Draje Dergi Draje Dergi || Narsist Draje | Page 48
hemen bir kaç adım üzerimde. Ben
ise yerin dibinde, şu uzak toprak
solucanları misali yaşayıp gidiyordum... Merdivenlerden yukarı çıkmak için doğruldum, ince parmaklarım soğuk tırabzanı sıkıca kavradı,
içime işleyen bir yalnızlık duygusuyla
beraber kapının tokmağını çevirdim
ve şehir kargaşasının, dükkana gelen müşterilerin ısrarlı bekleyişlerinin,
hafif bir kalabalığın ve telaşın içine
dahil oldum yine.
Bay Dali ise yine benden önce
gelmiş,kepenkleri açmış kasanın
önündeki müşterileriyle ilgileniyor,
bir yandan da kahvesiyle birlikte
oyuncak koleksiyonunun olduğu
bölüme doğru yol alıyordu. Ben ise
sadece kasanın tozunu alıp yerleri
süpürüyordum. Günlük rutin işler.
Dakikalar geçmezken, müşterilerin telaşlı halleri, mızmız çocukların
bağırışları, arada açılıp kapanan
kapının çanı haricinde bir ses duymuyordum.Ta ki o ana kadar.
OYUNCAKÇI DÜKKANI
INAKKÜD IÇKACNUYO
Yazı ve İllüstrasyon: Elmas Şölenkır - E-mail: [email protected]
İ
şte yine erkenden uyanmıştım, alacakaranlık
henüz pelerinini gökyüzünün üzerinden çekmemişken, tavana bakıp göğsümü oksijenle
dolduruyor, iç geçirerek nefesimi boşluğa bağışlıyordum, kemiklerimin rahatsız yatağa gömülmesine izin vererek sonsuzluğu düşledim sınırlı dakikalar çerçevesinde hapsolmuşken. Saat 8, dışarının
ayazı tüm odayı kaplamış, buzdan bir kafes misali
havanın ne dışarı çıkmasına, ne de içeri girmesine olanak tanıyordu. Sessizce ızdırabımı top-
İşimi bitirmiş boş boş otururken karşı
caddeden kırmızı kabarık saçlı elinde kocaman bir paket olan ve hızlı
adımlarda dükkâna doğru gelen
bir bayan gördüm. Biraz neşeli biraz
sinirli gibiydi. Kararsız yüz mimiklerindeki ürpertici tavırlardan bir şeylerin yolunda gitmediğini
anlamıştım. Kapı açıldı çanın sesi dalgalanarak dükkana yayıldı. Bay Dali kahvesini
yudumlarken her şeyden habersiz yine müşterileriyle ilgileniyordu, o bayanla göz göze
geldiğim o an içimde sarmal döngü halinde
ilerleyen bir sıvı gezindiğini hissettim, yer altına
çeken bir güç de veriyordu bakışı. Önümde
durdu ve “Bunu sizden bir gün önce aldım,
iade etmek istiyorum küçük bayan dedi. “Tabi
hanımefendi, ilk önce iade sebebinizi öğrenmeli ve oyuncağın durumuna bakmalıyım”
dedim. O da “İademin sebebi sensin” dedi.
Elinden aldığım oyuncağa dokunduğumda
etrafa mavi bir ışık yayıldığını hatırlıyorum.
Sonra gözümü açtığımda yine köhne bodrum
katında, yatağımda, kalbimde ağır bir yük
varmışçasına göğüs kafesimin ağrıdığını hatırlıyorum, sessizlik...
Biraz sonra bay Dali geliyor bulanık gözlerimin gördüğü kadarıyla telaşla ne olduğunu
soruyor, bana değil, o oyuncağın nasıl bu
dükkana geldiği ile ilgileniyor, “Kim getirdi onu
Elmas? Bu çok önemli!” Ağzımı açamayacak
kadar halsizim oysaki, dudaklarım kurumuş
gözlerim dermansızca kapanıyor. ”O bayan,o
kırmızı saçlı olan..” diyebiliyorum sadece. Her
gece aynı rüya, iki sokak ötedeki ağaçların
arasındaki şatoya gitmeliyim diyorum, sonra
şiddetli açlık duygusu midemi kemiriyor ellerim amorfik bir dal parçası gibi belimi sarıyor
ve derimi kesiyor, bordo, akışkan, mayhoş
kan tadı. Uyanıyorum, kızıl dalgalı saçlarıyla
annem yüzüme bakıyor, ar