Draje Dergi Draje Dergi || Edepsiz Draje | Page 46
46
EDEPSİZ ADAM!
Yazı: Engin Arınan - E-mail: [email protected] - İllüstrasyon: Hayalcan İncesağır
G
ecenin bir yarısı gelen telefonla yollara
düştük. Saat 1 buçuk sıralarıydı, kilometre
sayacı artık gittiği mesafeyi hesaplayamayacak duruma gelmiş, eski bir Albéa aldı bizi.
Yola çıktıktan sonra öğrendik gideceğimiz yeri.
Çavuşbaşı sırtlarında, ormanlık bir arazide, ocak
ayında vizyona gireceği söylenen, birincisini hepimizin severek izlediği Kutsal Damacana filminin
ikincisinin setine getirdiler bizi.
Telefon edeni tanımıyoruz, sudan çıkmış balık gibi
duruyoruz bir ağacın dibinde. Neyse bizi çağırtan
Aslı Hanım yanımıza geldi, siz şöyle ateşin kenarına oturun sıranızın gelmesini bekleyin, ben size
haber vereceğim dedi. İzci ateşi kıvamında bir
ateş yakılmış, hepimizin severek takiplediği oyuncular ellerinde kağıt bardakta birer çay, birer
nikotin oturmuş, çekimi bekliyorlar.
Bizde ortama uyup birer bardak çay alıp kıvrıldık
ateşin bir köşesine. Hemen yanımızda, laf arasında ölüm lafını duyunca kanının çekildiğini söyleyen 70 küsürlü yaşlarında usta oyuncularımızdan
biri oturuyor. Üstünde uzun gri palto, başında
kasket, kır saç ve sakalları birbirine girmiş, bir yandan İbo’yu diğer yandan Zeki Müren’i dinliyor, bir
taraftan da anlattıkça anlatıyor.
‘Ben İbo ile tanışmadan önce sıçan bir adamdım,
tuvalete gittim mi löp löp yapardım. Ne zaman
bu İbo ile tanıştım avradını s…im her gün kebap
yemekten sıçamaz oldum. Ankara’dayken bir
gün tuttum şu şerefsizin kolundan; la yürü gidelim
sulu yemek yiyelim, bünye bir kendine gelsin, yeter ulan senin yüzünden hacet göremez oldum.
Gittik bir dolma, bide ıspanak patlattık kendimize
geldik. Herif medeniyet gördü sayemde.
Sonra İstanbul’a geldiğimizde balık yemeye götürdüm onu, bir balık temizliyor.
Yemin ederim en kibar İstanbullu o kadar
ayıklayamaz balığı, sonra müptelası oldu.’
Ardından sanat güneşinden bir parça başladı
çalmaya. Yeni bir hikaye daha; ‘Bir gün Zeki,
ben bi de şu an hatırlamadığım birkaç kişi
daha birlikte gazinoya gittik. Benim acilen
tuvalete gitmem lazım ama Zeki’nin yanından
kalkılmaz öyle. Baktım bu hareketlendi ben kostüm değiştireceğim falan diye hemen koştum
tuvalete, dönüşte bir baktım Zeki sahneye çıkmış,
aha dedim sıçtık. Çünkü o dönemleri siz bilmezsiniz Zeki Müren sahneye çıktığı zaman çatal bile
kımıldamaz, herkes pür dikkat onu dinler. Sessiz
sakin aralardan sıyrılıp yerime geçeceğim. Zeki’ye
bir selam verdim, arakadan saz ekibi hemen beni
gösterip aralarında fısıldanmaya başladı, işte
tokmakçısı geldi diye. Adımız sevgiliye çıktı ondan
sonra. Ama şunu açık ve net söyleyeyim benim
hayatım boyunca tanıdığım en düzgün konuşan
insanlar, İbo ve rahmetli Zeki.’
Şimdi ben bunları anlattım ama şunu da söyleyeyim ben hayatımda bu kadar keyifli birkaç saat
geçirmedim. Yüzündeki kırışıklardan belli çok savrulmuş, çok savaşmış hayatla, çok yorulmuş ama
dimdik ayakta, ne olmuş konuşurken fazladan küfür etmişse. Yıllarca emek vermiş Yeşilçam’a, yeri
gelmiş erotik dönemin yıldızı olmuş, hor görülmüş
insanlarca. Kim olduğunu söylemeyeyim ama
bu adama geçmişinden ötürü edepsiz diyenler
benim yaşadığım o anı yaşasın isterim. Üstad’a
saygılarımla.