belliymiş. Sonra grubu teknik
olarak 2010 yılında başlattık. İlk
zamanlarda basçımzı ve davulcumuz yoktu.
Mert: Tabi ki de bu iş grup formuna bürünmeden yapılamayacak bir şey. İki kişi kalsaydık
şarkılarımızı internete koyup
kendi çapımızda takılırdık ama
biz bunu istemiyorduk.
Ediz: Zaman içerisinde diğer
elemanları bulana kadar durmadan beste yaptık ama bir
çoğu otosansüre takıldı ve daha
tamamlanmadan elendiler.
Mert: Sonra Muhittin ile tanıştık.
Ona şarkılarımızı dinlettik ve
sevdi ki şu an bizimle beraber.
Ediz: Post rock’a uzak değildik
zaten hiç bir zaman. Mert’in de
benimde çok uzun zamandır severek dinlediğimiz bir janr’dı. Ve
illa ki bir yerden sonra elimizden
dökülen melodiler de onların
izinden gidecekti.
Mert: Sonra üçümüz bir araya
geldik ve elimizdeki şarkıları
iyileştirmeye başladık. Ardından
da davulcu
araştırmasına
giriştik.
Muhittin: O
zamanlar
eyleme olan
bir açlığım
vardı. Beraber
şarkıları dinledik ve çok
sevdim. İçten
içe mütevazı takılmaya
çalışıyorlardı
ama bu zor bir
şey. Böylesine kendinden
emin ve temiz
çalışmalar
kolay kolay
ortaya çıkmıyor. Ardından
beraber çalışmaya başladık. Hem müzikal anlamda
hem de arkadaşlık anlamında
kısa sürede çok yol kat ettik.
Ardından hatırlıyorum yaz dönemiydi. Ben Fethiye’de otostop
tatilimin ortasında yarın nereye
gitsem acaba diye düşünürken
Ediz’den telefon geldi ve ilk
konserimizin haberini bu şekilde
aldım. Ama ortada daha davulcu yok. Hemen hazırlanmaya
başladık ve İzmir’den yakın bir
arkadaşım Oğuz Atakan bu
konser için bize davulcu olmayı
kabul etti. Beraber 1 ay boyunca hazırlandık. Çok da güzel
oldu, en azından içimize sindi.
Sonra atladık trene İstanbul’a
gittik. İlk konserimizi de böylece
İstanbul’da postrockmusic.com
organizasyonu olan Post Rock
Nights vol 1 ‘de sahne aldık.
Ediz: Burada özellikle iki isimden
bahsetmek lazım. Bu organizasyon için bizi evlerinde ağırlayan
ve her türlü yardımlarını hiç bir
şekilde esirgemeyen Halit Sertaç Uzun ve Önder Çakırtaş’a
buradan çok teşekkür ederiz.
Bu organizasyon da tamamen
onların eseriydi.
Bunun yanında bugüne kadar
en çok eleman pozisyonumuz
davulcuydu. Tamam Oğzu bize
çok yardımcı oldu ama kendisi
İzmir’de yaşadığı için bizimle devam etmesi olanaksızdı.
Sonrasında bir çok arkadaşla
beraber çalıştık ama en son
Serhat’la tanıştık ve şu anda çok
güzel bir enerji yakaladığımızı
düşünüyoruz.
Serhat: Müzik konusunda zamanında ben çok sıkıntı çektim. Bir
çok grupta çaldım ancak en
büyük sorun her zaman beraber
çalıştığım grupların bir tarz bir
üslup oturtamamış olmasıydı.
Orange Skies’da böyle bir sorun
çekmedim. Hem teknik anlamda hem de müzikal düşünüş
anlamda ilk baştan beri ne yapmak istedikleri belliydi. İlla ki
şarkıdan şarkıya farklı denemeler oluyor ancak genel bir duruş
ve genel bir hedef olduktan
sonra ilerlemek çok kolaylaşıyor. Zaten gruba ilk geldiğimde
grubun ikinci ep’si olan Mobo’s
Dream’in cd’sini tutuşturdular
elime. Ev arkadaşlarım ilk başta pek sallamıyordu ama cd’yi
görünce durumun ciddiyetini
anladılar.
Ediz: Bizim için gruba eleman
seçiminde önemli olan zaten
dinlediği müzik türü ya da bugüne kadar edindiği tecrübeleri değildi. Önemli olan bizim
anlayışımzıa yakın olması ve
müzisyen rolünü kesinlikle benimsemiş bir halde bulunmasıydı. O müzisyen rolünü kendine
giydirebilmeyi başarmış bir enstrümantalist zaten tarz ne olursa
olsun bir şekilde kendini ifade
etmek üzere harekete geçebiliyor belli bir zamandan sonra.
Draje: Şarkıları yaratım sürecinden biraz bahseder misiniz?
Önce konsept mi belirleniyor?
Ediz: Ben önce hikâyeyi yazı-