Draje Dergi Draje Dergi || Narsist Draje | Page 18
18
Can: Aslında biraz şekil değiştirdi,
yani, ilk zamanki fikirle şu anki şekil
aynı şey değil. Ama bunu da
sevdik. Bunu da zamanla sevdik;
yani ilk zamanlar şey diye düşünüyorduk çok daha geniş belki de
her sayı ayrı insanlar ve ayrı konular farklı şeyler; her şey değişecek
yani farklı bölümlerimiz olacaktı.
Ama denedik yanıldık, işte sevmedik, sevilmedi sonra yapmadık
bir daha filan işte öyle. Yani ilk
düşündüğümüz şey tabii ki bu
değildi ve zaten olamazdı. Hadi
bunu yapalım deyip de aynı şekilde ortaya çıkamazdık. Zamanla
tabii ki şeklini aldı, bir kadro oluştu
yani kadro tabii ki hala açık ama
sonuçta belli bir kadro elbette
oluştu. Her ay ya da en azından
arada bazı aksamalarla yazıyorlar, çiziyorlar yani farklı bir şey
oluştu zamanla değişti diyeyim.
İlknur: Mesela röportaj bölümünde ilk başta “başarılı gençler”
le röportaj yapalım diye düşünmüştük, ilk çıkış noktamız oydu.
Hatta ilk üç sayıda filan mesela
İTÜ güneş arabaları ekibi, sonra
Meltem Naz Kaşo vardı; ilk başta
başarılı gençlerle yaptık. Sonra bir
kaç tane tanımadığımız bilmediğimiz albümü alınca onlarla çok
iyi arkadaş olduk, ondan sonra
tamamen değişti yani biraz daha
ünlülere kaydı…
Can: Yani onlar da aslında başarılı
gençler…
İlknur: Yani tabii öyle de... Hedefimiz hiç bir zaman müzik piyasasına açılmak filan değildi yani. O
şekilde oldu onun değişimi de...
Erdinç: Ya bir de aslında şey
vardı… Yani şu anda bizde çok
iyi çizerler var, çok iyi fotoğrafçılar filan var yani bunu aslında en
başta beklemiyorduk…
Can: Hani biz başlar beraber gelişiriz filan diye düşünüyorduk ama
bir baktık çok iyi gençler; hani
olmuş zaten. Ham falan değiller.
Yani gayet olmuşlar çiziyorlar.
Selen Korkutan: Yeni nesilde çok
çok iyi isimler var zaten ki gerçi
çok çok iyi bi proje olmuş tebrik
edeyim şimdiden. Hani alıcı gözle
bakmamıştım Erdinç’in mesajını
okumadan önce; baktım ki hakikaten çok çok güzel, çok çok başarılı… Şimdi burada “ölçütümüz
beğeniler” demişsiniz bir röportajınızda, bu beğenilerin de bir sınırı
vardır illa ki bunlar nelerdir?
Erdinç: Bu daha çok söyleşi yaptığımız insanlar için geçerli olan
bir şey. Bir sürü amatör dergi var
piyasada biz amatör bir dergiyiz
ve orada her şey çok keyifli gidebiliyor. Bu anlamda hani çok katı
ölçütlerimiz yok köşelerimiz yok.
Köşelerimiz nedir işte: bazı özel durumlardan kaynaklı politik değiliz.
Hani hard politik yazılara kapalıyız.
İlknur: Öyle bir yazı oldu mu zaten
doğrudan mail atıyoruz ya başka
yazı gönderin ya da bu yazı çıkmayacak diye.
Erdinç: Ve bu da apolitik olmamızdan kaynaklanmıyor, politik
olmamızdan kaynaklanıyor. Yani
bunun dışında çok öyle köşelerimiz ölçütlerimiz filan yok. Yani
birimizin canı istemediği zaman o
olay olmayabiliyor. Ama işin görünür kısmında biraz şey bir dergi…
Yani evet amatör bir dergi ama
amatör olması kötü olması anlamına gelmiyor. Kötü olmak zorunda değil, özensiz olmak zorunda
değil. Böyle bir amatörlük algısı
var. Hani biz kötü yapıyoruz biz
amatörüz gibi, yok öyle bir şey…
Selen Korkutan: Amatörlüğün
güzel tarafı her şeyi deneyebiliyor
olmanızdır. Profesyonellikte böyle
bir şey yoktur. Her şeyin belli bir
kalıbı vardır ve bunu yapmak
zorunda olduğunuzu düşünürsünüz ama amatörlüğün güzel bir
tarafı varsa o da budur diyorum.
Bir de şöyle bir şey var: farklı bir
konseptiniz var, daha doğrusu
farklı bir kalıbınız var dergi olarak.
Yine isminize belli sıfatlar koyuyorsunuz her ay ve bu sıfatın altında
bununla bağlantılı farklı kavramlar
da oluyor ve bunları tanımlıyorsunuz ya da tanımlatıyorsunuz kendi
Yani evet amatör bir dergi ama amatör olması kötü
olması anlamına gelmiyor. Kötü olmak zorunda değil,
özensiz olmak zorunda değil. Böyle bir amatörlük algısı
var. Hani biz kötü yapıyoruz biz amatörüz gibi yok öyle
bir şey…
gönüllüğünüzle peki bu tanımlarda bir sınır var mı?
Can: O konuda pek bir ölçütümüz
yok..
İlknur: Mesela bu sayıdaki ölçütümüz şeydi: Bu sayı narsist draje
ve narsizm konusunun işlenmesini
istemedik, bu sayıya özgü olarak
narsizm konusu işlenmeyecek herkes Draje’yi ya da kendini övsün
dedik.
Can: Bu sayıda bunu yaptık evet
ama bundan önce böyle bir
belirlememiz yoktu yani mesela
korkak bana ne ifade ediyorsa
onu yazabiliyordum.
İlknur: Mesela Korkak Draje’de
“korkak” da vardı, ”korkan insan”
da vardı “korkutucu-ürkütücü”
çalışan arkadaşlar da vardı.
Can: Korkmayan da vardı. “Ben
hiç korkmuyorum” diyen de vardı.
O kelime ne anlatıyorsa, ona ne
korkunç geliyorsa ondan da bahsedebilir. Sonuçta ona korkunç
gelsin önemli olan bunu bilelim
biz.
Selen Korkutan: Güzel, bunu
aslında en başta sormam gerekiyordu ama peki neden Draje,
neden