Draje Dergi Draje Dergi || Narsist Draje | Page 76

76 yer isteyenle oturup sohbet edip, kişilik analizi yapacak hali yok ya. Okur mu yazar mı laftan anlar mı? A dersen z anlar mı? Elinde dergi ama o dergiden bişi anlar mı? Ön koltukta oturan tipler de hep şansıma koltuğunu en arkaya ittirip ayaklarımı, bacaklarımı hatta beynimi sinirden uyuşturanlardan oluşurdu. Tamam arkaya ittiriver koltuğunu sorun değil ama kilo boydan fazla olunca, göbek hazneye sığmayınca arkada oturan bende de sinirler hazneden fırlardı. Alien olma isteği kat be kat artardı içimde. Tam öne eğilip “Kardeşimmm yeter amaaaa!!” diyecekken elindeki dergide türlü rejim tarifi okuduğunu görünce acır haline geri çekiliverirdim. Nedenini hala çözebilmiş değilim. Onun yanındaki de arkadaşına destek çıkacak ya bana bi afralar tafralar, yanımdakiyle koltuk kardeşliği yapmalar. Laptopu açıp eee-dergileri karıştırmalar. İçeriği olmayan,can sıkıntısından evde toplanılıp çekilmiş home videolar gibi kalitesiz işleri kaliteli gibi gösteren dergilerin dibine düşmeler.. ”Çok gereksiz hareketler bunlar hocam” diyecekken hostun hosting adresini öndeki tipi tipe uzatmasıyla kendime gelişlerim falan. Amanın durdurun şu otobüsü bunların hep biri yalannnn!! dememe ramak kalmışken hostun gelip ne içersiniz demesi.. ”Üçü bir arada olsun ama şu öndekiler ve yanımdaki bi zahmet hep yan yana dursun. Benim ne işimm var burrrdaaa!!” diyememelerim.Ve nazikçe bi kahve isteyişlerim.. BİRİ BANA E-DERGİ Mİ DEDİ? Yazı: Esra Erdem - E-mail: [email protected] • İllüstrasyon: Birkan Can Evirgen D ergiler arası yolculuklar yapardım ara sıra. Bu yolculuklarda genelde, gereğinden fazla gereksiz konuşan birini verirlerdi yanıma, bileti koridor olmasına rağmen pencere kenarında oturan. Bense elinde pencere kenarlı bilet, koridorlu bilet sahibinin gözüne sokarcasına bileti tutar karşımdakinin biraz olsun aklı selim olabileceği düşüncesiyle konuşmaya çalışırdım ve sonunda anlardım ki ben ne desem de lafıgüzaf. Elindeki dergi kapağında giyinik olmayan hatunlar,yarı giyinik adamlar olunca elime kağıt kalem alır karalardım bişiler,kasarsam belki anlaşılırım diyerekten. Konuşurken anlamayanın yazmaktan anlayacağını sanmak da benim polyanna taraflarımdan biri oluverirdi öyle zamanlarda. Gerçi şimdi Poly ne durumdadır Anna mıdır Herzigova mıdır o kadarını bilemiycem. Bilmek de istemiycem çocukluğumdaki Polyanna’yla yetinmeyi diliycem. Haa bu arada biletçi amcaya da laf edemezdim, kızamazdım da. Karşısına geçip de bi kişilik Hele ki otobüs şoförünün radyosundan gelen sesler .. ”Bi dergimiz çıktı haberiniz var mı? Popun topun herbişeyin kralı gecelerin yamyamı, kim kimi o gece ham yaptı, ham yapılan hangi arada gidip de bağrı açık cüretine cürret bahşeden pozlardan koleksiyonuna kattı? Hepsi yeni,yepisyeni eee-dergimiz www.tacisizselhüzünlücoskun.com magazin dergisinde, bir tık ötenizdeee.” Çaprazımdakinin bu sesle birlikte anında irkilip “Neydi lan adres bi desene bana.” dediğini duymadığım zamanlar oldu diyebilseydim keşke. Yanındakinin de “Ya ne biliyim taciz, coşkun, hüzün falan dedi bişiler işte.Ha bi de yamyam mı ham mı ne öyle bişi de dediler. Anlamadım ki”. demesi ayrı şahane oluverirdi . Laptop hemen açıIır, host derhal çağrılır. Adres sorulacakken radyoda yine aynı ses duyulur, adres hemen yazılıp, tıklanır.. eedergi açılır ve sayfalar dolusu safsatayla hülyala- ra dalınırdı Ve ben sonunda güç bela,düşe kalka fenalarda ıkına sıkıla inerdim yolculuk bitiminde otobüsten. Bir elimde çantam olurdu diğer elimdeyse hiçbirşeyim.. Böyle olmasını hiç ama hiç istemezdim.. Tüm bu olanlardan sonra artık umudumu tüketmiştim.Her seferinde böyle olacak düşüncesiyle uzun bir süre yolculuk yapmamış kendi kabuğuma çekilmiştim. Sonunda dayanamadım bi gün yine çıktım bi yolculuğa. Yanımdakinin yüzüne bile bakmadım. Sanırım korkuyordum, konuşursam değişen tek şey özne bi de belki şekli,rengi değişmiş nesneler olacaktı. Yanımdaki elini uzattı,içinde türlü renkte şeker vardı. Draje şekerleri çok severdim eskiden beri. Yanımdakinin yüzüne baktım gülümsedi. Sıcaklığı bile yeterliydi. Bikaç tane drajeyi aldım,ağzıma attım. Tadı lezzetliydi. ”Ben de Mart ayından beri bu yolculuğa çıkıyorum daha yeni sayılırım. Tek değilim bak istersen.” diyerek bana arka ve ön koltukta oturanları gösterdi. Her biri içten bi selam verdi.. Bense şaşkın şaşkın bakakalmıştım. Ayağa kalkıp her birinin yanına gidip onlarla konuşup, tanışmaya başladım. Aynı dili konuşuyorduk hayata dair anlatacaklarımız vardı hepimizin de. Kimi elinde bi kağıt ve renkli kalemler şahane şeyler çiziyor,kimi elinde fotoğraf makinesi yol boyu biribirinden anlamlı fotoğraflar çekiyor, kimi de kağıdı kalemi almış eline hikayeler yazıyordu. Yolculuk bitmiş herkes yavaş yavaş otobüsten inmeye başlamıştı ki inerken bir kalabalık dikkatimi çekti. Ellerinde draje şekerler telaş ve heyecanla otobüsten inenler bekleniyordu. Otobüsten inen herkes içten kucaklanıyor, iyi ki varsınız deniyordu. O günden sonra ben de her ay elimden geldiğince katıldım onların anlamlı yolculuğuna. Yolculuk sonunda si 鱕ɤ