gayretler
vuku buluyordu. Bazen Britanya bazen de
Doğu. Artık organize bir halde, daha çok
tüketilmesi için uğraş veriyorduk. Hayallerimize
zengin olmayı ve istediğimiz topraklara sahip
olabileceğimizi de sokmuşlardı ve herkes
puro içip, dans etmeyi, güzel kıyafetleri,
güzel arabaları ve güzel çalışanları olmayı
hayal ediyordu. Bunları gerçekleştirenler, bir
daha arkasına bakmazken, arkada kalanlar
da, önünde gördükleri karşısında, ağızlarının
suyunu daha da akıtmaya devam ediyordu.
Vatandaşı olmaktan gurur duyduğumuz
devlet, varlığını sürdürmek için, bizi yok
etmeyi olağanlaştırmış, daha çok yaşamak
ve hayallerimizi gerçekleştirmek için de
rekabeti öğrenmiş oluyorduk. Şimdi artık
hayat, bir maraton gibi hal almaya başlamıştı.
Sokakların arka tarafına birilerini yerleştirdiler.
Yeni binalar yaptılar ve oraya insanları
yerleştirdiler. Bulunduğu alanı korumak için
insanlar, renklerini, dillerini, doğdukları yerleri
ve inançlarını paylaştılar. Bir arada kaldılar
ve toplu bir amaç için mücadele etmeyi,
bir kez daha keşfettiler. Nefret etmeyi ve
ötekileştirmeyi öğrendiler. Yok etmeyi ve
soğukkanlı olmayı. Yaptıkları tüm kötü şeyleri
meşrulaştırmak için, kendilerine bahaneler
üretmekten vazgeçemediler ve hep, haklı
olduklarına inandılar. Başa çıkamadıkları
dertler için dinler üretip, tanrıları istediği gibi
kullanmayı çekinmeyenlerin hükümdarlığı,
kutsallığından bir şey kaybedemez hale
gelmişti. Tek minnet edilecek ve kuralları dışına
çıkılmayacak hayatların gerçekliği, bir kez
daha başka ağızlar tarafından, varlıklarına
izin verilenecekti. İstemedikleri amaçlar
için ölecek, istemedikleri hayatlar içinde
eriyeceklerdi. Her köşenin bir tezgâh tarafından
kapıldığı pazarlarda, bir boşluk peşinde
olmaktan geri duramayacak, şikayetlerinin,
memnuniyetinin karşısında ezici bir güce sahip
olduğunu görecekti. Kendi belirlemeye çalıştığı
kurallar için ölmeyi, daha uygun görmeyi
düşünecek, en başından beri öğretilen ve
istenmeyen tüm hareketleri sergilemekten
çekinmeyecekti. Her sistemin kendini
koruma hakkını, nihayet umursamayacak,
bitene kadar kendi sisteminde yaşamak için
uğraşacaktı. Ölmelere devam edilecekti,
öldürmeye de çekinmeyeceklerdi. Güçler
savaşı her yanı saracak, kim kime gücünü
geçiriyorsa, herkes istediğini alma telaşına
düşecekti. Yeni yöntemler, yeni isimler, yeni
dünyalar da kurulmaya devam edecek,
güç, kendini aynı anda çeşitli yerlerde
gösterecekti. Güçler çoğalacak, güçler