Draje Dergi Draje Dergi || Narsist Draje | Page 38

H.G.: Bir gün Nikaragua’da özel bir gezintiye çıkmıştım. Çok önemli bir haber yakaladım. Bu haberi medya kuruluşlarına ulaştırmak için çok fazla koşturmam gerekti. Bütün kıtayı dolaştım ve en son ABD’ye gittiğimde bu haberden dolayı sınır dışı edildim. As Parajans’ın bundan bir şekilde haberi olmuş ve kendileri bana mektup yoluyla ulaştılar. Elektronik iletişim araçları son derece sıkı izlendiği için mektubu bana bir posta güvercini vasıtasıyla ulaştırdılar. Bu haberin peşinde koşarken As Parajans’la da yollarımız kesişmiş oldu. A.B.: Haber neydi peki? H.G.: Nikaragua’da bir çiftçi ailesi bir sabah uyandığı zaman bahçesinde koskocaman bir çember buluyor ve tabi bu çemberle ilgili şüpheye düşüyorlar ve Nikaragua Ziraat Bakanlığı’na gidiyorlar. Başvurularını yaptıkları zaman, yani “bizim elmalarımız çalındı, ağaçarı sökmüşler götürmüşler. Yani orda koskocaman şey olmuş.” falan deyince hiç beklemedikleri bir tepkiyle karşılaşıyorlar. Tanımadıkları İngilizce konuşan bir takım insanlar ertesi gün hemen evlerinin bahçesine geliyor bunları evlerinden kovuyorlar. Bu haberin peşine düştüm daha sonra bunun Amerika’nın bir takım çok gizli teşkilatlarının uzaylılarla yaptığı işbirliği sonucu gelişen bir olay olduğunu öğrendim. A.B.: Demek ki gizli As Parajans’la buluşmanızı gerçekleştiren haber yine uzaylılardan kaynaklanıyor. Peki, biraz özel hayatınızdan bahsedelim. Hayatınızı biraz araştırınca 3 yaşınızda yazmayı ve 5 yaşınızda okumayı öğrendiğinizi öğrendik. 3 yaşınızda yazmayı öğrendiğiniz dil hangisiydi acaba? H.G.: 3 yaşında yazmayı öğrendiğim dil İbraniceydi. Ancak buradan bir takım yanlış sonuçlar çıkarılmasını kesinlikle arzu etmem. İbranice kolay bir dil olduğu için… A.B.: Sanki biraz tanrıdan gelmiş gibi bu yetenek size. H.G.: Ben bu konularda çok fazla açıklama yapmayı doğru bulmuyorum. A.B.: Öyle mi? Peki, 5 yaşında okumayı öğrendiğiniz dil hangisiydi? Hayriye Gülle: 5 yaşında okumayı öğrendiğim dil Japonca. A.B.: 3’le 5 arasında yazdıklarınızı sonra okudunuz mu peki? H.G.: 3’le 5 arasında yazdıklarımı maalesef okuyamadım çünkü bunlar benimle ilgili adli bir soruşturma sırasında bir takım servislerce ele geçirildi ve maalesef… A.B.: Yaa çok üzücü. Ne büyük bir hazine yitirmişiz kim bilir. Evet Sütçü İmam yıllarında uğradığınız bir adli takibattan söz ediliyor. Bu adli takibattan ve nedenlerinden biraz bahseder misiniz acaba? H.G.: Bildiğiniz gibi insanlar çeşitli suçlamalarla soruşturmalara uğruyorlar. Pek çok komplolar düzenlenebiliyor yani benim gibi gerçekleri açıklamasından, gerçeklerle ilişkisinden hoşlanılmayan bir insan her zaman mercekleri üstünde topluyor. Çok dikkatli bakışlar benim üzerimde oluyor ve bunun karşılığında benim bir simitçide hesabı ödemeyerek kaçtığım yönünde bir komplo var. Oysa bunun gerçeklerle ilgisi yoktur. Ben simidi hiç bir zaman sevmedim sevmem de. Simit yemem Draje: Ne yemiştiniz peki o gün? H.G.: Ben o gün hiçbir şey yememiştim. Draje: Size hesap gömmüşler gibi… H.G.: Evet… Ben gittim simitçide bir haber kovalı- yordum. Çok gizli bir haberdi. Oturdum hiçbir şey yemedim. Ve oraya bir takım insanlar geldikleri zaman onların garson olduğunu zannettim. Dedim ki, “hayır ben burada sadece oturma hakkına sahibim. Vergisini ödeyen bir yurttaşım ve vergisini ödeyen insanların seyahat özgürlükleri vardır... (Telefon çalar) Yine bir haber içeriğini şu anda açıklamam mümkün değil. A.B.: Öyle mi ama bu röportajı daha çok önemsiyorsunuz ki sonra aramasını söylediniz. H.G.: Elbette… Draje Dergi’yi ben ilgiyle takip ediyorum. Draje Dergi, dergicilikte medya dünyası açısından çok büyük bir kazanımdır. Dünya dergi tarihinde çok özel bir yeri olacağına inanıyorum ve bununla beraber sizin bir müzisyen olarak solisti olduğunuz Luu… Luuu… Lummu pardon Luxemburg grubunu da yakından takip ediyorum. A.B.: Anladım anladım. H.G.: Çok beğenerek takip ediyorum. A.B.: Bayağı takip ediyormuşsunuz. Gerçekten çok teşekkür ediyorum hem grubum adına hem kendi adıma. H.G.: Bütün şarkılarınızı çok beğenerek dinliyorum. Yani “kuzu kuzu”yu özellikle çok çok beğenerek dinliyorum. A.B.: Göğsümüz kabardı sağ olun. Evet demek böyle bir simitçi hesap ikileminden dolayı üniversite hayatınıza ara vermek zorunda kaldınız. Gerçekten çok üzücü kim bilir neler kaçtı o yıllarda… İlk ve orta öğreniminiz boyunca epeyce dolaştığınızı öğrendik. Ve bu ilginç serüven boyunca değişik ülkelerde dolaşmışsınız. Bu bi tür baba mesleği getirisi mi? H.G.: Ben dünyaya karşı hayata karşı çok meraklı bir insanım. Zaten benim yolda doğduğum söyleniyor. Annemle babam farklı yönlere doğru yolculuk etmek zorunda kalıyorlar. Annem İstanbul üzerinden Avrupa’ya geçiyor. Babam da o sırada Srilanka’ya… İşte bu yolculuk sırasında ben Kenya’da dünyaya gelmişim. Uçakta birden bire... A.B.: Bir Mesih hikayesi gibi neredeyse... Uçak sizsiz kalkıyor ve sizle iniyor dünyaya öyle mi? ilginç bir yolculuk. Neden acaba Kenya yolundaymış anneniz? H.G.: Annem Portekiz’e gidiyormuş. Uçak hava korsanları tarafından kaçırılmış. Ve bir takım ilginç talepleri söz konusuymuş. Uçağın Kenya’ya gitmesi