Draje Dergi Draje Dergi || Narsist Draje | Page 12
12
PİRAMİD
Yazı: Cem Güventürk - E-mail: [email protected] - İllüstrasyon: Cem Güventürk
İlkbahar
Aysel abla Piramid bayinin sahibi değildi. Sadece burada çalışıyordu.Günlük gazeteleri
diziyor,ispirtolu kalemle una şekere fiyat yazıyor,ve
10 metrekare dükkanda her gün çeşit çeşit insanın
ağız kokusunu çekiyordu.Vakur,akıllı düzgün bir
kadındı Aysel abla.Benim mizah dergilerinde ufak
çaplı da olsa boy göstermeme içten içe bir hayranlık taşıyordu.Benimle ve gelecekle ilgili planlar
yapıyor,bir yerlere geldiğimde onu unutmama dair
söz bile istiyordu.Kendi yazıp kendi oynuyordu bir
nevi.Her hafta benden evvel dergiye bakar,eğer
dergide çalışmam yayınlanmışsa neşe içinde
dergiyi bana uzatır ve gülümser bir tavırla tebrik
ederdi.Fakat eğer durum tam tersiyse o gün derginin gelmediğini söyler,ve
Elindeki gazeteyi göstererek
dağıtımla ilgili sorunlar
“ülke elden gidiyor vallahi
hakkında saçmalardı.Becemcim,dini kullanarak siyaset
yapıyorlar” şeklinde günün gelişen
nim karikatürüm derdine
başlıklarını yüzeysel olarak
düşmüştü,ben bu kadar
yorumladı.”Yüzde bi milyon
üstünde durmazken bu
doğrusun vallaa abla,ben de
eskiden müslümandım şimdi artık
olayın,Aysel ablaya ne
narsistim”dedim.İfadesizce gülümsedi.
oluyordu bir türlü anlayaBelli ki anlamamıştı…
mıyordum.
Sürekli olarak Ankara’da okuyan kızına beni
tanıdığını söylediğini ve beni dergiden takip etmesini tembihlediğini anlatıyordu.Kızının daha
adını bilmeden,benim hakkımda “esprileri güzel, çizimini de biraz güzelleştirirse kesin köşe
verirler”yorumunda bulunduğunu biliyordum.Aysel
abla ve yakın çevresine akıl sır ermiyordu.Her gidişimde paraya tamah etmez bir görüntü çiziyor ve
habire beni oturtup mizah ve dergicilik hakkında
konuşmak istiyordu.Amatör sayfalardan kopamamış bünyemi kafasında öyle abartmıştı ki,ne söylesem gülüyor,ne desem ona espri gibi geliyordu.Bi
permatik, bi kısa lark istiycem de,bunun manidarca
bi şaka olduğunu düşünüp kahkalara boğulucak
diye aklım çıkıyordu.
Yaz
Bulgar muhacihiriyiz biz dedi,metropol hayatına
yeni yeni alışıyoruz diye de ekledi,küçük oğlunun
da çok güzel gayda çaldığını söyleyip çay bardağını zigon sehpanın en küçük üyesinin üzerine
bıraktı.Ben tam biraz daha şeker isteyecekken
çocuk gaydayı alıp geldi.Tınısı, melodisi falan bilmediğim, yanlış çalsa bile anlamıcağım bişiy çaldı.
Çok sıkıldım.Dinlerken ayağımla tempo tutmak
istedim,fakat dümdüz gitmeyen,bir anda yükselip
bir anda alçalan bir şarkıydı bu.Ayağımı dalayan
keçi tüyü halının motiflerine bakıp “sanki melodiden çok etkilenmişim de dalıp gitmişim”hissiyatı
vermeye çalıştım.Çocuk çalmayı bırakınca gitmek
için müsaade istedim.Yiğit Özgür’ün eskiden çok
güldürdüğünden ama şu ara çok bozduğundan
bahis açtı gidemedim.Ne derse başımı sallayıp
onaylıyordum.Dilbaz insan görmüştüm ama Aysel
abla gibisini görmemiştim.Mahalle güruhuyla set
üstü ocaklar ve kırlentler hakkında konuş