Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 88

Üstâd Necip Fazıl ile Röportaj Âmine Büşra Çiftçi Ahmet Hamdi’yi daha düşünen adam kabul ederim, Kutsi biraz dışıyla yaşayan bir adamdı, içini de belli etmezdi.Kutsi'nin bu dış yüzden işçilik sanatını o kadar beğeniyorum ki... Eğer haddimi aşmayacak olursam, gönlünüz ilk kez sevdaya nasıl düştü merak ederim, müsaadenizle... -11 yaşımda- Heybeliada'da küçük bir kira evine taşındık. O sırada, komşularımızdan birinin kızını sevdim, yahut sevdiğimi sandım. Bir gece mehtapta çamlara çıkıp kızı düşünürken, kalbimin yanında ayrı bir kalbin vurduğunu duydum; amma tam bir fizik ihsas halinde duydum ve kendi kendime mırıldandım: -Demek ki, aşk buymuş!.. Nihayet yoluma, çile ortağım, Neslihan çıktı. Bana nur topu gibi beş çocuk hediye eden sevgili zevcem... Bir dönem Avrupa'da bulunmuş biri olarak size suâlim; Avrupalılaşmak nedir? Yahut Avrupalılaşmalı mıyız? Bugün Avrupalıda biz, hala Avrupalıyı anlamış değiliz. Bir gün bu Avrupalılık davasını çok iyi bilen bir Frenk, bana; “Sen -utanıyorum söylerken- en ileri kulvarda bir Avrupalısın” demişti. Bir büyük abeslerin katarı içindeyiz. Şu Japonları alır mısınız bir tarafa,çok büyük realite o. Bugün bütün Avrupalıya rakip bir şekilde, bir şey kuruluyor, bir müspet ilimler tezgahı kuruyor. Fakat evine potininizi (ayakkabı) çıkarmadan giremiyorsunuz. Ve dünyanın en geri, en olmaz şeyi olan alfabesini muhafaza ediyor. Bu ne iş, bu? Yani bu misalleri görememek, anlayamamak ne iş? Valla döndü dolaştı bu iş şuraya geliyor, size burkuk gelebilir sözüm: “Bir şeyi teklif hakkı, o şeye mensup olanlara mahsustur.”